metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Haberler / Yorum - Analiz

CİNAYET Mİ, GAYR-İ MEŞRU HAYAT MI? / Cavit Okur

21.01.2021

Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur. (İsra suresi)

Allah’ın koyduğu ilkelerde suçlara cezadan önce onun önlenmesi vardır. Yani önce sebeplerin ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınması istenir. Onun için denilir ki, BİR ŞEY HARAM VEYA GÜNAHSA ONA GÖTÜREN BÜTÜN YOLLARDA HARAM VE GÜNAHTIR.

Onun için önce o yolların kapatılması gerekir ki neticede işlenen suçlara ceza verilsin. Bu gün ise hiçbir suçun sebebi sorgulanmadan netice yani sonuç değerlendirilip ona göre cezalar verilmektedir. Sorgulamalarda ona göredir.

Son yılların en önemli konularından birisi Kadın Cinayetleridir. Nedeni, niçini, sebebi, nasılı araştırılmadan hergün gündeme gelmektedir ve bunu önlemek içinde sık sık kanunlara sarılmakta ve yeni yeni kurallar koyup bunlar önlenmeye çalışılmaktadır. Artık bu olaylar bu gün şahsi olay değil toplumsal olaylar haline gelmiştir. En ilginci de, cezalar ağırlaşsa bile sürekli artmaktadır, kanunlar bunu yeterince engelleyememektedir. Son 7 yılda kadın cinayetleri yüzde 1400 artmıştır. Öldürülenlerin çoğu da kocaları yada akrabaları tarafından öldürülmüştür. Sebep olarak ta çoğunlukla aldatma ve namus göstermişlerdir.

  Ancak hiç kimse sebebe dikkat etmemiş hep sonuç üzerinden lanetler ve değerlendirmeler yapılmıştır. Zinanın bu kadar yaygınlaştığı, gayr-i meşru ilişkilerin serbest olduğu, nikahsız birlikteliğin aşk, çıplaklığın cesaret olarak algılandığı, pavyonların/genel evlerin vb. işlerliği devam ederken ve hepsinin özgürlük olarak sunulduğu bir sosyal hayatta daha ne beklenir anlamıyorum. Hiçbir gayr-i meşru yaşamın cezası yoksa herkes kendi kuralını kendisi koyuyor.

İstanbul sözleşmesi yanlış, 6284 sayılı kanun düzeltilmeli diye itirazlar yükseltildi. Daha önce bende yazdım . Ne oldu? Duyan yok. Şimdilerde pek ses de çıkmıyor artık nedense. Etkili ve yetkililer kulaklarını tıkadılar. Feminist dernekler sadece kendi cinsel özgürlüklerinin savaşını vermekten başka bir iş yapanı yok. TV’lerde yayınlanan kadın programları da aynı. Şu ana kadar kadın hakları ile uğraştığını söyleyen yapılanmaların hiçbirinin kadınların, satılması, cinsel köle olarak kullanılması, zina ve gayr-i meşru ilişkilerin yanlışlığı, pavyonlar, genelevler hususlarında mücadele ettiklerine şahit olmadık. Maalesef kabul edilen İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun gereği midir, mevcut muhafazakar hükümetlerin de bu hususta bir mücadelesine şahit olmadık..

Sosyal hayatınızdan dini çıkarır atarsanız, vicdanlara hükmeden bir eğitiminiz yoksa, kariyerlerle nerelere ulaşırsanız ulaşın toplumda huzuru sağlayamazsınız. M.Akif!in dediği gibi;

Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.

Yüreklerden çekilmiş farzedilsin havfı yezdanın..

Kat’iyyen ne tesiri kalır irfanın nede vicdanın…

Ahlakın toplumlara hakimiyetinin sağlanması vicdanlara hükmetmekle olur. Bununda yolu Allah korkusunun, inancının kalplere, gönüllere yerleştirilmesi ile mümkündür; inancım odur ki kaynağını İslamdan almayan hiçbir çaba topluma daimi bir fayda ve huzur getiremez.

Zinayı serbest bırakacaksınız, gayr-i meşru ilişkileri görmezden geleceksiniz, hertürlü çıplaklığı yaşam tarzı veya cesaret olarak sunacaksınız, tv’lerde de yanlış ve sapık ilşkileri normal gösteren her türlü yapıya göz yumacaksınız vs…vs… Ondan sonrada kadın cinayetlerinden bahsedip önleyeceksiniz.. Önleyemezsiniz.

İnsan hayatı kutsaldır. Ancak bu kutsallığı öğretecek şey nedir? Bu kutsallığa uygun hareket ettirecek ve öğretecek yapı nerededir. KADES le önleyeceklermiş. Yapamazsınız. Önce yanlış hareketlerin ahlaksızlığını, Ahiret inancı bağlantılı öğreteceksiniz ve yine öldürmenin ne kadar büyük bir günah ve cezaya sebep olabileceğini kalplere yerleştireceksiniz. Evet insan hayatı kutsaldır, ama namus da kutsaldır, aile de kutsaldır. Hayatı korumak kadar bunları da korumakta, hem toplum olarak hem de devlet olarak vazifemizdir.

Öyle ise devlet veya hükümet Gayr-i meşru yaşamları, toplumun ahlaksız olarak gördüğü zina ve nikahsız yaşamları, aşk diye sunulan evlilik dışı birliktelikleri engelleyecek tedbirler almalıdır. Yoksa bataklığı kurutmadan sinekleri ortadan kaldıramazsınız. Hayat olarak kadında erkekte eşittir. Namus olarak ta, ahlak olarak ta. Erkek yaparda kadın yapamaz anlayışı ile de bu günkü tabirle en fazla’’ İslami ‘’kesimin mücadele etmesi gerektir. Allah kitabında, Resulünün sünnetinde asla günahlara karşıda, sevaplara karşıda ayırım yoktur. Cezalarda eşittir. Keşke bizde Müslümanlar olarak feminist dernek kurduk ilhamımızı kuranda ismi geçen HAVLE isimli kadından aldık diyenlerin yaklaşımıda İslam’daki haklar olsa idi. (ki o hadisede de peygamberle olan zıhar meselesidir) Onlarında modaya uyduğunu görüyoruz. Hem sadece Kocaları karılarını öldürmüyor arada da olsa kadınlarda kocalarını öldürüyor. Problem toplumsaldır. Şahısları önlemekle çözülemez. Herhalde diğer kadın dernekleri  örneğini Ebu Leheb’in karısı Ümmü Cemilden aldı.

Sonuç olarak; BU TOPLUMUN İNANCINA .ÖRFÜNE UYGUN ÖNCE EĞİTİCİ DÜZENLER YAPILIP UYGULANMALI.

Sonra kanunlar devreye girmeli, bizim dışımızda hazırlanan sözleşmelerle, dine, örfe, ana babaya vb, siz hiçbir şeye karışamazsınız diyeceksiniz sonrada dine ,örfe ,ana babaya saygılı olun, günahtır diyeceksiniz. Bu bir tezattır. Bir yanlıştır. Bu yanlıştan dönülmezse Toplumsal faturası çok ağır olacaktır. Eleştirenleri mahkemeye vermekle de bir çözüm üretmiş olmazsınız.

RUHU ÖLDÜRÜRSENİZ BEDEN YAŞAMAZ.

TOPLUMUN RUHU İNANÇTIR,ÖRFTÜR,AHLAKTIR…..

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş