metrika yandex
  • $34.34
  • 37.69
  • GA21310

TÜRKİYENİN HAYRINA OLMAYAN BİR KANUN DAHA ÇIKTI!-2

ORHAN GÖKTAŞ
02.01.2021

Dünkü yazımda “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun"nun FATF’ın tavsiyesinni yerine getirmek için yapıldığını İç İşleri Bakanlığının yazısından yola çıkarak yazmıştım.
 
 
Bu yazımda yine bu kanunun yardım çalışmalarını ve dernekleri nasıl olumsuz etkileyeceğini bakanlığın verdiği cevaplarla açıklayacağım.
 
Bakanlığın kanun çıkmadan önce yayınladığı metindeki bir soru şöyle:
 
Bu kanun hükümleri ile yardım toplanması zorlaştırılmakta mıdır?
 
Bu soruya verilen cevap aslında bir itirafname gibi; “Hayır. Yardım Toplama Kanunu'nda var olan düzenlemeye ilişkin zorlaştırıcı herhangi bir hüküm getirilmemiştir. Mevzuatta açıkça hüküm bulunmayan, kötüye kullanımı açık olan ve sıkça başvurulan internet üzerinden izinsiz yardım toplanmasının önüne geçilmesine yönelik düzenleme yapılmıştır. Ayrıca her türlü izinsiz veya usulüne uygun yapılmayan yardım toplama faaliyetleri ile ilgili idari para cezalarının üst limiti artırılmıştır.”
 
Yardım toplanması genellikle gönüllülük üzerine kurulmuş ve acil yapılan işlerdendir. Siz yardım toplamayı kolaylaştıracağınıza, Türkiye’de her zaman sorun çözücü değil sorun çıkartıcı rol oynayan bürokratik izinleri ve cezaları artırırsanız yardım toplama çalışmaları nasıl sekteye uğramasın. Art niyet ve istismarcılığın önü bürokrasinin artırılması veya cezaların çoğaltılmasıyla değil, etkin, zamanında ve yerinde takip ve denetimle kesilir. 
 
Başka bir soru şöyle; Derneklerde görevden uzaklaştırma hangi durumlarda mümkündür?
 
Soruya verilen cevap;
 
a) Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'da yer alan suçlar,
 
b) Türk Ceza Kanunu'nda yer alan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
 
c) Türk Ceza Kanunu'nda yer alan suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarından dolayı yönetim ve denetim kurullarında görevli olanlar ve ilgili personel hakkında mahkeme tarafından dava açılarak kovuşturma başlatılması halinde, bu kişiler veya bu kişilerin görev yaptığı organlar geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir. Bakan tarafından görevden uzaklaştırılanların yerine ancak mahkeme tarafından görevlendirme yapılır.”
 
Türkiye’de kişiye dava açmak için gizli tanık ifadesi veya alakasız bir şikayet yeterliyken ve mahkeme süreçlerinin bu kadar uzun sürmesi göz önündeyken, hakkında yönetimden veya denetimden biri hakkında dava ve kovuşturma açıldığında derneğe “kayyum” atanabilecek.
 
Nerde Berati Zimmet? 
 
Nerde masumiyet ilkesi?
 
Nerde örgütlenme hakkı?
 
Nerde suçun şahsiliği?
 
Nerde lekelenmeme hakkı?
 
Böyle bir hukuk garabeti olabilir mi?
 
Bu bırakın modern hukuk devletlerini ilkel kabile devletlerinde bile rastlanamayacak boyutta bir hukuksuzluktur. 
 
Şimdi sıkı durun!
 
Bu soruya verilen cevap insanları aptal yerine koymak değil de nedir?
 
Soru: Diğer ülkelerin mevzuatında görevden alma ve faaliyetten alıkoymaya ilişkin düzenleme bulunmakta mıdır?
 
Bakanlığın cevabı; “Evet. Yurt dışında da benzer uygulamalar bulunmakta olup örneğin; anayasal düzene karşı işlenen suçlar ile ırkçılık, ayrımcılık, terör vb. suçlarının işlenmesi halinde Almanya'da İçişleri Bakanı, Fransa'da Bakanlar Kurulu ve İngiltere'de Hayırseverlik Komisyonu tarafından dernekler hakkında faaliyetten men, görevden uzaklaştırma ve geçici yönetici ataması yapılabilmektedir.”
 
İyi de bu saydığınız devletler sayılan suçlar işlenirse geçici yönetici yani kayyum atanır diyor. Sizin çıkarttığınız yasada kişi hakkında dava açılması halinde kayyım atanır. Dava açılması kişinin suçlu olduğu anlamına gelir mi?
 
Böyle bir tezvirat devlet ciddiyetine sığar mı?
 
Vesselam….

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş