Tarihsel sürecin önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen 1789 Fransız İhtilali, ortaya çıkışı itibari ile halkın başta kral olmak üzere, burjuva düzeni ve kilise otoritesine başkaldırı olarak ortaya çıkan, önce Fransa sonrasında kıta Avrupası ve bütün dünyayı etkileyen ve etkileri uzun süre devam eden bir siyasal ve sosyal bir dönüşüm sürecine dönüşmüştür. İnsanların eşitliğini, temel hakları, egemenliği ve hukukun üstünlüğünü öne çıkaran bu süreç sonrasında özellikle ulusçuluk üzerinden başta Avrupa olmak üzere birçok yerde dünya siyasi haritasının değişimine, yüzlerce yıl birlikte yaşayan toplumların kanlı savaşlar ile birbirinden ayrılmasına neden olmuştur. İhtilal sonrası başlayan savaşlar, kral ve kiliseyi devreden çıkaran süreç beraberinde yeni bir toplum, aile, birey anlayışının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ulusçuluk, liberalizm, sekülerizm, radikalizm gibi kavramlar dünyayı kasıp kavururken bu kavramlar üzerine kurulan yenidünya düzeni ile birlikte yukarıdan aşağıya bir toplumsal ve bireysel dönüşüm süreci başlamıştır. Erkek, kadın, çocuk, aile kavramları yeniden tanımlanması ile birey ve toplum üzerinde etkili olan değer sistemlerinin yıkıcı bir süreçle yeni değer algılarına dönüşümünü sağlamıştır. Aradan geçen 2 yüzyıla aşkın sürede ulusçuluk ile yeni bir siyasal düzen, liberaliz ile yeni bir ekonomik anlayış, sekülerizm ile yeni bir dini anlayış ve değer algısı ile üretildi. Radikalizm ile alışıla gelmiş her şey sorgulanıyor ve yeniden tanımlanıyordu. 200 yılı aşkın bir süredir devam eden Fransız İhtilali ile ortaya çıkan yeni dünya düzenindeki “egemenler”, 1789’daki ihtilalden ilham alarak yeni bir toplumsal dönüşüm süreci başlatmaya karar vermiş olmalılar ki 2024 yılı Paris Olimpiyatları ile adeta Postmodern Fransız İhtilali’nin fitili ateşlendi.
2024 Paris Olimpiyat oyunları ile bütün dünyaya açık bir meydan okuma yapılmış, “sanat ve estetik” üzerinden yapılan tanımlamalar ile adeta kutsal sayılan her şeye bir savaş açılmıştı. Aslında bu savaş son çeyrek yüzyılda yoğun bir şekilde başlamıştı. LGBT…(… bu sapkın anlayışın yeni boyutlara ulaşarak devam edeceği anlamında kullanılmıştır) hareketleri ile öne çıkarılan düşünsel yapı yoğun bir medya desteğini arakasına alarak diziler, sinema filmleri, animasyon yapımlar, ücretli platformlar aracılığı ile kamu denetiminin neredeyse sıfırlandığı (açık kanallarda bu kamu denetiminin ne kadar yapıldığı tartışmaya açık) ortamlarda pornografinin ve eşcinselliğin özendirmeden öte adeta teşvik edildiği, bu durumun normalleştirildiği ve karşı duruşun çağdışılık olarak tanımlandığı bir anlayışın baskısı ile geçti. Öncü kuvvetlerin özellikle dijital devrim ile birlikte internet, sosyal medya ve sinema/dizi sektörü üzerinden yürüttüğü savaş, bize yeni bir toplumsal düzene geçiş hazırlıkları olduğunu göstermişti. Ancak Paris Olimpiyatlarının açılışı, Fransa’nın yeniden merkez olarak seçilmiş olması Postmodern Fransız İhtilalinin ilanı anlamına geliyor. 1789 yılındaki ihtilalin hedefinde kral ve kilise vardı, bu yeni/postmodern ihtilalcilerin hedefinde ise istedikleri yeni toplumsal yapıyı oluşturabilmek için AİLE var. Kadın ve erkek kavramlarını tamamen ortadan kaldıran, cinsel kimlikleri doğal yapısından uzaklaştıran, biyolojik ve psikolojik açıdan hiçbir gerçekliği tanımadan yürüyen bu postmodern ihtilal anlayış, çizgi filmlerden sinema filmlerine kadar, uluslararası örgütler aracılığı ile dayatılanlar ile birlikte bütün dünyayı artık açıktan bir dönüştürme süreci içerisine almış durumda. Ancak dünyada bu durum yeterince fark edilmemiş olacak ki postmodern ihtilalci küresel elitler Paris Olimpiyatlarının açılışı ile “değerli” olan bütün sembollere açıktan saldırıya girişerek savaş ilanını vermiş oldular.
Asıl mesele bu savaş ilanı karşısında toplumların, kamu otoritelerinin ne kadar farkında olduklarıdır. Çünkü cinsiyetsizleştirme, pedofili hatta zoofilinin normalleştirilmeye çalışıldığı, sözde farklılıklara saygı adı altında biyolojik ve psikolojik bilimsel gerçekler ile çatışan bu anlayışın egemen olmaya başladığı bu süreçte sadece figüran rolü oynuyoruz. Pornografinin sabah kuşaklarından ücretli platformlardaki yayınlar ile yaygınlaştığı bu dönemde, siyasal ayrışmalar ortak bir refleksin ortaya çıkmasına da engel olmaktadır. Oysa bu Postmodern Fransız İhtilali karşısında sağlam bir aile politikası, TV ve sosyal medya okur-yazarlığı başta olmak üzere kamu otoritesinin öncülüğünde sivil yapıların şekillendirmesi ile bir acil eylem planı ihtiyacı kaçınılmaz. Aksi halde tıpkı 1789’daki ihtilal sonrası nasıl siyasal ve toplumsal yapı değişti ise 2024 postmodern ihtilali ile birlikte başta aile olmak üzere bütün değer yargılarının darmadağın edildiği günler çok yakında.
Aydın ve Aktivistler'den Barış Çağrısı..
08.02.2025
BARIŞ UMUDU / Ümit AKTAŞ
09.02.2025
BARIŞ UMUDU|ÜMİT AKTAŞ
08.02.2025
Yıldız Ramazanoğlu ile Derkenar..
24.01.2025
Nail Bey'in Aklı İsraille Ticarette Kaldı!
25.01.2025
Aydın ve Aktivistler'den Barış Çağrısı..
08.02.2025
Netanyahu Trump’ın Mayın Eşşeği mi? AHMET GÜRBÜZ 08.02.2025
SESSİZ TÜRKÜ! AYTEN DURMUŞ 04.02.2025
Instagram Annesi Hülya FEYZULLAH AKDAĞ 09.02.2025
ATEŞKESİN ATEŞİ DERVİŞ ARGUN 15.01.2025
Evlenmemek ve Evlenememek FEYZULLAH AKDAĞ 27.01.2025