metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Haberler / Kültür - Sanat

Tevfik Fikret: Şermin/Hazırlayan: Harun AYKAÇ

16.01.2021

Tevfik Fikret: Şermin

2015,

Kırmızı Kedi Yayınları, İstanbul

 Şermin

Hazırlayan: Harun AYKAÇ/Hertaraf Haber-Kültür Sanat Servisi

Tam 107 yıl önce Tevfik Fikret tarafından çocuklar için yazılmış bir şiir (1914) kitabını  yeniden okuyup o günü bu günün gözüyle değerlendirmek ve onu sosyolojik ve psikolojik açıdan tahlil etmek hiç kuşkusuz bir çok bilgiyi de beraberinde kullanmayı gerektirmektedir.

Ben bütün bu ilmi tahlil ve verilere girmeden okuduğum ve kendimce yaptığım bazı tespitlere sizleri de ortak ederek kitabın sayfaları arasındaki bazı şiirlere göz atarak sizlerle seyahat etmek istiyorum.

Kitabın ilk şiiri “ ithaf “ eğitimci Satı Bey’in çocuklar için açttığı yuva hakkında yazılmış.
     İthaf 
               “ Yuva’nın mini mini yavrusuna”
    Yuva şefkat yuvasıdır,
    Ninelerdir onu yapan;
    Fakat yavrum, senin yuvan
    Bir marifet yuvasıdır;
    Bunu ancak irfan yapar,
    Bunun ayrı değeri var.

   Sen yuvanı; orada sen
   Kardeşlerinle koşarak,
   Ötüşerek, oynaşarak,
   Öğrenirsin-öğrenmeden
   Nedir zahmet, nedir keder,
   Fâideli birçok şeyler.

    Haydi yuvana, yavrucak;
    O marifet yuvasıdır,
    Ve fazilet yuvasıdır.
     Orada fikrin uyanacak;
     Orada kanat açacaksın,
     Yükseklere uçacaksın
Dizlerinde Tevfik Fikret okulun bir biçimlenme ve geleceğe hazırlanma yeri olduğunu ifade ederek çocukların orada şekillenebileceğini vurgulayarak adeta okul öncesi döneme vurgu yapmaktadır.
    Hediye
    Bugün benim bayram günüm,
    Fakat ablama küskünüm;
    Gelip demeliydi:- Şermin,
    Bir yaş daha aldın, sevin;
    Bakınız ben değil ablam,
    Yabancı olsam duramam
     Kardeşçe, dostça, insanca 
     Hatırını sormayınca
Dizleri ile aynı çatıyı paylaşan ve akraba olan çocukların birbirlerinden beklentilerinden söz açarak karşısındaki aile bireylerinden  beklentileri dile getirmektedir.
    Muhallebim ve Mektebim
    Ninem sordu:- Şermin, kimi
    Çok seversin? Oo, ninemi!
     -Başka? - Babamı şüphesiz,
     -Daha? -İzin verirseniz
   Sayayım: Muhallebimi,
   Sütlacımı, şekerimi,
   Hep şekerlemelerimi;
   Biraz da gevrek severim...
   Fakat en çok mektebimi,
   Mektebimi pek çok severim.
                             Âlî bina!
  Neler öğretir o bana!
  Tam bir hafta oluyor ki
  Biliyorum: Dünya iki
  Ayrı ve büyük parçadır.
  Avrupa, Asya, Afrika;
                            Bunlar eski
  Evet, bunlar Eski Dünya;
  Öteki de Amerika
  Ve adalar... Neydi ismi?
   Avusturalya, değil mi ?
Dizleri ile çocukların okulda öğrendikleri iftihar ettikleri ve öğrendikleri ile mutlu olduklarını ifade etmektedir.
    Yaz Nine 
    Güneş, bilmem, kime kızgın
    Ateş püskürüyor gene.
    Orak elinde Yaz Nine
    Dereye doğru yürüyor.
    Yanık alnı ter içinde,
     Yüzü alevler içinde,
     Al al olmuş, bir ilişsen
     Kan fışkıracak gözünden

    Öğle ezanı okunmuş;
    Galiba abdest alacak
    O da öğleyi kılacak
Dizlerinde her türlü meşakkate büyüklerin abdest alıp namaz kıldıkları çocukların bilinçaltı dünyasına derc edilerek zorluk olsa da ibadetlerin takip edildiği izlenimi aktarılmaktadır.
    Hasbihal
    Ooh, yavrular! Seyrederken
    Sizi her gün penceremden
    Hatırıma neler gelir...
    -Mazi, o bir definedir;
    Onu biraz açsan fırlar
    Birçok zehir hatıralar;
    O mezarın çıkanları,
    Akrepleri, yılanları!
   

Fakat sakın korkma, ara;

Göreceksin o medfeni
Biraz kuytu, biraz derin
Yerlerinde neler, neler,
Ne tükenmez hazineler
Saklanmıştır... Vaktiyle biz
Ne sıkıntılar çekmişiz
Okumak, öğrenmek için 
Düşündüm de güldüm demin.-
Size ne mutlu çocuklar!
Güzel kitaplarınız var;
Hocalarınız da iyi
Öğretiyorlar her şeyi
      ....
     Hiç işsiz oturmamalı. 
     İşledikçe bu makine 
     Çarklarına, dişlerine 
     Kuvvet gelir. Boş duranın,
     Tembel tembel oturanın,
      Bu asırda ekmeği yok.
Dizeleri kendi dönemine göre seyrettiği çocuklarının eğitim imkanlarının daha iyi olduğunu vurgularken çalışmadan herhangi bir şeyin elde edilemeyeceğini onlar ifade etmekte.

Ezan
   

...Hiç ezan duymadın mı sen?
        -Duymadın mı? Sabah, akşam
       Dinliyorum; büyükbabam
       Bana abdest aldırdı da 
       Camiye bile götürdü.
       -Ya, ne yaptın sen orada 
       - Namaz biraz uzun sürdü,
       Uyuyakalmışım ben de
       Maksûrenin köşesinde.
     -Camide hiç uyunur mu?
       Dedi babam, dargın dargın.
       Anlatamam o korkumu;
       Titriyordum... Hâlâ, bakın,
        Nasıl çarpıyor yüreğim!
        Hep bildiğim, bellediğim
                      “ Allahümme salli’leri
   

    Sayıyordum, çünkü tokat 
        Mini minicikten beri
        Hiç de hoşuma gitmez ... Çat!
        İşte indi... Of yanağım!..
        ...
Çünkü ezan meselesi 
O adımlarla beraber
Uzaklaşıp gitti...- Eğer,
Diyordum, beybabam şimdi
“Ezan nedir?” diye tekrar 
Gelip dikilirse...Haydi

 ....

Dizlerinde dedesi ile camiye sevinçle gidişini babasının camide uyumasından dolayı cehenneme çevirmesini hatırlatırken eğitimde şiddetin yol açtığı tramvayı gözlerimiz önüne sermektedir.

Kısacası Tevfik Fikret çoçuklar için yazdığı bu eserinde şiirlerle hayatın acı ve tatlı yönlerini mısralarla onların ruhuna üfleyerek onların hayal dünyalarını zenginleştirirken aynı zamanda onları bilgilendiriyor.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş