dindar yaşam biçimini tercih edenler için hayat baştan sona bir disiplindir.
öyle bir şey ki bu,
günü 5 böler, yorgunluk, iş, güç bilmez hiçbir mazeret kabul etmez ve “namaz kıl” der.
mesela senede 1 ay, sıcak, soğuk demez “oruç tut” der,
her bir kuruşunda alın teri olan helal kazanç ister,
ama senin değildir,
çünkü dilediğin gibi harcayamaz, “helal ye ve israf etme” der
yetmez “servetinde bir de fakirin hakkı var infak et” diye de emreder,
kadınlar ve erkekler “bedenim benim, kime ne!” cümlesi kuramaz,
zina dahil her türlü yakınlaşma yasaktır.
inancını her coğrafyada özgürce yaşanan bir hale getirmek için
insanlığı kurtuluşa davet etmeni ve önündeki engelleri kaldırmanı ister,
muhatapları için bu direk kavga sebebidir. sonuç: davanız uğruna şehadet ihtimaldir.
dost diyorum ki:
yukarıdan aşağıya müslüman bir akıl sahibinin
modern zamanların şişirdiği özgürlük anlayışına zıt bir hayat kurgusu ve tasavvuru vardır.
biz müslümanlar bu anlamda özgür falan değilizdir.
seküler kesimlerin, gavur işte anlayın!
kendi yaşam biçimlerindeki kısıtlayıcı etkenin sayılı ve değersiz oluşu
yaşadıkları hayatı nefislerinin istediği şekilde dizayn etmelerine müsaade eder
bunu da bir özgürlük olarak satın almaları ve her platformda satmaları
kalabalıkların ne yazık ki ilgisine en büyük sebep olabiliyor.
daha üzücü olan
dindar kesimlerde ve çocuklarında özgürlük adı altında taşkın yönelişler gözlemlenmekte.
o zaman şu özgürlüğü bi konuşsak be dost:
ah. özgürlük!
bilirim anlatması en zor olanlardansın.
alır çeker içine, kuşatır
yakarsın adamı.
dile düşmez kelimeler, acizdir izahta.
aşk gibi işte.
sahi,
mecnun, nasıl anlatsın aşk nedir bilmeyene.
veya yoluna çıkan dağına,
bir kazma dahi vuracak mecali olmayana
kerem, deldiği dağı nasıl inandırırsın.
öyleyken ;
filmler çekilmiş, şarkılar, şiirler, cilt cilt kitaplar doldurmuş raflarını.
konuşanı, yazanı, ilgilisi öyle çok ki.
mış gibi yapanı yani...
özgürmüş arkadaşlar! onu derim işte
ey yolcu,
özgürlük bilesin ki,
tanrının,
sana /insana taktığı taçtır.
dikkat et süs değil, makam değildir verilen.
MUHATAPLIĞIN nişanesidir...
özgürlük onun için ulaşılacak bir şey
değil ki...
uğrunda / yolunda bir ömür savaşılacak 'hal'dir...
ey yolcu,
özgür olunmaz.
ancak,
özgürlük için zindanlar aşılır.
yıktığın/yaktığın her bir zindan,
bilesin daha korkunç olan zindanı çağırır koyar kapına.
ey ben özgürüm diye bağıran insan.
zindan inşaatının amelesi ve gardiyanı sen olmuşken,
özgürlük şarkıları mırıldanmak niye...
bir de, bir ömür aşar gelirsin bir bir,
yolda ne varsa zindan adına,
coğrafyanın, kültürün, modern hurafelerin,
tahrif edilmiş inanışların vurduğu prangaları
yolda kırar, parçalarsın,
tamam.
oldum, özgürüm dediğin an vardır ya;
kapkara bir gecede,
kara bir taşın üzerinde siyah bir karıncanın sessizliğinde,
içine çeken, yutan
benliğin zindanları kuşatır seni.
korktun mu?
kork.
kork ki yıkmak için zindanları
korkun umudun olsun...
ey yolcu
“biz ondan geldik, ona dönücüleriz.”
İşte o gün
sürgünün bittiği, özgür olduğun andır...
bu dünyanın sözde özgürlerine gelince
diye ekledi ökkeş ve:
o dehşetli günde
“o vakit, boyunlarında (demirden) lâleler ve zincirler olduğu halde
sürüklenecekler cehenneme…” (mü’min 71/72)
dedi sustu…
not; konunun önemine binaen eski bir yazım biraz modifiye edilerek ilginize sunulmuştur.
paylaşmaya değer gördüğünüz yazılarımın dilediği kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!
"Online tetikçi pazarı oluştu"
05.09.2025
Papa, katil Herzog ile görüştü
05.09.2025
Mehmet Doğan ile Derkenar
17.08.2025
İKTİDAR VE SERVET YUSUF YAVUZYILMAZ 08.09.2025
Kaybetmek Yok Hep Kazan-Kazan FEYZULLAH AKDAĞ 09.09.2025
Harabe Binalar ve Virane Bağlar OSMAN KAYAER 11.09.2025
Umut; Varlıktan Bilgiye… ABDULAZİZ TANTİK 13.08.2025
Musa'nın Haykırışı KADİR ÇİÇEK 20.08.2025
Türk'üm Demek Ayıp Mı? YUSUF YAVUZYILMAZ 19.08.2025