metrika yandex
  • $32.5
  • 34.84
  • GA18240

Haberler / Dünya

Suudi krallığının karşı karşıya olduğu iki tehdit - Abdulbari Atwan

12.05.2020

Abdulbari Atwan / Raialyoum.com / 04 /05/ 2020

Çeviren: Hasan Kanat - Hertaraf Haber

Suudi Arabistan üst düzey yetkililerinin, halka, ülkede olup bitenleri tümüyle, eğmeden bükmeden şeffaf bir şekilde açıklama yapması çok nadir bir durumdur. Dün akşam Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed El- Cudan’ın El- Arabiya Kanalında yaptığı açıklamalarda, ülkenin mali ve iktisadi durumuyla ilgili verdiği bilgiler, bu nadir durumlardan biriydi.

Sayın El- Cudan, Korona virüsünün etkileri ile başa çıkmak için “katı” ve “acı verici” önlemler alacaklarını belirtti.  El- Cudan, Bütçe harcamalarında önemli bir azalmaya gitmenin gerekli olduğunu ve bazı hükümet projelerinin uygulanmasının yavaşlatılacağını söyledi. Cari açığın kapatılması için 58,7 milyar dolar borçlanma yapılacağını ve bunun sonucunda cari açığın 112 milyar dolar olacağını söylediğinde,  bu açıklamalar oldukça dürüst ve şok ediciydi. “

Suudi Maliye Bakanı, hükümetinin yaklaşık 80 yıl önce, kurulduğundan bu yana Krallık tarihinde karşılaştığı en ciddi mali krizle yüzleşmek için alacağı katı ve acı verici önlemlerin neler olacağını söylemedi. Ancak Suudi halkının, alınacak bu karaların doğrudan veya dolaylı olarak en büyük kurbanı olması bekleniyor.

Maliye bakanının, ‘’harcamaları azaltıp bazı büyük projeleri durduracağız’’ ifadesi, pratikte, ekonomik çarkta bir daralma durumunu, yüksek işsizlik oranlarını, maaşları düşürme ve kamu hizmetleri ile su, elektrik gibi temel ihtiyaçların fiyatların yükseltilmesi anlamına geliyor. Ayrıca bu kararlar arasında devletin bütçe açığını kapatmak için, gelir vergisi ve katma değer vergisi oranlarında artış da olabilir.

Körfez ülkelerinin ve Krallıkların çoğunun karşı karşıya kaldığı kriz, Korona virüsünün yayılmasını önlemek için "kapanma" politikaları nedeniyle petrol gelirlerinin yarıdan daha azına düşmesi ve petrol dışı gelirlerin aynı miktarda azalması sonucu meydana geldi. Suudi hisse senetlerinde bugün %6.8 oranında düşüş yaşandı ve Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody,  Suudi Arabistan’ın kredi notunu durağandan negatife çevirdi.

Ekonomik refah, cömert harcamalar,  milyarlarca dolar silah anlaşması yapmak, Yemen, Suriye ve Libya'daki savaşların finanse etmek,   gibi şeyler Suudi Arabistan adına bir daha geri gelmeyecek şeklide yok oluyor. Bu durum, Krallığın Arap ve İslam dünyalarındaki siyasi ve ekonomik liderliğini olumsuz yönde etkileyecektir.

Şu anda Krallığın karşı karşıya olduğu en tehlikeli iki tehdit var. Bunlardan biri; iflas etme olasılığı ve finansal rezervlerinin aşınması sonucu petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş ile bir alacaklı devletten borçlu devlete dönüşmesidir. İkincisi tehlike ise, en büyük müttefiki Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerinin çökmesidir.

Suudi liderliği, küresel petrol durumu ile ilgili değerlendirmelerinde iki kez hata yaptı.

 İlk hata, Amerika Birleşik Devletleri'nde,  petrol üretiminin 2007 yılında günlük 5 milyon varilden 2014'te günde 10 milyon varile çıkardı.  Buna karşın Suudi Arabistan'ın liderliğinde OPEC üyelerinin ABD’nin de kışkırtmasıyla üretimlerini Rusya ve İran ekonomilerinin zarar görmeleri için kısmamaları sonucun da petrol piyasasında oluşan arz fazlası, ham petrol fiyatlarını Haziran 2014'te ulaştıkları 115 dolar / varil ‘den bugün 35 dolar / varil ‘in altına inmesiydi.

