metrika yandex
  • $42.55
  • 49.45
  • GA41180

Yirmi Yıllık Bir Hikâyenin Sonu:Tarıma Elveda!

MUHSİN GANİOĞLU
09.11.2025

 

Dün 20 yılını adadığı tarımdan çekilen bir dostumdan aldığım mektubu, onun acısını ve veda feryadını sizlerle paylaşmaya karar verdim.  

Dostum, içinde bir yara, gönülde bir gurbet taşındığını, fiziken orada olsa da, ruhunun hep daha iyi bir "yol" beklediğini, fakat bu yolun hiç gelmediğini hemşehrisi Âşık Sümmanî'nin dizeleriyle anlatmaya başlıyor;  

“Ben razı değilem hicrana gama, garip gönlüm halden hale salan var.  
Sebavetten (çocukluk) beri bir yol gözlerem, el zanneder uzaklarda kalan var.”
 
Sulusuyla susuzuyla, verimlisiyle  çorağıyla yıllarca ektiğimiz tohuma ihanet etmeyen tarlalara elveda,

İthalatla sağlanan soğan, mısır, pancar, marul, ayçiçeği, yerli olarak tedarik ettiğimiz buğday, arpa tohumlarına, başka tarlada üretilip ekimi yapılan tohumluk pancar, kavun, karpuz, marul, domates fidelerine  elveda,

Kendisi tarlanın yerlisi olduğu halde ektiğimiz ürünlere zarar verdiği için zararlı olarak gördüğümüz bozkurt, karadirina, süne, kımıl, beyaz sinek ve adını bilmediğim bütün böceklere, tırtıllara, farelere, yılanlara, tarlaya attığım tohuma saldıran ve onu topraktan çıkarmaya çalışan kargalara, sığırcık kuşlarına, leyleklere elveda,  

Tarlanın esas sahipleri olduğu halde kendileri ile mücadele edip kimi zaman çapa ile kimi zaman ilaç ile azaltmaya çalıştığımız ancak herbiri ayrı bir güzellikte olan tilki kuyruğu, çoban çantası, yaban pazısı, dulavrat otu, ökse otu, ebegümeci, çıbanotu, yapışkan otu, frenk soğanı, hodan, sarmaşık, kaz ayağı, papatya ve daha adını sayamadığım otlara elveda,

Toprağa attığım, fiyatları ürettiğimiz ürünlerin fiyatlarından çok daha fazla artan, parasını ödemeden asla temin edemediğim, büyük büyük gübre fabrikaları tarafından üretilen amoyum sülfat, üre, potasyum nitrat gibi taban gübrelerine, çeşitleri onlarca fiyatları da oldukça yüksek olan borlu, bakırlı, demirli ve tamamına yakını ithal edilerek tarlalara atılan mikro besleyici gübrelere elveda,  

Her yıl bakımlarını yapıp toprağı işlediğim traktöre, pulluğa, kaz ayağına, rotile, tırmığa, merdaneye, ekim yaptığım arpa-buğday mibzerine, teleskobik mısır-pancar tohum  mibzerine, gübre serpme ekipmanlarına, düz sıralı ekim yaparak verimli iş yapmayı sağlayan traktör dümen kilitleme ekipmanına, ilaçlama dronuna ve holderine, sulama tankerine, sıcak soğuk havalarda yağmurda yağışta içine sığındığım konteynere elveda,

Suyu toprağa verimli bir şekilde vermek için metrelerce kullandığım damlama borularına, sprinkli sulama sistemine, fıskiyelere, naylon malçlara, elektirkli su pompalarına, yer altı su kuyularına elveda,

