Av. Muharrem BALCI’dan “Biz Bize Yeteriz” Kampanyasıyla ilgili açıklama: SİVİL TOPLUM DENETLEME GÖREVİNİ YAPARSA BU KAMPANYA MEŞRUDUR.
Av. Muharrem BALCI Hükümetin başlatmış olduğu ““Biz Bize Yeteriz” yardımlaşma kampanyasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Balcı; öyle bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu belirterek, hiçbir ayrım gözetmeden önüne geleni etkilediğini, ilk defa dünya çapında bir felaketten bu kadar geniş kesim etkilendiğini, korona virüsün, zengin – fakir, alt – üst, amir – memur, havas – avam dinlemediğini, devlet başkanları, kral/kraliçeler, dünyaya hükmedenler, nizamat verenler karantinada veya ölüm döşeğinde/korkusunda olduğunu belirtti.
Bu kampanya da Devlete veya hükümete zekât verilmediğini belirten Balcı; devletin dağıtım görevini yaptığı bir zekât toplama kampanyası olduğunu , ne zekât toplayanların, ne de dağıtanların ücret almayacaklarını, mevcut görevlerinin yanında zekât toplama ve dağıtma işini üstleneceklerini, bazı sivil toplum kuruluşları da destek vereceklerini, zekâtların devlete değil, ihtiyaç sahiplerine dağıtılacağını, devlet kampanyayı DEPREM VERGİSİ/ÖTV gibi değerlendirmedikçe meşru olduğunu sözlerine ekledi..
Muharrem Balcı: “Güven, denetlemeye tabidir. Denetleyemediğiniz kuruma güvenemezsiniz. Sivil toplum bunun için var. Kimse, “bana güvenin” demek hakkına sahip değildir, aksine “beni şeffaflığımla denetleyin” demek zorunluluğu vardır. Zor zamanlarda da olsa, yardımlaşmayı denetlemek gerekir. İnsan her yerde, her durumda ve konumda insandır. Güveni, denetlemeye bağlayan bir anlayışı benimseyip uyguladığımızda, şüpheye ve yolsuzluğa yer kalmayacaktır. Yapılsa bile (ki insani bir zaaftır) cezalandırılacaktır. "Aslolan ibahadır" diyeceğiz ama denetleyeceğiz. Yanlışı ihbar edeceğiz, yani ellerimizle ve dillerimizle… Zayıflar kalbi ile buğz edebilir. Biz ise denetim yapmalıyız” dedi.
Muharrrem BALCI’nın yaptığı açıklamanın tam metni şu şekilde:
Korona Virüsü, zengin – fakir, alt – üst, amir – memur, havas – avam dinlemiyor. Bu yüzyılın insanı, I. ve II. Dünya savaşlarından sonra tüm insanlığın mahvına sebep olabilecek bir felaket yaşamadı. Savaşlarda ölenler de genelde halk kesimi olmuştu. Sel ve deprem gibi felaketler hem mevzi/mahalli kalmış, hem de yine garip gurebayı etkilemişti.
Şimdi öyle bir felaketle karşı karşıyayız ki, hiçbir ayrım gözetmeden önüne geleni etkiliyor. İlk defa dünya çapında bir felaketten bu kadar geniş kesim etkileniyor. Korona Virüsü, zengin – fakir, alt – üst, amir – memur, havas – avam dinlemiyor. Devlet başkanları, kral/kraliçeler, dünyaya hükmedenler, nizamat verenler karantinada veya ölüm döşeğinde/korkusunda…
Şimdi dostlar soruyor, devlete zekât verilir mi?
Devlete verilen paraların akıbetinde devlete güvenilir mi?
Bu devlet değil mi, daha önce toplanan fonları amaçları dışında tüketen?
Bu devlet değil mi, deprem vergisini ÖTV’ye çevirip, kalıcı hale getiren?
Bu devlet değil mi, her sıkıştığında vatandaşının cebine elini atan?
Bu devlet laik bir devlet, nasıl zekât toplar?
Laik devlete zekât verilir mi?
Zekât kurumlara değil kişilere verilir.
Haklı olarak soruların ardı arkası yok.
Değerli dostlar!
Siz daha önce (arızi birkaç istisna dışında) 1 kere de olsa maaşını bağışlayan siyasetçi, kamu yöneticisi gördünüz mü? Bu eylemi ilk başlatan da Saadet Partisi Milletvekili Abdülkadir Karaduman. İlk o açıklamıştı 1 maaşını vereceğini ve tüm vekillere çağrı yapmıştı. Arkasından Cumhurbaşkanı adını koydu ve kampanyayı başlattı: BİZ BİZE YETERİZ
Ülkenin yöneticilerini ve zenginlerini hiç bu kadar bağışa yatkın buldunuz mu?