İkinci hata ise; koronavirüs salgınının küresel talebi düşürmesi sonucu,  Suudi Arabistan’ın Rusya ile petrol savaşına girmesiydi. Bu girişim fiyatların tamamen çökmesine sıfırın altına düşmesine sebep oldu.   

Bu liderlik, petrol fiyatlarını yirmi yıl veya daha uzun bir süredir görülmemiş şekilde düşürerek, en önemli silahını, yani finansal getirilerini kaybettiğini fark etmiyor. Arap dünyası bu liderliği, sağılacak bir inek olarak görüyor ve o yüzden sevgisini kazanmaya çalışıyor. Arap ülkeleri Suudi Arabistan’ın girdiği savaşların, yaptığı insan hakları ihlallerinin ve silah anlaşmalarının bu ülkeye duydukları sevgiden dolayı değil, Ülkenin bulunduğu bölge ve İslami konumu sebebiyle üstünü örtüyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Kralı veliahdı Muhammed bin Selman ile yaptığı telefon konuşmasında, küstahça Suudi Arabistan’ı, üslerinde bulunan 3000 Amerikan askerini geri çekmekle ve Suudi Arabistan’ın petrol savaşını durdurup petrol üretimini düşürmediği takdirde üzerinde ki himayeyi kaldırmakla tehdit ediyor. 

Suudi – Amerika ittifakı, Riyad’dan Washington’a doğru olan tek yönlü bir ittifaktır. Bu ittifakta,   ABD ekonomisini destekleyen silah anlaşmaları ve yatırımlarla Amerika’da ki işsizler için iş imkânı yaratacak ve kaçınılmaz olarak Suudi Arabistan’ı aşındıracak bir ittifaktır.

Bazı kaynaklardan sızan bilgiler, Suudi Arabistan’ın, Gazeteci Cemal Kaşıkçının suikastı,  İnsanlar hakları ihlalleri ve Yemende 100 bin insanın ölmesine neden olan savaş gibi olaylara karışmasından dolayı, kötü olan sicilini düzeltmek için bazı reformlar Yapacağını söylüyor. Sızan bilgiler, Krallığın reformlara, suçlulardan idam ve kırbaç cezalarının kaldırılmasıyla başlanacağına işaret ediyor.

Kanaatimize göre bu reformlar; iç ve dış kamuoyunda beklenen şartları yerine getirmeyecek olan, tabiri caizse ‘’makyaj’’ uygulamalardır. Seneler öncesi bu reformlar yapılsaydı kamuoyunda kabul görebilirdi. ancak mevcut durumda şartlar çok değişti ve ihlaller halkası çok genişledi.

Şimdi burada sorulması gereken önemli soru şudur. Suudi liderler, Maliye bakanı El- Cudan’ın insanların ekmeğini ve çocukların geleceğini etkileyebilecek ‘’sıkı ve acı verici’’ olarak nitelediği kemer sıkma politikaları karşısında, halkına ne sunabilecek?

Suudi kraliyet ailesi, geçmişte Suudi halkına, ülkenin yönetimini bize bırakmanız karşılığında size güvenlik, refah ve istikrar sunacağınız derlerdi. Refahın buharlaştığı bir dönemde 6 yıldır devam eden Yemende ki savaş ve Husilerin   Aramco tesislerini hedef alan füze saldırısı  sonrasında bu denklem hızlı bir şekilde değişiyor.  Ayrıca vergilerin arttırılması, halkın yönetime katılma talebini arttırarak,  servetin dağılımında ve ülke harcamalarında ki şeffaflık talebini de getirebilir. Bu durumda ‘’Makyaj’’ anlamı taşıyan Reform hareketleri ülkede beklenilenin aksine sonuçlar doğurabilir.

Mevcut Suudi liderliğinin “danışmanlarının” kim olduğunu bilmiyoruz, ancak bildiğimiz şey ekonomi, politika ve medya alanlarında yapılan istişarelerin, Krallığa her düzeyde büyük zarar verdiği ve Arap ve İslam dünyasında ki imajını sarstığı gerçeğidir. Diğer bir hususta, Suud yetkililerinin İsrail ile normalleşmeye dönük siyasete doğru yol aldığı bir dönemde, Maliye bakanın değinmekten kaçındığı yakın gelecekte Krallığın hac organizasyonun yönetimiyle ilgili karşılaşacağı sorunlardır.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş