metrika yandex
  • $38.3
  • 41.73
  • GA25250

“Askere Gitmeyin” Eyleminin 10. Yılı

MEHMET ALİ BAŞARAN
25.12.2022

 
Yakın tarihin en ilginç “sivil itaatsizlik” eylemlerinden biri 13 Mayıs 2013 tarihinde İstanbul (Çağlayan) Adliyesi'nin önünde gerçekleştirildi. İçinde benim de olduğum yaklaşık 30 kişilik bir grup “askere gitmeyin çünkü” ile başlayan cümlelerini okudular.
 
Türkiye'de halen ağır bir dayatma olan zorunlu askerliğe karşı olanların duygu ve düşüncelerini kamuoyu ile paylaştıkları böyle bir eylem, ortadoğu coğrafyası için ilk olabilir, emin değilim ama Türkiye için bir ilkti.
 
Öncesinde “askeregitmeyin.com” adlı bir site kuruldu ve zorunlu askerliğe karşı söyleyecek sözü olanlardan, cümlelerini paylaşmaları istendi. Türkiye'de her kesimden toplam 194 kişi, gerçek adıyla, açık ve şeffaf biçimde duygu ve düşüncesini bir cümleye sığdırıp iletti. Eyleme bizzat katılma şansı olmayanların cümleleri ise tiyatro sanatçıları Mehmet Atak ve Ayşe Lebriz tarafından okundu.
 
Eylem, hem zorunlu askerlik dayatmasını hem de onu korumak üzere sallandırılan kılıcı, “halkı askerlikten soğutma” (TCK 318) diye bir suçun / kanun maddesinin halen yürürlükte olmasını protesto amacı taşıyordu.
 
İnternet sitesi, basın açıklaması ve cümlelerin okumasından sonra da protestoya katılıma açıktı. 13 Eylül 2013 tarihine kadar, çağrıya karşılık veren gerçek kişilerin cümleleri ile, toplamda 394 katılımcıyla tüm süreç “Askere Gitmeyin” adıyla şubat 2014'te kitaplaştırıldı.
 
Sunuş, Mehmet Atak'ın kaleme aldığı kişisel bir önsöz, 394 cümle, 10 farklı sanatçının ilgili çizim ve karikatürleri ve eylem haberinin eklenmesiyle 64 sayfalık sıra dışı bir kitap oluşturuldu. Bu, Türkiye ötekileştirme ve kamplaştırmanın karanlığına saplanmadan kısa bir süre önce gerçekleştirilmiş çok sesli, çok renkli bir birlikteliğin eseriydi.
 
Kendimize, "Askere Gitmeyin İnisiyatifi" adını verdik ve internet sitesi, adliye önü eylemi ve kitabın basım ve dağıtımı ile çalışmaya son verdik.
 
400 kişiden fazla insanın imzasının olduğu işten dolayı Milli Savunma Bakanlığı'nın şikayeti üzerine savcılık niyeyse yalnızca benim hakkımda “halkı askerlikten soğutmak” suçunu işlediğim gerekçesiyle dava açtı. Ben ilk duruşmada hiç gücenmeden, sıkılmadan, bu işin içinde olan 400'e yakın arkadaşı “gammazladım” ama ne fayda! (Sonuçta bu müşterek bir sivil itaatsizlik eylemi ve amaç hukuksuz uygulamayı ifşa edip ortadan kaldırmaktı. Özünde kötü bir insan değilim yani!)
 
Yüzlerce kişi hakkında dava açılıp iş ayyuka çıkartılmadı. Ben de zaten beraat ettim. Arkadaşlarla iki duruşma Ankara seyahatinden hatıralar da cabası.
 
Z kuşağına hatırlatırım, o yıllar şimdiki gibi değildi, ifade özgürlüğüne az-çok hürmet vardı. Ya da biz çok haklı olmanın yanı sıra kalabalıktık ve vicdani ret kavramının çok fazla insan tarafından duyulmasına yol açılmak istenmedi. Müesses nizam işini bilir.
 
Geçen gün ana okuluna giden kızımı kitaplığın kapaklı alt rafından bu kitabı çıkarmış “inceler” görünce, yıllar sonra ben de elime aldım. Şunun şurasında 6 ay sonra 10 yıl oluyor. Aynı eylemi bir kez daha gerçekleştirsek nasıl olur diye düşünmeden edemedim.
 
Kitabın da gözden geçirilmiş ve güncellenmiş 2. baskısını yapabiliriz. Hukuksuzluk (bu örnekte, zorunlu askerlik denen angarya) devam ettiğine göre direniş de devam etmeli değil mi? Gözden geçirilmiş, genişletilmiş ve güncellenmiş olarak.
 
Önerimi bu vesileyle ilgili arkadaşlara, özelde de Vicdani Ret Derneği'ne iletmiş olayım buradan.
 
"Savaşsız bir dünyanın öncüleri askerlik yapmayı reddeden genç erkekler ve kadınlardır." demiş Albert Einstein. Hayatta olsaydı emimin eylemimizi desteklerdi. (Yine de, ikinci kez aynı eylemi gerçekleştirme fikrine sıcak bakacağına hiç ihtimal vermediğimi itiraf etmeliyim. Malum, Silivri soğuktur.)
 
Birkaç örnek cümleyle üç noktayı yan yana getireyim şimdilik. Bakalım zaman ne gösterir...
 
“Askere gitmeyin çünkü insan olarak görülmeyeceğiniz ve insanca muamele görmeyeceğiniz yerde durmayın.” (Abdulhalim Yılmaz)
 
“Askere gitmeyin çünkü zorunlu askerlik bir insan hakları ihlalidir.” (Ayhan Bilgen)
 
“Askere gitmeyin, kişiliğinizi, insanlığınızı koruyun.” (Cafer Solgun)
 
“Askere gitmeyin, gitmek zorunda değilsiniz, vicdani ret hakkınızı kullanın.” (Davut Erkan)
 
“Askere gitmeyin... Gelemeyebilirsiniz.” (Gün Zileli)
 
“Askere gitmeyin çünkü bu; en başta kendinize karşı, kendi düşmanınız olarak cephe almaktır ve Habil'den çok Kabil'e yakın olmaktık.” (Meryem Rabia Taşbilek)
 
“Askere gitmeyin, giderseniz ya katil olabilirsiniz ya da evinize cenazeniz dönebilir.” (Ragıp Duran)
 
“Askere gitmeyin çünkü canınız, ana haber bültenlerinde çıkacak 30 saniyelik görüntünüzden daha değerlidir.” (Reha Ruhavioğlu)
 
“Askere gitmeyin çünkü kışlada yaşam kutsal değildir.” (Sema Kaygusuz)
 
“Askere gitmeyin çünkü hem itaati ibadet sayarlar hem de insan öldürmeye mecbur kalırsınız.” (Sevin Okyay)
 
“Askere gitmeyin çünkü sermayedarlara, çetelere ve karanlığa hizmet ediyorsunuz.” (Suzan Samancı)
 
“Askere gitmeyin, silah tüccarlarını zengin etmeyin.” (Şebnem Korur Fincancı)
 
“Askere gitmeyin çünkü insana, karşı olduğu bir düzenin askerliğini dayatmak, firavunluktur.” (Şükrü Hüseyinoğlu)
 
“Askere gitmeyin çünkü vakit kaybıdır.” (Vahap Coşkun)
 

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
Ali kardeş | 27.12.2022 01:25
Bu da aydın fantazisi. Vatanı korumaya dışardan asker ithal ederiz.
Ali Dede | 25.12.2022 12:40
Helal olsun sizlere... Yazıklar olsun bana .... Ne de çok şey kaçırmışım...:((((