Özet
Bu çalışma, Filistin’de 7 Ekim 2023 sonrası yaşanan savaş ve yıkım sürecinde eğitimin nasıl sürdürüldüğünü, hangi toplumsal ve kurumsal mekanizmalarla ayakta tutulduğunu ve bu sürecin Filistin direnişi açısından ne ifade ettiğini incelemektedir. Çalışmanın temel dayanağı, Filistin Diploması Merkezi’nde gerçekleştirilen programda Gazze İslam Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Kemalin Şaat’ın yaptığı konuşmada ortaya koyduğu beş aşamalı anlatıdır. Makalede; 7 Ekim öncesi eğitim yapısı, savaş sonrası yıkım, online ve alternatif eğitim pratikleri, ateşkes sonrası toparlanma ve yeniden inşa süreci ele alınmakta; eğitimin Filistin toplumunda yalnızca pedagojik bir faaliyet değil, aynı zamanda siyasal, ahlaki ve varoluşsal bir direniş alanı olduğu ortaya konulmaktadır.
Giriş
Filistin meselesi yalnızca bir toprak veya egemenlik sorunu değil; aynı zamanda kültürel, ahlaki ve kurumsal sürekliliğin hedef alındığı çok katmanlı bir mücadele alanıdır. Bu bağlamda eğitim, Filistin toplumunda yalnızca bireysel gelişimin değil, kolektif varoluşun ve direnişin temel dayanaklarından biri olarak öne çıkmaktadır.
Bu makale, Gazze özelinde Filistin eğitim sisteminin 7 Ekim 2023 sonrasında maruz kaldığı yıkımı ve buna karşı geliştirilen toplumsal refleksleri, Gazze İslam Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Kemalin Şaat’nın konuşmasında ortaya koyduğu beş aşamalı çerçeve üzerinden analiz etmeyi amaçlamaktadır.
I. 7 Ekim Öncesi Filistin’de Eğitim Yapısı
Gazze İslam Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Kemalin Şaat’nın aktardığına göre, 7 Ekim öncesinde Filistin’de, özellikle Gazze’de, ağır ambargo ve kuşatma koşullarına rağmen eğitim sistemi işlevsel bir biçimde sürdürülmekteydi. İlkokuldan üniversiteye kadar eğitimin devam ettiği; okullaşma oranının %98 seviyelerine ulaştığı ifade edilmiştir. Gazze’de faaliyet gösteren sekiz üniversite tüm bölümleriyle aktif durumdaydı ve sınırlı imkânlara rağmen uluslararası akademik sıralamalarda kendine yer bulabilmişti.
Bu tablo, Filistin halkının eğitimi bir tercih değil, varoluşsal bir zorunluluk olarak gördüğünü açıkça ortaya koymaktadır.
II. 7 Ekim Sonrası: Eğitimin Sistematik Olarak Hedef Alınması
Gazze İslam Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Kemalin Şaat, 7 Ekim sonrasında yaşanan saldırıların yalnızca askeri hedeflere yönelik olmadığını; doğrudan sivil yaşamı ve özellikle eğitimi hedef aldığını vurgulamıştır. Okullar, üniversiteler, ibadethaneler, hastaneler ve konutlar sistematik biçimde yıkılmış; Gazze’deki üniversitelerin tamamı kısmen ya da tamamen kullanılamaz hale gelmiştir.
Çok sayıda akademisyen ve eğitimcinin hayatını kaybetmesi, akademik üretimde ciddi bir gerilemeye yol açmıştır. Bu durum, eğitimin hedef alınmasının Filistin toplumunun geleceğini hedef almak anlamına geldiğini göstermektedir.
III. Savaş Ortamında Eğitimin Devam Ettirilmesi: Online Sistemler ve Eğitim Çadırları
Gazze İslam Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Kemalin Şaat’nın aktardığı üçüncü aşamada, tüm yıkıma rağmen Filistin halkının eğitimi terk etmediği görülmektedir. İlk etapta online eğitimle süreç sürdürülmeye çalışılmış; ancak altyapının yok edilmesiyle bu sistem de büyük ölçüde sekteye uğramıştır.
Bu noktada özellikle Filistinli anneler ve kadınlar ön plana çıkmış; çocukların eğitimden kopmaması için büyük bir fedakârlıkla sorumluluk üstlenmiştir. 1000’in üzerinde eğitim çadırı kurulmuş; yalnızca ilkokul düzeyinde değil, hemşirelik ve tıp gibi üniversite düzeyindeki alanlarda da eğitim sürdürülmeye çalışılmıştır.
Tüm bu koşullara rağmen eğitime katılım oranının %70 seviyesinde tutulması, eğitimin Filistin toplumundaki merkezi rolünü açıkça göstermektedir.