Kimi zaman bitkilerin büyümesi, kimi zaman hasat edilen ürünlerin kuruması için hasretle beklediğim sıcağa, soğuğa ve onu sağlayan güneşe, bitkiye hayat veren suya, geceye-gündüze, toprağa can versin diye beklediğim kara, yağmura, ektiğimiz ürünlere zarar veren doluya, geceleri düşen çiğe, yaza, kışa, ilkbahara, sonbahara, ılık havaya, lodoslara, poyrazlara, sam yeline, ekilen ürünlere zarar veren fırtınalara, karanlık gecelere, aydınlık gündüzlere, sessizliğe  elveda,

Her yıl hasattan sonra bir sonraki yıl daha iyi olur umuduyla toprağına sarılan, borçlarını hep hasat zamanına erteleyen, çok zaman traktörünü ve tarlasını satan, imkanları tükenince oğlu-kızı yanından şehre kaçan,  bu sebeple köyündeki evinde biçare kalan,  yaş ortalaması 55-60 lara ulaşan, köyünde mezar kazacak genci dahi kalmayan, artık çalışacak gücü kalmadığı için Afganlı veya Suriyeli çalıştırmak durumunda kalan çiftçi kardeşlerime elveda,

Çapa ve ot yolumu için çoluk çocuk taa Urfa’dan gelen, tarımın emek yükünü çeken,  yılın sekiz on ayı bez çadırlarda her türlü sağlık, su, gıda  ve temizlik kurallarından uzak yaşayan, kimi zaman ağustos sıcağında kimi zaman kışı aratmayacak soğuk havalarda tarlalarda çalışan ve hakları asla ödenemeyecek olan erkek- kadın, yaşlı- genç insanlara elveda,  

Kullandığım ekipmanları tamir eden traktör ve ekipman tamircilerine, enerji hatları ve pompalara bakım yapan ustalara elveda,

Daha iyi verim alacaksınız diye sürekli olarak yeni tarım ekipmanları ve tarımsal ilaçlar üreten, tanıtan ve onları bize satarak para kazananlara, çoğu fedakarca çalışan ziraat mühendislerine elveda,  

Tarımla uğraşıyor diye oğluma kız vermeyen anne  ve babalara elvada!

Yıllardan beri bir kez bile tarlaya gelip “sen burada ne yapıyorsun arkadaş” demeyen tarım müdürlüğü personeline ve yetkililerine, çiftçinin para kazanıp kazanmadığını sorgulamayan, tarımsal üretimdeki finansal zorlukları sadece verdiği düşük finansman giderli yatırım ve işletme kredisi çözüleceğini düşünen ve sektörün denetimini Tarsim Sigortası Sistemi üzerinden yapan bankalara elveda,

Çiftçinin sermayesi ile kurulan ve tarımsal üretimin değerini aracılar, halciler ve marketler karşısında  koruması gerektiği halde,  tüketim marketi açarak tüketiciye hizmet eden ve bu şekilde tarımı koruyacağını düşünen Tarım Kredi Kooperatiflerine elveda,  

Sigorta bedelini tahsil etmekte geç kalmayan ancak hasar durumunda hasar bedelini ödememek veya daha az ödemek için kırk dereden su getiren Tarsim’e elveda,

Yıllardır çıkacağı söylenen ve bir türlü çıkmayan hal yasasını çıkaramayanlara,  verimli tarım arazilerimizi ve sulak alanlarımızı vahşi şehirleşmeye açanlara, ekim yapılabilen arazilerin sürekli azalmasını sağlayanlara elveda,  

Yeterince kaynak ayırarak tarımda ölçek ekonomisinin en önemli şartı olan tarım arazilerinin bütünleştirilmesini, tarla içi yolları, sulama, enerji gibi altyapıları bir türlü tamamlayamayan,   tarımsal üretimde başarının esas unsurlarından başında gelen ürün fiyat istikrarını sağlamak
yerine sadece tarımsal desteklerle tarımı kalkındıracağını düşünen, ekilemeyen tarım arazilerini sahipleri adına kiraya vereceğim diyen fakat o insanların hangi sebeplerle tarımı bıraktığını yeterince araştırmayan ve bu soruya cevap bulamayan Tarım  Bakanlığına ve diğer bakanlıklara elveda,

Değer zincirinin en başında duran; kuraklık, yağış, küresel ısınma gibi her türlü iklim ve  fiyat riskleri karşısında zayıf ve korumasız olan, ürettiği üründen her zaman zarar etme riski bulanan ve çok kereler zarar eden ve umudunu bir sonraki seneye aktaran çiftçiyi korumak ve onu statüsü en yüksek meslek yapmak yerine,  onu yolunacak kaz gibi gören ve altın yumurtlayan tavuğu kesme peşinde olan ve bunda sorumluluğu olanlara elveda,  

En itibarlı meslek olması gereken çiftçiliği değersizleştirerek toprağından ayıran, gençlerini tarıma çekemeyen, sadece düşük faizli kredi vererek gençleri tarıma sokacağını düşünen, tarımla uğraştığı için onu evlenemez duruma getiren, yaşamak için çiftçileri; şehirde güvenlikçi, kapıcı gibi işlerde bile çalışmaya razı eden anlayışa ve kişilere elveda,  

Ziraat mühendisliğini, ziraat teknisyenliğini, toprakla uğraşmayı  değersizleştirerek en itibarsız meslek hale getiren anlayışa elveda,  

Sözüm ona tarımsal alanda STK lık yapan, üreticilerin haklarını koruma yerine diğer aktörlere yanaşık duran  ziraat odalarına, tarımsal birliklere elveda,  

Tarımı çok iyi yapan ülkelere gidip gördükleri halde iyi örnek oluşturan üretim yöntemlerini, organizasyon biçimlerini (sözleşmeli tarım gibi)  Ülkemize getiremeyen, iş adamlarına, üniversite hocalarına, bürokratlara ve siyasetçilere elveda,  

Çiftçinin bin bir zorlukla ürettiği  ürünü hasat zamanı bedavaya kapatmaya çalışan  marketlere, hal ağalarına, parasını ticarete sürme yerine bankasında bekleten  spekülatörlere, hammadde olarak kullandığı tarım ürününü olabilecek en düşük fiyatla alarak karlarına kar katan sanayicilere ve bunlara yol veren anlayışa elveda,  

Markette veya pazarda gördüğü ürünün oraya hangi emeklerle geldiğini göremeyen, sanki o ürünler o pazara veya market rafına gelmeye mecburmuş gibi düşünen ve davranan,  ürün fazla olduğunda çiftçiye “niye bu kadar ekim yapıyorlar ki” veya “onları dökmek yerine cami kapsında veya sokakta insanlara bedava versinler” diyen emek kıymeti bilmeyen tüketicilere elveda,      

Gıda ürünleri fiyatlarındaki artışın asıl nedenin, tarımsal faaliyetin dışındaki nakliye, sigorta, pazar ve market kiraları, market ve aracı karları, vergiler, rüsumlar, harçlar, finansman gideri vb giderlerindeki artışlardan veya dengesizliklerden değil de bunun sebebinin tarladaki ürünün fiyatlarında görenlere elveda,  

Tarladaki ürünü olabilecek en düşük fiyatla alınmasıyla gıda fiyatlarının düşeceğini veya tarım ürünlerinin fiyatlarındaki nisbi yükselmelerde hemen ithalatla fiyatları düşürerek işi çözüme kavuşturacağını zannedenlere elveda,  

Yıllardır tarımdan bir kazanç elde edeceğini uman, çocuklarını da bu işe inandıran umutlarıma  elveda,

Merhaba; şehire, kalabalığa, lüx arabalara, korna seslerine, yüksek binalara, ışıklı caddelere, şık giyimli beylere bayanlara, fabrikalara, işçilere, bekçilere, zenginlere, fakirlere, marketçilere, pazarcılara, tüketenlere merhaba. Ben de geldim şehre, artık sevinin, aranızdayım.  

Ancak haber vereyim mutfakta kimse, tarlada su, bende umut kalmadı.  

Sümmani ile başladığım mektubumu yine Onunla bitireyim.    

“Sümmani’yem Ya Rab gönlüm hoş eyle, ya sabır ver ya bağrımı taş eyle,
Ya bir çift kanat ve yada kuş eyle, tez ulaşam dost bağında talan var!”

Muhsin Ganioğlu 

09.11.2025

Ankara

Yorum Ekle
Yorumlar (11)
Ali Haydar Yıldız | 04.12.2025 22:21
Şükrü Savaş galiba sen "batık Türkiye" sevdalısısın. Türkiye'nin çökmesini mi istiyorsun? Yahu enflasyonu görmüyor musun? Kim bunun sebebi? Devam et yandaşlığa. Yakında imralıdakine de yandaşlık yaparsın.
Ali Haydar Yıldız | 04.12.2025 22:15
Şükrü Savaş adlı "kadrolu yandaş" ben ne demişim sen ne demişsin? O kadar yandaşsın ki olayı Erdoğan'a getirmişsin. Tamam madem ben sana sorayım; çip krizinin etkileri için önlem almayan, depremler için önlem almayan, depremde mağdur halka çadır satan, pandemide bir maske dağıtmayı bile beceremeyen kim? Yanlışa yanlış denir görmüyor musun? Ben de Ankara'da yaşıyorum ben de su sıkıntısını görüyorum ve biliyorum. Sen de kuraklığı mansur yavaşa yıkmaya çalışıyorsun. Kadrolu yandaş seni. Ben ayrıca lafın tamamını söylüyorum. Anladın sen. Senin fidelerin kurudu diye gelip kimse senin derdine derman oldu mu? Tarım ve hayvancılığın pis iş diye görülmesine sebep olan kim? Sanki çiftçinin durumu çok iyi de gelmişsin burda konuşuyorsun. Çiftçilik para kazandırsa insanların en azından bir kısmı gelir yapar o işi. Ayrıca o istatistiği nerden uydurdun anlamadım. İşin diğer bir boyutu da bu gençlere tüketim kültürünü dayatan kim? Hangi partinin iktidarı döneminde oldu bunlar? Gelelim tekrar tarıma benim soğanımın geliri söküm parasını karşılamıyor buna ne diyeceksin? Benim kavunumun kilosu 5,5₺'den giderken soğanım 1,5₺'den giderken senin kadrolu olarak yandaşlık yaptıkların niye benim yanımda durmuyor? Sen var ya hiçbir şeyi görmüyorsun. Ama ben yine de lafın tamamını senin gibi hak edenlere söyleyeceğim.
ŞÜKRÜ SAVAŞ | 02.12.2025 16:10
Çip krizinin,pandeminin,asrın felaketi depremlerin ve küresel iklim krizinin faturasını bile Erdoğan'a çıkarmaya çalışan, eski Türkiye sevdalısı "kadrolu muhalif" bir grüh var... Ben Ankara'da yaşıyorum. Yazınızdan anladığım kadarıyla siz bol yağış alan Norveç,İsveç gibi Avrupa ülkelerin birinde yaşıyorsunuz. Ankara'da dün itibariyle kuraklıktan dolayı 9.00-17.00 arası planlı su kesintisi başladı. Kuraklıtan dolayı benim Ağustos sonunda bin beş yüz çilek fidem kurudu. Ayrıca Tarım ve hayvancılığı pis iş diye beğenmeyen ve çalışmayan "ev genci" sayısı üç milyona dayandı... Neyse burada keseyim "Lafın tamamı aptala söylenirmiş".
Ali Haydar Yıldız | 29.11.2025 03:20
Şükrü Savaş ve Bahadır adlı şahıslara; alın size cevap, ama anlayacağınızdan şüpheliyim. Çiftçilerin imkanları tükendi bunu görmüyor musunuz? TÜİK'in ÜFE TÜFE endeksine bakın girdi maliyetine bakın. Çiftçilerin gücü kalmadı bunu görmüyor musunuz? Genel enflasyonun patladığı, tarımsal girdi maliyetlerinin patladığı, tarımdan para kazanılamayan ve doğal olarak para kazanılamayan bir işte erkek-kız çocuklarının bir kısmının "beyinsiz olmadıkları" için getiri sağlamayacak bir işte çalışmak istemediklerini bir kısmınında amerikan tarzı yaşam kültürünün esiri olduklarını ve officer yani memur yani masabaşı işte çalışmayı hayal ettikleri için tarımdan koptuklarını görmüyor musunuz? Siz suriyeliyi yada afganlıyı çalıştırmaktan çiftçilerin memnun olduğunu mu zannediyorsunuz? Hiç birşey bilmiyorsanız da biraz empati yapmaya çalışın. Onu da yapamıyorsanız TÜİK, Dünya Bankası, S&P, Trading Economics gibi kuruluşların istatistiklerini inceleyin. Mugalatacı Bahadır bak bu istatistikler özellikle senin için. Hani demişsin ya avrupada şöyle birinciyiz dünyada şöyle sekizinciyiz diye; sana öğreteyim tarımsal hasılatta üst sıralarda olmak demek tarım sektöründe çok iyi olduğumuz anlamına gelmiyor. Çünkü "Tarımsal Hasılat", üretici maliyetlerini, çiftçinin net kazancını, girdi fiyatlarını, aracı ve dağıtım zincirinin uzunluğunu / kar marjlarını, döviz kuru / enerji / girdi bağımlılıklarını, tüketicilerin reel gelir düzeyini hesaba katmaz anladın mı? Üreticide kilosu 1.5₺ olan soğanın markette, pazarda neden 10-15 ₺ arasında olduğunu bilmezsin bunun üzerine beynini yormazsın gelmiş burda konuşuyorsun. Git bunları öğren ondan sonra yorum yap. Biliyorum ikinizden de çok şey bekledim fakat bir umut işte benimkisi. Vah benim ülkemin haline siz de konuşuyorsanız.
Ali Haydar Yıldız | 29.11.2025 02:52
Şükrü Savaş adlı şahıs galiba senin de okuduğunu anlama ve idrak etme problemin var. Gel, ben Hacettepe Sosyal Bilimler mezunuyum. Sana öğreteyim istersen. Böyle açık bir yazının nesini anlamadın? Yazar ülkenin "ne yaman bir çelişki" içinde olduğunu anlatmış. Sen ise ülkenin durumundan haberdar olmadığın gibi hem yazıyı anlamamış hem de muazzam bir laf-ı güzaf örneği olabilecek bir yorum yazmışsın. Devam et böyle.
Ali Haydar Yıldız | 29.11.2025 02:45
Öncelikle ben bir çiftçiyim ve ben de bırakma noktasındayım. Ha şunu da söyleyeyim Hacettepe Üniversitesi'nden lisans mezunu bir çiftçiyim. Dostunuz mugalatada başarılı diyen Bahadır adlı şahıs sözüm sana belli ki yandaşsın belli ki medya'nın yankı odasına maruz kalmışsın ve yanlışları öyle içselleştirmişsin ki biri çıkıp doğru söz söylediği zaman o doğruyu yanlış olarak görüp iftira atmayı kendine görev sayıyorsun. Beyin çapın da anladığım kadarıyla küçük ve meseleyi sadece 20 yıl öncesinden almışsın bu da zaten yandaş olduğunu açıkça gösteriyor. Madem öyle bende eskiye gideyim senin gibi. 20 yıl önce üretim ve tüketim dengesi vardı satıcı da alıcı da memnundu. 2001 krizinde bile bu kadarı olmadı. Şu anda Türkiye gıda enflasyonunda bir numara. Aç bak. Bak ben sana rakamı görebileceğin istatistik verisini veriyorum. Sen rakam yok demişsin ama sen de rakam ya da istatistik vermemişsin. Ayrıca vasfın nedir bilmiyorum ama okuma ve yazmada hele hele de medya okur-yazarlığında bir ilkokul öğrencisinden daha gerisin. Yazının başını dibini anlamayacak kadar hem de. Tarımsal hasılatta avrupa birincisi dünya sekizincisiyiz demişsin belli ki havuz medyasının post-truth eylemlerine çok inanıyorsun. Avrupa birincisi ve dünya sekizincisi olan ülkemiz neden o zaman danelik mısır hasadı başladığı hafta ABD'den mısır ithalatını açtı buna cevabın var mı? Oturduğun yerden sallamışsın Bahadır. Önce yazı okuyup anlamanı geliştir sonra da medya okur yazarı ol. Sen tarsim nedir? Destekleme nedir biliyor musun? Geçmiş 5 sene içinde bir gecede doğalgaza gelen zamla fenni gübre fiyatlarının neden arttığı konusunda zerre bilgin var mı? Bilmediğin işlere karışma. O çok meraklısı olduğun ama zerre anlamadığın rakamları yine de görmek istiyorsan bağımsız istatistik kuruluşlarının ekonomi ve özellikle de tarım ekonomisi alanında yaptıkları istatistiklere aç bak.
Mine Emlek | 26.11.2025 23:18
Keşke bu kadar gerçek ve acı olmasaydı anlattıklarınız ama toprağın üstünde olanlar, toprağın altındakilerin yani toprağı vatan yapanların kemiklerini sızlatıyor âdeta.Yazınızın girişindeki mektup kurgusu da hem bir üslûp kazandırmış hem de tevazu ifadesi olmuş.Elinize emeğinize sağlık.
Hikmet Efe | 26.11.2025 23:01
Okuyun ağlayın, susun ağlayın, Yazıyı duvara asın ağlayın, Üretmeden tüketmek akıl işimi, Betonlara basın, basın ağlayın. Diyecek söz yok.
Ziraat Mühendisi Engin | 26.11.2025 22:23
Gerçekten çok güzel bir yazı. İşin içinde olmayan, empati kuramayan insanların anlayamayacağı bir yazı. Tarım yönetimindeki eksiklikleri bir bir tariflemişsiniz. Sürdürülebilirliği kavramak için Avrupa ve Amerika da biraz zaman harcamak gerekir. Bu arada afgan ve Suriyeli maaşı 1000 dolar taban 1700 dolar + 150 dekar sulu arazi hasılatı kaldıran işçide var.
Bahadır Kara | 15.11.2025 11:22
Dostunuz mugalatada başarılı....Elveda tarım diyebilmek için mesela şu üründe 20 yıl once şu kadar üretim vardı şimdi yok diyebilmek lazım... Dibi başı belli olmayan çok saçma bir yazı...Tarımsal hasılada dünyada sekizinci Avrupa'da birinciyiz...Boş lafa gerek yok Rakamlar ortada.
ŞÜKRÜ SAVAŞ | 11.11.2025 10:57
Son yıllarda, her bir paragrafı bu kadar çelişkilerle dolu, çorba olmuş bir yazı okumadım. Çelişkileri yazmak için bu yazıdan fazla yazı yazmam gerekecek. Onun için sadece bir parağrafı buraya alıyorum. Çiftçilerin imkanları tükendiği için mi, yoksa tarım ve hayvancılığı pis iş gördüğü için mi oğullar-kızlar şehre kaçıyorlar? Çiftçilerin gücü kalmadığı için mi, yoksa çok düşük ücretle çalıştığı için mi, Afganlıyı,Suriyeliyi çalıştırıyorlar? (...)