SELAM olsun bizim adımıza Şehid olan, Gazi olan güzel insanlara…
Sacit Onan'ın sesinden, Ferman Karaçam'ın kaleminden ACI şiiri
Seni de vururlar bir gün ey Acı
Uçuşup durduğun kanatlarından
Sazın, sözün, türkülerin tükenir
Ellerin koynunda kalakalırsın
Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey Acı
Gül açan yüzlerimizde
Göğeriyor rengin senin de
Biz seni
Tâ eskilerden tanırız
Hani göğüslerimize taş olur inerdin
Avuçlarımızda Hira Dağı'ydın
Al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde
Akdeniz rüzgarlarına karışan sendin
Biliyorum
Hiçbir tarih yazmayacak
Ve bir sır gibi kalacak yakılan kitaplarda
Göbek bağı anasından henüz çözülmemiş bebelerimize
Mitralyözlerin Washington'dan ayarlandığını
Seni de yakarlar bir gün ey Acı
Bir taptuk kul gözlerinden vurursa
Parmakların eğri ağaç tutamaz
Çığlıkların çağlar aşar, duymazsın
Ve ben biliyorum
Örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı
Ve İbrahim'in baltasını
Ben biliyorum
Nereden başladı bu kesik dans
Ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü insanlar kim?
Kim kimin yanında
Kim kimin karşısında
Meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim
Üsküdar kız lisesinde okuyan genç kız
Çantasında kimin fotoğrafını taşıyor
Kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
Neden gülüyorlar ki
Seni de vururlar bir gün ey Acı
Filistin'de sapan taşlı çocuklar
Dalın, kolun, fidelerin budanır
Kuru bir kütükle kalakalırsın
Öyle bakmayın balkonlarınızdan
Fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,
Damarlarımızı yırtıyor
Tuna nehri, onulmaz boşnak sızıları
Pompalıyor yüreğime
Plevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
Çeçenya'da yiğitler
İnancın emeğin / ve Aşk'ın
Kılcal damarlarına ulanıp sustular...
Ve ne Bağdat'tan
Ne Şam'dan
Ne Mekke'den
Ne Diyarbekir'den
Ne İstanbul'dan
Ne Buhara'dan
Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
Duymuyor
Seni de vururlar bir gün ey Acı
Halepçe'de soldurulmuş gül gibi
Bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın
Suskun, sıcak, uzun yaz geceleri
Ve siz
Ey analar,
Hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler söylerdiniz
Hani siz, fatihler doğururdunuz...
Gelin kızların giysileri kirletildi
Çocuklar hep yetim kalıyor
'Elem yecidke yetimen feava'
Ve ben biliyorum
Ben biliyorum
İstanbul'un
Bağdat'ın
Diyarbekir'in
Mekke'nin
Buhara'nın
Birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü sonra
Ey insan
Ey insanlık
Ayağa kalk
Kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
Boyunları gövdesinden ayrılmış insanları
Gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu çocukları
Gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
Ve bir gün
Bu dünya
Gül bahçesine dönecek
Bunu böyle bilin; ve
Unutmayın...
Şiir için bağlantı adresi ektedir:
http://www.fermankaracam.com/detay/18/aci.html
Ebu Ubeyde: Nasrallah'ın yasını tutuyoruz
28.09.2024
HİZBULLAH'IN FİLİSTİN SINAVI | HAZIM KORAL
28.09.2024
Lübnan sınırında ilk sıcak temas
02.10.2024
Tebaa ve İtizalciler | Muharrem Balcı
11.09.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024