IV. Ateşkes Sonrası Dönem: Toparlanma ve Yeniden İşlevselleşme
Gazze İslam Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Kemalin Şaat’ya göre, Ekim ayında ilan edilen ateşkes Filistin halkı tarafından bir duraklama değil, yeniden yapılanma fırsatı olarak değerlendirilmiştir. Ateşkes ihlallerine rağmen sivil toplum kuruluşları ve eğitim gönüllülerinin desteğiyle eğitim faaliyetleri hız kazanmıştır.
Kısmen yıkılmış üniversite binalarının restore edilmesi ve özellikle sağlık ile tıp alanlarında yüz yüze eğitimin yeniden başlatılması bu sürecin öncelikleri arasında yer almıştır.
V. Normalleşme Hedefi ve Geleceğin İnşası
Son aşamada Gazze İslam Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Kemalin Şaat, hedefin 7 Ekim öncesindeki eğitim düzenine yeniden ulaşmak olduğunu ifade etmiştir. Eğitim çadırlarının artırılması, yayın faaliyetlerinin başlatılması ve üniversitelerin yetersiz kaldığı bölgelerde eğitim konteynerlerinin kurulması bu hedefin somut göstergeleridir.
Bu süreç, sabır, tevekkül ve kolektif direniş bilinciyle anlamlandırılmakta; eğitimin geleceğin inşasında vazgeçilmez bir unsur olduğu vurgulanmaktadır.
Sonuç
Bu çalışma, Gazze’de eğitimin savaş koşullarında yalnızca pedagojik bir faaliyet değil; aynı zamanda toplumsal direnişin, kimlik inşasının ve siyasal sürekliliğin temel araçlarından biri olduğunu ortaya koymaktadır. Gazze İslam Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Kemalin Şaat’nın konuşmasında ifade ettiği üzere, eğitim Filistin toplumunda hayatta kalmanın ötesinde, geleceği kurma iradesinin somut bir tezahürüdür.
7 Ekim sonrası süreç, eğitimin yok edilemediğini; aksine yeni biçimler alarak yeniden üretildiğini göstermektedir. Bu durum, savaş ve yıkım koşullarında dahi eğitimin nasıl bir toplumsal direnç alanına dönüşebileceğini göstermesi bakımından akademik açıdan önem taşımaktadır.
İkinci Konuşmacı:
Hamas Siyasi Büro Üyesi, Eğitim ve Sendikalar Birliği Başkanı
Dr. Süheyl Alhindi’nin Konuşması:
Dr. Süheyl Alhindi konuşmasına şu sözlerle başladı:
“Değerli sivil toplum kuruluşları başkanları, aranızda bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. İnşallah Rabbim bizleri Mescid-i Aksa’nın bahçesinde, avlusunda da buluşturmayı nasip etsin.”
Konuşmasının devamında Filistin davasının mahiyetine dikkat çeken Dr. Alhindi, Filistin meselesinin yalnızca Filistinlilerin değil; tüm ümmetin ve tüm insanlığın davası olduğunu vurguladı. Bu mücadelenin, insanlığı yaşatmak isteyen herkesin ortak sorumluluğu olduğunu ifade etti. Filistin’in, ümmet için ikinci kıble olan Mescid-i Aksa’ya ev sahipliği yapması sebebiyle ayrı ve müstesna bir yere sahip olduğunu belirtti. Ayrıca Türklerin ve Osmanlı’nın tarih boyunca bu topraklara verdiği önemin bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin Filistin konusundaki duruşunda da açıkça görüldüğünü dile getirdi.
Aksa Tufanı ve Emperyalizmin Gerçek Yüzü
Dr. Alhindi’ye göre Aksa Tufanı, yalnızca bir direniş hamlesi değil; aynı zamanda emperyalist güçlerin maskesini düşüren tarihsel bir kırılma noktasıdır. Gazze özelinde ve Filistin genelinde yüzyıldır süren mücadelenin, dünya emperyalizminin İsrail’i bir ileri karakol olarak kullandığını tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğunu ifade etti.
Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın tüm askeri, ekonomik ve siyasi desteklerine rağmen Gazze’nin diz çöktürülemediğini vurgulayan Dr. Alhindi, İsrail’in hırçınlığının ve fütursuzluğunun arkasında yenilmişlik psikolojisinin bulunduğunu belirtti.
“Eğer birileri size sabır nedir diye sorarsa Gazze’yi gösterin; direniş nedir diye sorarsa yine Gazze’yi gösterin.”
