Kimilerine göre ‘’Bilge Kral’’ olarakta anılan, Avrupa’nın ortasında bilinçli bir Müslüman toplumu inşa etmek adına ömrünü feda eden/edebilen Aliya İzzetbegoviç, Mustafa ve Hiba çiftinin beş çocuğundan biri olarak 8 Ağustos 1925’te bugün Bosna-Hersek’in kuzeybatısında bulunan Bosanski Samac kasabasında dünyaya geldi.Henüz 3 yaşındayken ailesi ile birlikte Saraybosna’ya taşınan Aliya Saraybosna’da bir Alman lisesine kaydoldu.Lise yıllarında akranları arasında üstün kabiliyetleri ve İslami konulara olan ilgisi ve duyarlılığı nedeniyle arkadaşları arasında farklı bir kişilik olarak öne çıktı.O dönemlerde gençliğin de verdiği bir merak ve heyecan ile İslami konuları tartışmak ve bu konularda fikir alış-verişinde bulunmak, arkadaşları ile birlikte dini konuları tartışarak yorumlarda bulunmak amacıyla Boşnakça; Mladi Müslimani ismiyle (Müslüman Gençler Kulübü)’’nü kurdu.
Bu kulübü kurduklarında Aliya henüz daha 16 yaşları civarındaydı.Kulüp kısa sürede büyüyerek hizmet alanını da genişleterek bir yardım derneğine dönüştü.Bilinçli bir Müslüman toplumu inşa etmek amacıyla verdiği mücadele ile Aliya, cevresinde de adını duyurdu.Ayrıca bu kulüp özellikle 2.Dünya Savaşı sıralarında ihtiyaç sahiplerine büyük maddi yardımlarda bulunarak halk tarafından da büyük ilgi gördü ve halk tarafından takdirde topladı.
O yıllarda komünist rejimin ülkede yönetimi ele geçirmesiyle birlikte dinlerin toplumsal hayattaki etkinliği, varlığı giderek ve bilerek azaltıldı.
İzzetbegoviç, İslami görüşler öne sürerek ateizme karşı da antipatik görüşleri savunduğundan ve özelliklede ateizme karşı menfi görüşler savunmaya başlayınca mevcut yönetimin nezdinde bir nevi sakıncalı vatandaş olarak yönetiminde hedefi haline geldi.Bu görüşlerinde ısrarcı olup, ateizme karşıda menfi tavırlar takınınca mevcut iktidarında hedefi olmaya başladı.Bu tavırlarında ısrarcı olmaya devam edincede mevcut yönetim tarafından boy hedefi haline geldi.
13 Ocak 1946 yıllarında Yugoslavya yeniden bağımsızlığına kavuştu.Ancak bu bağımsızlık hareketlerinde Kominist Parti yanlıları önemli bir roller üstlendiklerinden, bağımsızlık sonrasında da ülke yönetiminde büyük oranda etkin olarak söz sahibi oldular.Ülkenin resmi statüsünü de ‘’Federal Cumhuriyet birliği’’ olarak belirlediler.Buna göre Yugoslavya altı federal cumhuriyet ile iki özerk bölgeden oluştu.Kurulan cumhuriyetlerden biri de Bosna-Hersek Cumhuriyeti oldu.
Siyasi çalışmalarına ara vermeden devam ederek aktif olarak faaliyetlerine devam eden ve müslümanların öncülüğüne de destek olan Aliya, mevcut yönetimin de hedefi haline gelmeye başladı.Aslında 1970 yıllarında kaleme aldığı ‘’İslam Deklarasyonu’’ isimli kitabı ile siyasi kimliğinden önce bir yazar ve bir Entelektüel kimlik ile ön plana çıktı. Bazı icraatları iktidardaki yönetim için sıkıntı verecek konuma gelince yönetim tarafından yakalanarak tutuklandı.
Ve yargılanarak mahkeme sonunda 5(Beş) yıl hapis cezası aldı.Aliya İzzetbegoviç’in çektiği sıkıntılar 1953 yılında iktidara gelen Marksist-Leninist görüşlere sahip Tito’nun zamanında da durmadı ve katlanarak artmaya devam etti.Kurduğu gençlik teşkilatı ile kaleme aldığı bazı eserleri nedeniyle iki kez hapis yatmak zorunda kaldı.
Ancak, Tito’nun 1974’te hazırlattığı yeni bir Anayasayla bazı geleneksel İslami kurum ve kuruluşların yeniden aktif işlev kazanmalarına imkan sağladı.Bu yaşananlar üzerine bazı Camiler ve Medreselerde yeniden açılarak bir şekilde hizmet ve faaliyetlerine yeniden devam etmeye başladılar.
1980 yılında Tito’nun ölümüyle federasyon Cumhurbaşkanlığı konusunda anlaşmazlıklar ortaya çıkmaya başladı.Bu anlaşmazlıkların ortaya çıkmasıyla Cumhurbaşkanlarının birer yıl arayla sırayla federasyon Cumhurbaşkanlığı yapmaları şartıyla kendi aralarında bir antlaşmaya vardılar.Bu gelişmelerle kısmende olsa ülke bir demokratikleşme sürecine girmiş oldu.
Begoviçin oğlu bir ara sakinleşen ülkenin bu sakinlik ortamından yararlanarak babasının makalelerini bir kitapta toplayarak 1983’te ’’İslami Manifesto’’ adıyla kitabı yayınlayarak kamuoyuna duyurdu.
Yayınlanan kitap kamuoyunda geniş çapta yankı buldu.Mevcut rejim bu gelişmelere artık tahammül edemeyerek İzzetbegoviç’i ‘’İslami Cumhuriyet’’ kurmak istemiyle suçlayarak yargılamaya başladı.Yapılan yargılamalar sonucunda 14 yıl hapse mahkum oldu.Daha sonrada yargıtay kararıyla cezası 11 yıla indirildi ve Aliya hapse girdi.
Hapiste geçirdiği dönemde de yazmaya devam eden Aliya, ‘’Özgürlüğe kaçışım-Zindandan notlar’’ isimli eserini de yattığı cezaevinde yani hapiste kaleme aldı.1989’da dağılma süreci yaşayan Yugoslavya’da çıkarılan bir genel afla da serbest bırakıldı.
Aliya, 1988 yılında serbest kalmasından sonra siyasete fiilen ilk adımlarını atmaya başladı.Hapisteyken düşünmeye, fikir üretmeye ve üretilmiş fikirlerden istifade etmeye zaten başlamıştı bile.
Tam o dönemlerde Avrupa’da Komünist rejimlerin neredeyse tamamı bütün dünyada bir çöküşün içerisine girmişlerdi. O döneme denk gelen bir zamanda İzzetbegoviç ‘’Demokratik Eylem Partisi’ni kurdu.Parti 5 Aralık 1990 yıllarında Bosna’da gerçekleştirilen genel seçimlere katılan Aliya İzzetbegoviç, seçimi kazanarak ülkenin ilk müslüman Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş oldu.
1990’lı yıllarda ‘’Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’’ içinde bir bağımsızlık hareketi başlattı. Bosna-Hersek’te 1 Mart 1992’de gerçekleştirdiği referandum sonrasında bağımsızlığını ilan etti.Fakat Sırplar’da hemen arkasından Bosna yönetiminde söz sahibi olan Müslümanları hazmedemeyerek müslümanlara karşı bir iç savaş başlatarak katliamlar yapmaya başladılar.
Bosna-Hersek’te 1992-1995 yıllarında yaşanan bu savaş sırasında Aliya, Boşnakların liderliğini üstlendi.Bizzat kendisi cephe komutanı olarak mücadele vermekten kaçınmadı. En yakın şahitleri de onunla omuz omuza çatıştığı silah arkadaşları oldu.
Maalesef Hırvatistan ve Slovenya’nın bağımsızlık mücadelesine destek veren Avrupa Birliği ve ABD, Bosna-Hersek’i Sırp saldırılarına karşı yalnız bıraktılar.Bu fırsatta bilerek yapılan iç savaşta oldukça zayıf bir konumda olan Müslümanlar bu iç savaş döneminde askeri açıdan da oldukça zayıf bir konumda idiler. Bu yüzden bu zayıf durumdan yararlanan Sırplar Bosna’nın önemli şehirlerini işgal ettiler. Ayrıca bununlada kalmayarak Sırplar ele geçirdikleri bölgelerde korkunç Müslüman katliamlar yapmayı gerçekleştirdiler.