Belki de bu dayanışma çağrısı ve eylemi, korona’nın herkesi eşitlemesinin eseri olabilir.
Ancak, biz Müslüman insanlarız. Evrensel bir kuralımız/sabitemiz (inancımız) var, ASLOLAN İBAHADIR. Tüm bu hayırseverliklerin, nedeni ne olursa olsun samimi olduğuna inanmak zorundayız. Elbetteki, bu güne kadar devletin ve devleti yönetenlerin yukarıda saydığımız kötü ilkelerinin ve alışkanlıklarının bilincindeyiz. Fakat bir kere daha yineleyelim ki, bu defa Müslüman olduklarına şahitlik ettiklerimizin beyanlarını samimi görmek zorunluluğumuz vardır.
Buraya kadarki ifadelerim samimiyet üzerinedir.
Gelelim zekât toplama/dağıtma işine:
Devlete veya hükümete zekât verilmiyor. Devletin dağıtım görevini yaptığı bir zekât toplama kampanyası var.
SİVİL TOPLUM DENETLEME GÖREVİNİ YAPARSA BU KAMPANYA MEŞRUDUR.
Ne zekât toplayanlar, ne de dağıtanlar ücret almayacak, mevcut görevlerinin yanında zekât toplama ve dağıtma işini üstlenecekler. Bazı sivil toplum kuruluşları da destek verecek. Zekâtlar devlete değil, ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak. Devlet bunu DEPREM VERGİSİ/ÖTV gibi değerlendirmedikçe meşrudur.
Güven, denetlemeye tabidir. Denetleyemediğiniz kuruma güvenemezsiniz. Sivil toplum bunun için var. Kimse, “bana güvenin” demek hakkına sahip değildir, aksine “beni şeffaflığımla denetleyin” demek zorunluluğu vardır. Zor zamanlarda da olsa, yardımlaşmayı denetlemek gerekir. İnsan her yerde, her durumda ve konumda insandır. Güveni, denetlemeye bağlayan bir anlayışı benimseyip uyguladığımızda, şüpheye ve yolsuzluğa yer kalmayacaktır. Yapılsa bile (ki insani bir zaaftır) cezalandırılacaktır.
"Aslolan ibahadır" diyeceğiz ama denetleyeceğiz. Yanlışı ihbar edeceğiz, yani ellerimizle ve dillerimizle… Zayıflar kalbi ile buğz edebilir. Biz ise denetim yapmalıyız.
“Sivil Toplum, devletin ne yanında ne de karşısında, uzağında durur” anlayışını benimsemiş Tüketici Dernekleri/Birlikleri'ne çağrımdır. Toplanacak zekâtların şeffaflığını ve dağıtımını denetlemek üzere başvurun, örgütlenin, halka bilgi verin. Bu işin güveni kişilere veya kurumlara değil DENETİME bağlıdır. Zekât toplama işi amacına doğru ulaşsın.
STK'ların hiç biri tek başına veya birlikte ülke çapındaki kampanyayı yürütemez. Devlet tüm kurumlarıyla bunu yapabilir ve yapacak. Asıl olan ŞEFFAFLIK ve DENETİM'dir.
SİVİL DENETİM OLMAZSA amacına ulaşmadan KADÜK kalır. Vebali büyüktür.
Ben denetleneceğini düşünüyor ve bekliyorum.
Türkiye coğrafyası, insanıyla ve inancıyla Müslüman bir zemindir.
(Metnin orjinaline www.muharrembalci.com sayfasından ulaşabilirsiniz)
"Online tetikçi pazarı oluştu"
05.09.2025
Papa, katil Herzog ile görüştü
05.09.2025
Umran Dergisi:Üniversiteler Nasıl Ölüyor!
06.09.2025
Google'dan İsrail katliamına destek!
06.09.2025
Mehmet Doğan ile Derkenar
17.08.2025
İKTİDAR VE SERVET YUSUF YAVUZYILMAZ 08.09.2025
Kaybetmek Yok Hep Kazan-Kazan FEYZULLAH AKDAĞ 09.09.2025
Yeni Bir Dünyaya Uyanmak… ABDULAZİZ TANTİK 11.09.2025
Harabe Binalar ve Virane Bağlar OSMAN KAYAER 11.09.2025
Umut; Varlıktan Bilgiye… ABDULAZİZ TANTİK 13.08.2025
Musa'nın Haykırışı KADİR ÇİÇEK 20.08.2025
Türk'üm Demek Ayıp Mı? YUSUF YAVUZYILMAZ 19.08.2025