ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü, ÖĞ-DER 6. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmasında Batı ürünü olan eğitim sistemimizin madde ve haz merkezli yapısına dikkat çekti ve sistemin yönünün değişmesi gerektiğini ifade etti.
Eğitim sistemimizin değişmesi demek yüz yıldır devam eden esaret zincirini kırmak demektir ki, bunun için güçlü bir iradeye ve donanıma sahip olmak gerekir. Zira kadim tarihimizde eğitimin birincil hedefi erdemli insan yetiştirmek olmuş, medreseler bu noktada büyük hizmetler vermiştir. Ancak ne yazık ki bugün Batı ekseninde şekillenen eğitim sistemimiz erdemlerin yeşermesi için formüller sunmuyor, maddiyat ve haz odaklı insan üretiyor. Maddiyat odaklı bir bakış açısı ile şekillenen sistem yüksek not alan öğrenciyi iyi öğrenci olarak tanımlıyor ve erdemli çocuklar değil başarılı çocuklar ödüllendiriliyor. Bu durum nesillerin eğitime verdikleri anlamı büyük oranda etkiliyor ve çocuklar bütün hayallerini maddiyat üzerine kurmaya başlıyorlar.
İslam medeniyetinde eğitim, insanın istidatlarının gelişmesine katkı sağlayan kurumlar olarak kabul görmüştür ki rahmetli Erbakan Hoca’mız, “Eğitimde asıl mesele çocukların kalbine ne koyduğunuzdur” ifadesi ile geçmişle şimdi arasındaki çelişkiye dikkat çekmiştir. Zira bugün eğitim sistemi çocuklarımızı sadece mesleki alanda geliştirebiliyor, bunun ötesine geçemiyor.
Günümüzde eğitimin, maddiyat odaklı fertler yetiştiren kurumlara dönüşmesi ve çocuklarımıza ahlâki değerler noktasında bir katkı sağlayamaması siyasilerin ve eğitimcilerin gündemlerini işgal eden bir sorun. Özellikle eğitimciler bu sistemin değişmesi gerektiğini sıklıkla ifade ediyorlar. Peki, ama eğitimin sistemleştirildiği ve kontrol altında tutulduğu Fulbright gibi bir anlaşma varken bu nasıl gerçekleşecek?
Hatırlayacağınız üzere 27 Aralık 1947 tarihinde Fubright anlaşması ile eğitim sistemimiz ABD tarafından kontrol altına alınmış ve eğitimin şeklinin nasıl olacağı bu zümreler tarafından belirlenmiş. Sorunun tespitini yapmakla yetinen siyasiler bu anlaşmadan vazgeçiyoruz diyebilecekler mi? Sanmam…
Fulbright Komisyonu 4 Türk ve 4 ABD’li sekiz üyeden oluşuyor ve komisyon ilkokuldan liseye ve imam hatip okullarına kadar bütün eğitim sisteminin müfredatını belirleme hakkına sahip oluyor. Sınırları ve içeriği Batı insanının zihinsel şablonuna göre oluşturulan müfredat, çocuklarımızı Batı kültürüne göre şekillendiriyor ve öz değerlerinden uzaklaştırıyor. Kendi topraklarımızda, kendi mahallemizde, kendi hanemizde çocuklarımızı öz değerleriyle tanıştırma hakkına sahip değiliz, ne garip değil mi? Siyasiler, eğitimcilerimiz, aydınlarımız erdemli çocuk yetiştirme hayallerinden bahsediyorlar, peki, eğitim sistemimiz, siyasi, ticari, ekonomik, kültürel dinamiklerimiz bütünüyle küresel güçlerin kontrolündeyken bunu nasıl başaracağız? Önce bu esaretten, bu tutsaklıktan kurtulmamız gerekir.
Başarılı, erdemli, geleceği görebilen çocuklar yetiştirebilmek için eğitim sistemimizi Batı’nın etkisinden kurtarıp yerelleştirmemiz ve ahlâki değerler eksenine taşıyabilmemiz gerekir. Ancak bunun için birilerinin elini taşın altına sokmayı göze alması gerekir.
Kaynak:Milli Gazete
Kayıp Göçmen Çocuklar Nerede?
24.01.2023
Daha Özgür ve Adil bir 2023 !
31.12.2022
Ankara STK Röportajları - 5: MEKDAV
03.01.2023
IRAK NOTLARI (VII) / Harun AYKAÇ
25.09.2020
aşk kağıda yazılmıyor mihriban Mustafa AKMEŞE 27.01.2023
“De ki: Öfkenizden Ölün!” (3/119) Ahmet GÜRBÜZ 23.01.2023
Özgürlük… -Fenomenal bir Bakış- Abdulaziz TANTİK 23.01.2023
Yaşar Kaplan’ın Ardından Süleyman ARSLANTAŞ 11.01.2023
Mehmet Akif Yalnızlığı Cyrano De BERGERAC 17.01.2023
celladına aşık kürtler! Mustafa AKMEŞE 20.01.2023
Akademisyenler, Bilgi ve Ahlak Yusuf YAVUZYILMAZ 08.01.2023
Suriye Gezi Notları Süleyman ARSLANTAŞ 18.01.2023