7 Ekim 2023’ün tarihe, emperyalist güçlerin yenilgisinin başlangıcı olarak geçeceğini ifade eden Dr. Alhindi, bu tarihle birlikte siyonizmin çöktüğünü ve güç kaybetmeye başladığını söyledi. Gazze halkının ve El Kassam Tugayları mücahitlerinin verdiği mücadelenin yalnızca Filistin adına değil; 2 milyar Müslüman, 400 milyon Arap ve 8 milyar insanlık adına verilen bir mücadele olduğunu güçlü bir şekilde dile getirdi.
Direniş, Hayat ve Ateşkes Meselesi
Konuşmasının bu bölümünde Dr. Alhindi, Hamas’ın savaş anlayışına açıklık getirdi:
“Biz burada yaralarımızı tekrar deşmek istemiyoruz. Biz inanıyoruz ki zafer bizim olacaktır. Hamas olarak, El Kassam Tugayları’nın lider kadrosunun neredeyse tamamını şehit verdik. Bu bizim için bir gururdur. Ancak biz savaşa âşık değiliz; biz hayata âşığız. Halkımızın izzet ve haysiyetiyle yaşamasını istiyoruz. Biz savaşın değil, yaşamın ve onurlu bir geleceğin tarafındayız.”
Aksa Tufanı sürecine değinen Dr. Alhindi, siyonist işgal sürdüğü müddetçe direnişin de devam edeceğini vurguladı. 7 Ekim öncesinde Filistinlilere ve Müslümanlara yönelik her türlü baskının uygulandığını, Filistin işgalden tamamen kurtulana kadar direnişin süreceğini açık bir şekilde ifade etti.
Ateşkes Süreci ve İhlaller
Dr. Alhindi, 10 Ekim 2025’te imzalanan ateşkes anlaşmasının kendilerini derinden üzdüğünü, istemeseler de imza atmak zorunda kaldıklarını belirtti. Bu kararın üç temel sebebi olduğunu ifade etti:
Birincisi; işlenen katliamların ve soykırımın uzaması, çocukların ve kadınların hayatta kalma mücadelesinin giderek zorlaşması, gıda ve yaşam hakkına erişimin neredeyse imkânsız hâle gelmesiydi.
İkincisi; uluslararası kamuoyunda Müslümanlara yönelik sürekli “terörist” ve “savaş yanlısı” bir algı oluşturulmasını kırmak adına, Hamas’ın savaşın değil, yaşamın ve insanı yaşatmanın tarafında olduğunu dünyaya göstermek zorunda kalmasıydı.
Üçüncüsü ise; mücahitlerin iki yıldır siyonist işgale karşı verdiği destansı mücadelenin sürdürülebilirliğini sağlamak adına bu ateşkese mecburen imza atılmasıydı.
Ateşkes sonrasında İsrail’in sayısız ihlalde bulunduğunu vurgulayan Dr. Alhindi, buna rağmen verdikleri sözün arkasında durmaya devam ettiklerini ifade etti.
Anlaşma gereği
Refah Kapısı’ndan günlük 50 yakıt ve yardım tırının girmesi gerekirken, fiiliyatta yalnızca 5 tırın girişine izin verildiğini; yani ateşkesin ancak %10 oranında uygulandığını belirtti.
Ateşkes ilanından bu yana Gazze’de 1112 şehit verildiğini, yüzlerce ihlalin yaşandığını ifade eden Dr. Alhindi, anlaşma gereği 20’den fazla İsrailli asker ve generalin teslim edilmesine rağmen İsrail’in Filistinli esirleri serbest bırakmadığını söyledi. Aksa Tufanı süreciyle birlikte 1200’in üzerinde Filistinli esirin bulunduğunu, ancak İsrail’in bu durumu inkâr ederek hukuksuz gözaltıları sürdürdüğünü belirtti.
“Biz bu anlaşmaya imza atmayı bir zaaf değil, bir ara verme ve yeniden toparlanma süreci olarak görüyoruz. Onlar bunun farkında değil. Zafer, inananların olacaktır.”
Naman Bakaç ile Derkenar...
02.12.2025
FİKİR, İLKE VE DURUŞUN ÇİLESİ|MUSTAFA AYDIN
11.12.2025
RAHATSIZ MI OLDUNUZ? SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 26.12.2025
Kalemin Dansı, Göstergenin Oyunu ZEYNEP YÜCEL 24.12.2025
yola iz olanlar hz ebu bekir MUSTAFA AKMEŞE 26.12.2025
Özgürlük, Din ve Siyaset YUSUF YAVUZYILMAZ 27.12.2025
BOŞANMALAR NEDEN ARTMAKTADIR? AYTEN DURMUŞ 27.12.2025
yola iz olanlar; hz aişe… MUSTAFA AKMEŞE 19.12.2025