Thomas Bernhard’ın “çocuk” isimli bir kitabı var. Kitap beslemenin sonuncusu olduğu halde beklenenin aksine son dönemi değil çocukluğu, yazarın kendi çocukluğunu işler. Bu kitaba göre yazarı, yaşadığı sorunlara karşı hayata bağlayan tek şey; annesiyle kuramadığı “bağlanmayı” dedesiyle kurmuş olmasıdır.
Thomas çocukluk yıllarında akranlarından daha hareketlidir. Ders çalışması, annesinin sözünü dinlemesi beklentilerin çok altındadır. Bisiklete binip geziye çıkması da annenin kontrolünde olmamaktadır. Annesi bir kere Thomas’a “mutsuzluğunun kaynağı olduğunu” söylemiştir: “Tanrı seni kahretsin, hayatımı mahvettin, her şey senin yüzünden, ölümüm senin elinden olacak, hiçbir işe yaramazsın, senden utanıyorum” sözlerini duymak küçük dünyanın kaldırabileceği türden cümleler değildir.
Thomas hayatın bütün güzelliklerine rağmen tedirgindir. Kendisini Dağlı bir çocuk olarak ele alır. Şehrin güzelliklerine kendisini kapatır, kalabalıklardan kaçar. Takdirle andığı tek isim büyükbabasıdır. O büyükbaba ki; Thomas’a güvenir ve güven verir. Okuldaki başarısı üzerinden torununu değerlendirmez. Bu klas yaklaşım Thomas’ın gönlünü fetheder. Defalarca kendini öldürmeyi düşündüğü halde klas yaklaşımın kuşatıcılığı, düşündüğünü yapmasına engel olur. “Dede sevgisi” kendisinin aşamadığı engel karşısında tutunduğu destek/asa olur.
Annesi Thomas’ın farklılıklarını budamak için kararlıdır. Bunun için gerekirse yetiştirme yurtlarını bile düşünmektedir. Kırbacı bile bir terbiye yöntemi olarak kullandığı olur. Ağır sözler kullanmaya devam edip tabak, bardak fırlattığı olur. Oğlunu arkadaşlarının yanında küçük düşürerek aşağılamalarına devam eder. Fakat anne “Evcilleştiremediği bu çocukla uğraşmaktan bitkin düşmüştür.”
Thomas aslında arkadaşlarından farklı değildir. Sadece merakını bastırmakta zorlanan bir çocuktur. Bu merakının hiçbir şiddet karşında boyun eğmesine müsaade etmemiştir. Dedesinden aldığı yaşam enerjisiyle merakını daha da artırmış araştırmaya sorgulamaya devam etmiştir. Sönmeyen, söndürülemeyen, pörsümeyen bu “merak” onun en büyük hazinesi olmuştur. Adını Alman Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinden biri haline getiren bu merakından başkası değildir.
Thomas için belki de hayata bağlandığı ikinci bağlantı noktası “öğretmeni” olmuştur. Öğretmenin kendisine yaklaşımı bağ kurarak olduğu için çok başarılı bir öğrencidir. Fakat öğretmeni değişince bu başarı birden bire düşmeye başlar. Eğitimde başarılı olmanın formülünü anlatan bir örneklemedir bu.
Bugün öğretmeniyle “bağ kuramayan” öğrenciler, kendilerini öğrenmeye veremiyorlar. Öğretmen önceliği bağ kurmaya değil dersini anlatmaya verdiğinde, kendini dinlemeyen öğrencilerini küçük düşürücü sıfatlarla anarak, kendisiyle öğrencileri arasında “görünmez bir duvar” inşa etme paradoksundan kurtulamayabilmektedir.
Bağ kuramayan öğretmen ceza veren öğretmene dönüşüvermektedir. Bu kaçınılmaz bir savrulmadır. Bağ kurulduğu zaman ceza otomatik olarak ortamdan uzaklaşır. Bağ kurmak da zorlanıldığı zaman ceza devreye girmektedir. “Bağ” yeterliliği, “ceza” yetersizliği temsil etmektedir. Thomas’ın annesi ve ikinci öğretmeni, yetersizliğin temsilcileridir. Thomas’ın dedesi ve birinci öğretmeni, yeterliliğin temsilcileridir. Yetersizlik değersizliği büyütürken, yeterlilik değeri büyütmektedir.
Çekya, İsrail askerini sınır dışı etti
31.10.2025
DİNİ ANLAMADA USÛL SORUNU|RAMAZAN YAZÇİÇEK
11.10.2025
REZİL İSLÂM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI|HAZIM KORAL
08.10.2025
Yazarımız Osman Kayaer Emekli Oldu
18.10.2025
Surelerin Mesajları: ALAK SURESİ OSMAN KAYAER 04.11.2025
Darfur ve Kahreden Sessizlik! SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 04.11.2025
Atasoy Ağabey/Ak Saçlı Bilge TALİP ÖZÇELİK 15.10.2025
Cumhuriyet Sonrası İslamcılık YUSUF YAVUZYILMAZ 12.10.2025
Üstad'ın Psikanalizi Dr. MEHMET SILAY 09.10.2025