Allah kitabında insanları en güzel (ahsen-i takvim) şekilde yarattığını ve bu yaratılışın bozulmaması için de insan yaratılışına uygun doğru yolu (sırat-ı müstakim) gösterdiğini ayrıntıları ile beyan etmiştir. İnsanların ancak o yolda gitmekle diğer canlılardan farklı bir yaşam süreceğini, yükseleceğini, haysiyet, şeref ve ahlakını koruyabileceğini bildirmiştir. Yoksa ikinci bir yol olarak batılın, şeytanın yolu olduğunu beyanla da o yolda gideceklerin insanlıktan çıkacağını hatta hayvan mertebesinde bile olamayacağını, aşağıların da aşağısında (esfele safilin) bulunacağını yine kitabında belirtmiştir. İnsanı da bu iki yoldan birisini, neticesine katlanmak şartı ile seçmede özgür bırakmıştır. Ancak yine de Allah fıtrata uygun davranışları onayladığını, onlardan razı olduğunu ve olacağını ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır. Düşünerek hareket etmeyi, aklımızı kullanmayı, şeytanın, kötülüğü emreden duyguların arkasından gitmememizi hatırlatmış, şeytanın insanın en büyük düşmanı olduğu uyarısını yapmıştır.
Muhakkak o (şeytan), size, kötülüğü, fahşayı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder. (bakara:169)
Ey iman edenler, şarap, kumar, dikili taşlar ve fal okları, şeytanın ameli olan çirkin işlerdir. Öyleyse (bunlardan) sakının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.
Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur. (isra:32)
Bu ayetlere benzer kuran-ı kerimde daha bir çok ayet mevcuttur.
ÖZELLİKLE BELİRTMELİYİM Kİ HER TÜRLÜ GAYR-İ MEŞRU (Yani Allahın yasakladığı) CİNSEL İLŞKİLER FITRATA AYKIRIDIR VE NETİCESİ TOPLUMU YOK ETMEYE, KOKUŞMAYA GÖTÜRÜR.
İçkinin su gibi içildiği, ölçüsüz açık saçıklığın, zinanın, fuhşiyatın her tarafı kapladığı bu zamanda şeytana görev bile düşmemektedir.
Yatak odasında bile giyilemeyecek kıyafetle sokaklarda gezmek, kadının beyanı esastır veya cinsel özgürlük teraneleri ile her türlü gayr-meşru ilişkiyi, zinayı, fuhşiyatı, lutiliği yaygınlaştırmak, bütün medyalarda,sundukları yapımlarda, sosyal medyada her türlü nikahsız ilişkiyi özgürlük ve aşk diye sunmak toplumun ahlaki yapısını çökertmeye yönelik bilinçli bir şekilde ortaya konulan çalışmalardır.
Hiçbir cinayet –kadın veya erkek- normal karşılanamaz. Ancak bugün medyada kadın cinayetleri teraneleri ortaya çıkaranların hiç birisi bunların sebeplerini konuşmamaktadır. Çoğunun gayr-i meşru ilişkiler neticesinde ortaya çıkan bu ölümlerin yasak ilişkiye hiç değinmeden sadece netice üzerinde çözüm aramaları da bir nevi gayr-i meşru ilişkilere teşviktir .İnancını, mili ve manevi değerlerlerini ahlakı ayaklar altına alan bu davranışları niçin hiç sorgulamazlar. Yoksa kurdukları Fuhşiyat düzeni üzerimize çökmesin de varsın insanlar öldürülsün biz insanları bununla eyleriz düşüncesi mi hakimdir.
Yasal fuhuş merkezlerini ihtiyaç gibi sunmak, nikahsız birliktelikleri aşk diye takdim etmek, karşılıklı rıza ile zinayı suç olmaktan çıkarmak vb. ve bunların dokunulmazlıklarını kanunlarla koruma altına almak, ondan sonra da, boşanmaları, babasız çocukları problem olarak sunmak, kavga ve öldürmeleri en büyük suç olarak göstermek hiç inandırıcı olamaz. Hayvanlar gibi sorumsuz bir yaşam, hayvanlardaki neticeyi doğurur, hatta daha kötüsünü.
Elbette bunlarda devletin sorumluluğu büyüktür. Bunları engellemede devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundadır. Sigaraya getirilen yasaklar gibi fuhşiyata da yasak getirilmeli ve insanlar aynı zamanda ahlaken de eğitilmelidir. Belki sigara içene zarar veriyor, ama Fuhşiyat, zina vb toplumu sarsıyor. Gelecek nesilleri iğfal ediyor. Maalesef etkili ve yetkili kişilerden hiç ses çıkmıyor. Biyolojik baba teraneleriyle fuhşun propagandasını yapan her türlü yayın ve programlar ortadan kaldırılmalı, bunun yerine insan yaratılışına uygun milli ve manevi değerleri önceleyen eğitici proğramlar getirilmelidir ve bunun öncülüğünü de devlet yapmalıdır. Devletin görevi sadece insanların canını korumak değildir. Aileyi korumak da, ahlakı korumak da, dini korumak da, eğitmek de, toplum ahlakını bozucu her türlü fuhşiyatı engellemek de devletin görevidir. Ahlakı bozuk, her türlü yalan ve yanlışa bulaşmış hiçbir kişi ve kurum insanların fayda ve mutluluğu için bir iş yapamaz.
Yoksa kadınlar için getirilen pozitif ayrımcılık adı altında ahlak, haysiyet, şeref diye bir şey kalmayacaktır. Kadın hakları diye ortaya çıkan hiçbir kuruluş şu ana kadar kadınların satılmasına, sermaye yapılmasına karşı çıkmamışlardır. Onların kadın haklarından anladıkları şey kadınları daha çok soymak, daha fazla çıplak hale getirmektir. Hedeflerinde de hep din olmuştur. Fakat son yıllarda kendilerini dindar kabul eden bazı kadın dernekleri de onlarla aynı noktada buluşmuşlardır. 6284 sayılı kanun neticesinde birçok kadın öldürülmüş, fuhşa sürüklenmiş, erkeler evlerden uzaklaştırılmış, boşanmalar artmış, ama kimse kanuna dokundurmuyor. Feryad ediyor kadınlar öldürülüyor diye.
Allahın boş yere yaratmadığı ve başıboş da bırakmadığı bu insanları sadece kanunla, ekonomi ile terbiye edemezsiniz. Müslümanlar olarak Allahın bizlere tekrar tekrar hatırlattığı, huzur, mutluluk, saadet, haysiyet, şeref ve ahlak kurallarını Allahın bize bir lutfü algısı ile, kendimize onun verdiği bir değer inancı ile topluma sunmak aynı zamanda hepimizin vazifesidir. Unutmayalım ki Allahın uyulması ve uyulmaması gereken kuralları tekrar takrar hatırlatması bizim için bir lütuftur.
GÖNÜLLERE HİTAP EDECEK AHLAKİ BİR SÖYLEMİNİZ YOKSA SADECE KANUNLARLA CİNAYETLERİ, KAVGALARI, HAKSIZLIKLARI ÖNLEYEMEZSİNİZ.
ETKİLİ VE YETKİLİLER DUYSUN Kİ BİR AN ÖNCE BU BOZULMALARA ÇARE BULAMAZSAK İÇİNDE BOĞULACAĞIMIZ GÜNLER YAKINDIR.
FUHUŞLA KURULMUŞ HİÇ BİR MEDENİYET YOKTUR AMA FUHUŞLA, AHLAKSIZLIKLARLA ÇÖKMÜŞ MEDENİYETLER, DEVLETLER VARDIR.
İnsan olan, hele ki Müslüman olan herkesi başta cinsel ahlaksızlıklar olmak özere toplumu çökerten huzuru bozan her türlü eylem rahatsız etmeli, düşündürmeli. Susmak, önlemek için eylemlere başvurmamak kabullenmek demektir.
Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz! (hud:113)
Hz. Peygamber (s.a.s.)'in şu buyruğu ortaya koymaktadır: "Bana hayat bahşeden Allah'a andolsun ki, siz ya iyiliği emreder kötülükten alıkoyarsınız ya da Allah kendi katından sizin üzerinize bir azap gönderir. O zaman dua edersiniz fakat duanız kabul edilmez" (Ebû Dâvûd, Melâhim, 16; Tirmizî, Fiten, 9; İbn Hanbel, V, 388).
Marufu emretmek iman ve itaata çağırmak; münkerden nehyetmek de küfür ve Allah'a başkaldırmaya karşı durmaktır. (Kadı beydavi)
İnanıyorsak bu hatırlatmalar bize yeter...
Kibrin Mağlûbiyeti -1 | İlhan Akar
23.04.2024
İsrail ordusunda çöküş başladı!
23.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
Seçimin İmkanları YUSUF YAVUZYILMAZ 21.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024