İsrail, Türkiye'den topladığı Amerika’nın yenilgisi sonrası Amerika ile işbirliği yaptığı için kaçan Afgani ajanları ile ilk anda; neredeyse İran genelkurmayının tamamını, BM'nin isim listesini İsrail'e verdiği İranlı nükleer fizikçi bilim adamlarını, füze depolarını, füze rampalarını, radarlarını, hava savunma sistemlerini ve uçak savar bataryalarını vurdu. Hamaney'e karşı yapılan saldırı dışında tamamına yakınının İsrail açısından çok başarılı olduğu yazıldı, çizildi.
Diğer taraftan İran'ın atacağı füzeler GPS sistemleri yanıltılarak BEYRUT'A yönlendirildi. Füzeler Tel Aviv yerine Hizbullah'ın ve Hizbullah'ı destekleyen Lübnan'ın Araplarının üzerine düşecekti. Bu İran'ın itibarını, ona ümit bağlayanlar ve dünya Müslüman kamuoyu nezdinde çağrı cihazları skandalından bile daha fazla sarsacaktı.
Sonrası kolaydı, hava savunma sistemleri çökertilen İRAN, füzelerini de kullanamaz hale geldiğinde her gün İSRAİL uçakları ile vurula vurula aynı Lübnan aynı Suriye gibi terbiye edilecekti.
Yine de İRAN devrilmezse Nükleerle işi bitirilecek JAPONYA'da olduğu gibi NÜKLEER atma tehdidi ile teslim olmaya zorlanacaktı.
- Öncelikle PAKİSTAN "BEN buradayım, Eğer İran'a nükleer kullanılırsa İSRAİL'i nükleer ile vururuz", dedi. İsrail’den yükselen “İran’dan sonra sıra Pakistan’ın nükleer tesislerine gelecek” çığlıkları Pakistan’a geri adım attırmaya yetmedi.
Böylece ilk anda devrilemeyen İran'ın uzun vadede devrilme imkânı ortadan kalktı.
- Ardından Avrupa uyduları ile GPS sistemleri bozularak isabet oranları düşmüş, körleştirilmiş İran füzeleri, Çin'in BeiDou sistemine dâhil edilerek Çin uydu haritalarından faydalanabilmesi sağlandı[1].
Artık İran'ın füzeleri İSRAİL'in canını yakabilecek kadar görüyordu.
İsrail'in Lübnan ve Suriye'de olduğu gibi İran’ı keyfi geldikçe TEK TARAFLI vurma imkânı böylece bitti.
İran, yediği kadar da vurmaya başladı.
- Üstüne bir de RUS diplomat MEDVEDEV "İran'a nükleer mühimmat vermeye hazırız" dediği an, İsrail'in de Trump’ın da hayallerine son çivi de çakılmış oldu.
Bundan Sonrası İSRAİL'İn şerefli bir şekilde savaştan ÇIKARILMASI çabasına dönüştü.
Kanaatimiz odur ki, Amerika İran'ı HABER VEREREK vurdu.
Hem İsrail'i, Hem ABD'deki Siyonist Lobiyi hem de İran'ı memnun ederek İsrail'i savaşın içinde çekip almanın ve İsrail'deki halkın ülkeden kaçış sürecini durdurabilmenin en iyi yolu buydu.
İran'a da kendi kamuoyu için ABD’nin KATAR’daki içi, boşaltılmış üssü işaret edildi.
Kanaatimize göre İran bu teklifi kabul edebilir. Şerefine zarar gelmez.
Zira Amerika ve ardındaki 23 tane sırtlan sürüsü ile 1-2 sene boyunca boğuşmak sonunda ZAFER kazansalar bile şehirler, kasabalar, yollar, köprüler, sanayi, ticaret, tarih, doğa ne varsa yok edilmesi, yüzbinlerce hatta milyonlarca şehit, yaralı, evsiz, aç, yollara dökülmüş muhacir insan demek.
