Pamuktan kağıt, kağıttan banknot ürettiler. İlkin elde mevcut altın kadar basılırdı yeşil banknotlar.
Küresel haydutun küresel para birimi haline gelince dolar, işin mahiyeti başka bir hâl aldı.
Bütün dünyaya karşılıksız ama geçerli yeşil kâğıtları ihraç ettiler.
Haydutun bir numaralı ihraç kalemi dolar, dünyanın en ucuz maliyetli, en kârlı malı…
Alınan her bir dolar, Amerikan ekonomisini bedel ödemeden ayakta tutuyor.
“Elimizdeki dolarların karşılığı olan altını istiyoruz” diyen Fransa devlet başkanı, küresel haydutu köşeye sıkıştırmış ama “karşılığı yok” cevabı almış.
Başka bir paranın kullanılması savaş nedenidir.
Sahteciliğin, devletler bünyesindeki etkisi derin ve gerçek. Bir doların transferi bile haydutun iznine bağlı.
Trilyon doları olan Çin, küresel hayduttan altın ister mi bilinmez.
Dünyanın en borçlu ülkesi batmasın diye, eline yeşil banknotlar tutuşturulmuş ülkeler tarafından fonlanmaya devam edilmektedir. Haydut batarsa biz de batarız endişesiyle…
Zenginliklerin belli ellerde toplanmasının fazla ömrü olamaz.
Haydutun yaşadığı cennet, bir bakarsın cehenneme dönme işaretleri verir.
Bir sabah dünya, karşılıksız/geçerli yeşil banknotların işe yaramaz kağıt parçalarına döndüğünü, tedavülden kaldırıldığını duyarak uyanabilir. Haydut borçlarını sıfırlayabilir.
Haydut, önemli suyollarının kontrolünü kaybedebilir. Petrol ve doğalgaz taşımacılığı darboğaza girebilir.
Kendi toprağındaki üslerden birinde nükleer bomba patlayabilir.
Ekonominin önemli ülkeleri, haydutla ticareti sonlandırabilir.
Haydutun gemileri, demirleyecek liman bulamayabilir.
Dünyayı saran üsleri, ilgili ülkelerce kapatılabilir, hayduta evin yolu gözükebilir.
Evi de karışmıştır. Zengin eyaletler bağımsızlıklarını ilân edebilir, sınırlarını beton duvarlarla kapatabilir.
Haydutun vatandaşları, kaybedilmiş sömürü refahının bedelini ödemeye, işsiz, aşsız kalmaya mahkûm olup, kitleler halinde göç etmek zorunda kalabilir.
İflasa sürüklenmiş haydutun mallarının paylaşımında iç savaş çıkabilir.
Fiber optik kablolar, uydular, internet, haberleşme ağları, kitle imha silahları, savaş makineleri işe yaramaz hale gelebilir.
Ruhsuz ve imansız metropolleri ışıltısını yitirir, üçüncü dünyanın gözleri kamaşmış çocukları için olduğu kadar kendi çocukları için de cazibe merkezi olmaktan çıkabilir.
Ülkelerinin acılarını bir nebze olsun yüreğinde hissetmeyenler, kıble edindikleri Amerika’nın çözülüşüne ağıtlar yakar.
Kurların yükselmesinden, ekonomik istikrarsızlıktan acayip mutlu olanlar, haydutun çöküşüne karalar bağlarlar.
Çok hayalcisin diyeceklere, tarihin çöplüğünde yatan nice devletleri, imparatorlukları hatırlatalım.
Varlığın tekelleşmesi, kaçınılmaz olarak doğuracağı adâletsizliklerin nefret tufanında parçalanacaktır. Nice Firavunların Karunların, nice İskenderlerin Sezarların yok olup gittiği gibi, günümüzün para babaları Yahudi aileleri de aynı akıbete inşallah uğrayacaktır.
“Bu böyledir.”
Varlık sınavı verilemezse sonu kızılca kıyamettir. Varlıktan fakirliğe bir gidiş varsa kıyamet ileriye gidiyor demektir. Mühlet verilmiştir.
Buzullaşmış ruhlar köleleşmiş kalplerle; kafeste, geçici refahı, konforu cennet telakki etmek; onurlu, özgür insan alnına sürülmüş kara bir lekedir.
Özgürlüğün temiz havasını içlerine çektikleri çölde, Allah’ın lütfettiği bıldırcın eti, kudret helvası yerine, kölelik günlerinin soğan sarımsağını isteyen İsrailoğulları gibi olmak, aslını unutmak, özünü yitirmek, altından yapılma buzağıya taparak yoldan çıkmak gibidir.
Derdi davası olmayan, altın kafeste sunulan yiyecekler/çıkarlar için mahkûm olmaya razı; gardiyanına, işgalcisine, emperyalistine âşık olabilecektir..
Özgürlük tepesinde yaşamak elbette bedel ister, fedakârlık ister. Varsın ayakkabılarımız delik, giysilerimiz yırtık, yemeklerimiz yavan olsun. Yeter ki, onurumuzla yaşayalım.
İnsan kardeşlerimize, toprağa, arıya, çiçeğe, ırmağa, denize, gökyüzüne, söyleyecek güzel sözlerimiz olsun.
Doların yükselişi, ekonominin kötü gidişinden duyulan tedirginlikten önce, kendi kıyametimizi düşünmeliyiz. Varoluşumuzu çevreleyen sorunlar ile ruhumuzun üşümesi, kalbimizin katılaşması, zihnimizin bulanıklaşması üzerine vermemiz gereken mücadele asıl olandır.
Oyunlar hafifler, ekonomi düzlüğe çıkabilir. Zenginlik bütünüyle iyi, fakirlik her şeyiyle kötü olamaz. Korkularla kuşatılan insan, geçici olandan kalıcı olana yolcu olduğunu unutmamalıdır.
İnsan yok olursa dünya neye benzer?
10.08.2018, Kardelen/Ankara
Mehmet Yavuz AY
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
Halep Savaşı başladı
02.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Gazze'de Öldürülenler Kadın ve Çocuk
09.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024