Özellikle Camileri ve İslami izler taşıyan tarihi eserleri yok ettiler.1995 yılında ABD’nin araya girmesiyle zorla imzalatılan ‘’Dayton’’ Anlaşmasıyla savaş sona ermiş oldu.Savaşın sonucunda takriben 250 bine yakın insan hayatını kaybetmiş, 1 milyondan fazla insan da mülteci konuma düşmüş oldu.
Yapılan antlaşmalar ile Bosna-Hersek topraklarının % 51’i Müslümanlara ve Hristiyan Hırvatlara verilirken, % 49’u da yalnız Sırplara verildi.Ülkenin yönetimi de bu üç halk tarafından paylaştırıldı.Bunun yanında Amerika Birleşik Devletleri, gücünü kullanarak ‘’Müslümanların ellerindeki silahları imha etmelerini, ABD patentli silahları da yedek parçasız bir şekilde satın almalarını’’ şart koştu.Aliya İzzetbegoviç ülkeyi bu olanlardan en az zararla kurtarmaya çalıştı.
2000 yılında yakalandığı rahatsızlıklar nedeniyle 14 Mart 1996 yılında Cumhurbaşkanlığı görevini bırakmak zorunda kalarak görevinden ayrıldı.19 Ekim 2003 tarihinde Saraybosna’da vefat eden Aliya, kendi vasiyeti ile Bosnalı şehitlerinin yanına kendi arzu ve isteğiyle defnedildi.Sahip olduğu mezar taşınada isim olarak ‘’Abdullah’’ yani ‘’Allah’ın kulu’’ olarak yazıldı.Hayatta iken ve bu mücadelelerini verirken, aynı zamanda yaşamı boyunca bir çok eserde verdi.
Döneminde sevilen ve akıllara kazınan lideri Aliya İzzetbegoviç yalnızca Bosnalı Müslümanlar adına verdiği savaşıyla değil, yazdığı eserlerle ve pek çok davranışıyla da akıllara kazınan bir isim oldu.Devlet başkanlığı yaparken örnek bir kişilik olarak gösterilen Aliya İzzetbegoviç, Türkiyeli müslüman vatandaşlar tarafından da tanınan ve sevilen liderlerden biri oldu.
19 Ekim 2003 yılında hayata veda etti.
Cenazesine farklı ülkelerden 150 binden fazla insanın katıldığı Boşnak lider vefatından önce ‘’Şehitlerin arasında mütevazi bir şekilde defnedilmek istendiğini’’ vasiyet etmesi üzerine Saraybosna’daki Kovaçi Şehitliğine defnedildi.
Hayatını bir cümle ile özetlersek şayet; kendi tabiriyle ‘’Allaha yemin olsun ki köle olmayacağız’’ demek oldu.
Gerçekten de köle olmayı hiç bir dönemde kabül etmedi.
Eserleri:
-İslam Manifestosu
-İslam Deklarasyonu ve İslami doğuşun sorunları
-Doğu ve batı arasında İslam
-Tarihe tanıklığım
-Özgürlüğe kaçışım:Zindan Notları
-Konuşmalar
-Köle olmayacağız.
Kaynakça;
-11. Dünya savaşı ve Tito Yugoslavya’sı
-Avrupa’nın göbeğinde müslüman bir Bilge Aliya İzzetbegoviç
-İslam İzmedu İstoka/Zaboda (Sarajevo 1988, 1990,1993,1996)
-Hasan Tuncay Başoğlu Özgürlüğe Kaçışım; Zindandan Notlar İstanbul:2005)
-Na Razmedu Svjetova: İzjave, Obracanja, Peruke, Pısma 1990, 2003)
İzzetbegoviç’in yaptığı konuşmalar bir araya getirilerek neşredilmiş olup yukarıdaki son 4 kitap bu şekilde oluşmuştur.
Vefatının 30’uncu yılı münasebetiyle bütün eserleri, mektupları, Konuşmaları hakkında yazılanlar Arnavutça’ya çevrilip hayatına ve çalışmalarına bir girişle yayınlanmıştır.
Mustafa YIlDIZ