Yani ülkenin Afganistan, Suriye, Irak, Libya, Yemen durumuna düşürülmesi demek.
Düşünsenize Türkiye, bırakın İran gibi Hamas'a silah vermeyi, İsrail'i füzelerle dövmeyi, ABD ile SAVAŞ boyutunda boğuşmayı KÜRECİK üssünü bile kapatmayı göze alamadı. Alenen ve açıkça “BM'nin "Nükleer santraller vurulamaz" kararına rağmen ABD'ye İran nükleer santralini vurduğu için "sıradan" bir kınamada BULUNMAYA bile cesaret edemedi, “endişeliyiz” diyerek geçiştirdi.
Ancak İran, ABD'ye canı istediği an vurabileceği ardından istediği gibi barışabileceği bir İZLENİM vermenin bedelinin ne olduğunu şimdi çok daha iyi biliyor olmalı.
Zira ABD-İngiltere-Fransa-Suud-Katar ve BAE ile giriştiği 6 vekalet savaşını kazandıktan sonra Kasım Süleymani sonrasında daha büyük BELAYA bulaşmama adına attığı geri adımlar, savaşı Tahran’a kadar getirdiğini gördü.
Bu şu demek: Bu ekip YENi bir plan, yeni bir ŞOK saldırı, yeni suikastlar, yeni MÜTTEFİKLER, yeni bombalar, yeni silahlarla bir kaç sene sonra yeniden İRAN'ın kapılarına dayanacak
Biz bu kadarını görebildik Allah bilir doğrusunu...
Zeyl 1: NATO'cu Türk ve Arap basının tüm manipülasyon çabalarına rağmen:
Amerikan, Alman, İngiliz, Fransız BAŞBAKANLARININ Nedenyahu ile birlikte haavvvvladıkları aynı anda:
Beğenelim ya da beğenmeyelim, bütün dünyanın karşısında kaş çatmaya bile cesaret edemediği İSRAİL'i defalarca vurmak, ABD üssünü bombalamak, HAMAS'a silah vermek ve bunun için Başbakanından Genel Kurmay Başkanına tüm Kurmay subaylarını, 6 binden fazla askerini ve yüzlerce sivil vatandaşını kurban verip üstüne üstlük böyle bir savaşa girip YENİLMEDEN, Ezilmeden, düşmana istediğini vermeden çıkabilmek BAŞARIDIR.
Zeyl 2: Sanırım BİZİ en çok da bu sinirlendiriyor, huysuzlandırıyor:
Biz, ülke toprakları üstünde yüzlerce Amerikan üssü bulunan Amerikanın, onca katliamına rağmen petrolünü kesemediğimiz İsrail’in önünde bu kadar şahsiyetsizleşmişken İRAN'In bunu becerebilmesi.
Türkiye'nin binlerce yıllık TARİHİNE ve MİSYONUNA sahip çıkacağı, emperyalistlerin iş birlikçisi değil Emperyalizmin ve Batılı haydutların önünde İLK engel, Orta ve Ön Asya’nın Siyasi Aklı ve namusunun bekçisi olduğu günleri yeniden görme özlemi ile...
Ahmet Hakan Çakıcı
Zilhicce 1446
https://x.com/PandemicTruther/status/1936519848298942540
[1] https://x.com/PandemicTruther/status/1936519848298942540
Sumud Filosu Saldırıya Uğradı
24.09.2025
Savunma sanayii verileri Telegram’da satıldı
23.09.2025
Zorlu CEO'su geri döndü
01.09.2025
Terörsüz Türkiye Terörsüz Ortadoğu AHMET GÜRBÜZ 31.08.2025
KONYA OLAYI VE AYRIMCILIK YUSUF YAVUZYILMAZ 31.08.2025
Dil, Kabalık, Kavga ve Cinayet OSMAN KAYAER 21.09.2025