metrika yandex
  • $42.52
  • 49.19
  • GA40280

Haberler / Yorum - Analiz

Kalbi Tevhid İle Korumak..- Zeynep Taş

17.07.2025

İnsan çok boyutlu bir varlıktır. Varlık sahasına çıkarken sadece bedeniyle değil blakis kalıbının yanına ruhunu ve kalbini alarak da çıkar. Materyalizmin, maddeciliğin dayatıldığı kapitalist dünyada en çok ihmal edilen tarafımız kalbimizdir. Hastalıklara, isyanlara, ziyanlara açık hale gelir. Koşuşturmanın içinde, haz ve hız çağında pragmatist olana meyletmenin faturasını ağır ödemekteyiz. Kalbimizi manevi yönümüzü ihmal ediyoruz. Hastalıklara açık hale getirilen kalbin kendini dik ve diri tutması mümkün gözükmüyor. Nitekim Allah celle celaluhu : 
"Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle onlara elem verici bir azap vardır." buyuruyor...(Bakara: 10)

Kalplerimizin kalelerimiz olması için mesai harcamamız gerekir. Asıl sahibine rücu etmesi farzdır. Hasta olan kalp, o kalb ona yük olduğu için hastalığı artıkça zırhı olmayan savaşcı gibi mağlubiyeti kaçınılmazdır... 

Peki insanlar kalbini süslü sözlerle mi korur, yoksa son model teknik cihazların şahşalı mekanların büyüsü ile mi?

İnsanoğlu hiç şüphesiz kalbini sağlam bir Tevhid akidesi ile koruyabilir. Bunun içindir ki Tevhid nedir , ne değildir bu ilmi detayları ile bilmelidir. Bu minvalde kendimize sormamız gereken bazı sorular var. Nedir o sorular : 
1) Tevhid nedir ? 
2) Şirk nedir ? 
3) Ne yaparsam kalbimi Tevhid ile korumuş olurum ?

Evet...Bu soruların cevabı aynı zamanda bütün insanlığın yaratılış gayesi olan: 
"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.." Zariyat 56'nın da tefsiridir adeta... 

Tevhid: İlk insan ve ilk Peygamberimiz Hz. Âdem'den son Peygamberimiz Muhammed (S.a.v)  kadar bütün Peygamberlerin mesajlarının ortak hedefidir. Tevhid için ; İnsanın beşer olma durumundan insan aşamasına geçme hali de diyebiliriz. Zira insan eşrefi mahlukat ve esfeli safilin arasındaki ince çizgide gider gelir. Varlığımızın anlamlı olabilmesi için bizim, genelde insan özelde Müslüman olarak etkin ve yetkin olabilmemiz için bu sağlam kulpa tutunmamız icab eder. Edilgen değil etken, pasif değil aktif, dalaletten yana değil haktan yana tavır alabilmemiz Tevhidi tam manası ile anlamamıza bağlıdır...

Peygamberlerimizin tarihini incelediğimiz zaman onların temel gayesi de bu olmuştur:
"Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, “Şüphesiz, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Öyleyse bana ibadet edin” diye vahyetmişizdir." Enbiya,25 

"Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor: Rahmân’dan başka kulluk edilecek ilâhlar var etmiş miyiz? Zuhruf,45

Bu ve buna benzer ayetlerde insanoğlu tek ve ilk davet edildiği akide " La İlahe illa Allahtır. 

Tevhid :Allah'ın birlenmesidir.Ancak Tevhid sadece birlemek değil Allaha ortak kıldıklarımızdan da beri olmaktır. İslam inancında iman etmenin ön koşuludur. Yani kim ki "ben iman eden bir Müslümanım diyorsa Tevhidi hem kalben tasdik ve kabul etmeli hem lisanen deklare etmeli hem de  amelleri ile de bunu ispat etmelidir."

Tevhid İslam inancında imanın karşılığıdır : 
"
Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir. " Bakara 256 

Dolayısıyla kalbimizin en derinlerinde yatan akide ve davranışlarımızın en zirvesi yegane gayesi bu ayeti kerime olmalıdır.

Tevhid varsa şirk de vardır. Hak varsa batıl da vardır. Yalan varsa doğru da vardır. Mümin varsa kafir de vardır. Dünya varsa ahiret de vardır. Cennet varsa Cehennem de vardır ve haktır... Dolayısıyla herşey zıddıyla kaimdir...Allah'ın yasası olan :
Hak ile batılın mücadelesi Tevhid ile şirkin mücadelesi de bize, bizim kalbimizden haber verir.. 

Tevhid kalbi koruyor ve ıslah ediyorken şirk ise kalbi ifsad eder, zayıf, biçare ve zillet içinde bırakır...

İzzet yüceltir, zillet alçaltır...

O zaman şirk nedir ? 

Şirk : Allah'ın hayatımız için belirlediği kanunların yanında biz de kanun koyarız bizim de kanunlarımız var ve uygularız demektir... Şirk : شرك kökünden gelmiştir.‎  Allah'a ortak koşma anlamındadır. 

Terim olarak “Allah’ın zâtında, sıfatlarında, fiillerinde veya O’na ibadet edilmesinde ortağı, dengi yahut benzerinin bulunduğuna inanma” demektir.

İslam inancına göre bir insan Tevhid ile yani La ilahe illallah ile Müslüman olur, şirk koşarak ise İslam dairesinden çıkar. Bu bağlamda kalbimizin iman ile istikamet bulması ve manevi olarak gıdasını alıp terakki etmesi Tevhid akidesine sağlam ve sağlıklı bağlanmasına bağlıdır. 

Peki Tevhid bir Müslümanın kalbini nasıl korur sorusuna gelince, bu soruya çok muazzam kapsamlı bir hadis ile cevap vermek istiyorum: 
İbn Abbas şöyle naklediyor: ‘Bir gün Rasulullah (s.a.v.)’in arkasındaydım. O (a.s.) şöyle buyurdu:
 يَا غُلَامُ أَوْ يَا غُلَيِّمُ, أَلَا أُعَلِّمُكَ كَلِمَاتٍ يَنْفَعُكَ اللَّهُ بِهِنَّ؟ فَقُلْتُ: بَلَى, فَقَالَ: احْفَظْ اللَّهَ يَحْفَظْكَ, احْفَظْ اللَّهَ تَجِدْهُ أَمَامَكَ, تَعَرَّفْ إِلَيْهِ فِي الرَّخَاءِ, يَعْرِفْكَ فِي الشِّدَّةِ, وَإِذَا سَأَلْتَ فَاسْأَلْ اللَّهَ, وَإِذَا اسْتَعَنْتَ فَاسْتَعِنْ بِاللَّهِ, قَدْ جَفَّ الْقَلَمُ بِمَا هُوَ كَائِنٌ, فَلَوْ أَنَّ الْخَلْقَ كُلَّهُمْ جَمِيعًا, أَرَادُوا أَنْ يَنْفَعُوكَ بِشَيْءٍ, لَمْ يَكْتُبْهُ اللَّهُ عَلَيْكَ, لَمْ يَقْدِرُوا عَلَيْهِ, وَإِنْ أَرَادُوا أَنْ يَضُرُّوكَ بِشَيْءٍ, لَمْ يَكْتُبْهُ اللَّهُ عَلَيْكَ, لَمْ يَقْدِرُوا عَلَيْهِ, وَاعْلَمْ أَنَّ فِي الصَّبْرِ عَلَى مَا تَكْرَهُ خَيْرًا كَثِيرًا, وَأَنَّ النَّصْرَ مَعَ الصَّبْرِ, وَأَنَّ الْفَرَجَ مَعَ الْكَرْبِ, وَأَنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا 
[ أخرجه الترمذي في سننه ]
(( Ey çocuk sana birkaç kelime öğreteceğim. Sen Allah’ı (dinini) koru ki, Allah da seni korusun, sen Allah’ı (dinini) koru ki, Allah’ı karşında bulasın. İstediğin zaman Allah’tan iste, yardım dilediğin zaman Allah’tan yardım dile. Bil ki ümmet eğer sana bir şeyle fayda vermek üzere toplansa, sana ancak Allah’ın senin lehine yazdığı şey ile fayda verebilirler ve eğer sana bir şey ile zarar vermek üzere toplansa ancak Allah’ın senin aleyhine yazdığı şeyle sana zarar verebilirler. Kalemler kaldırıldı ve sahifeler kurudu. ))
[ Tirmizi, Sünen ]

Kalplerimiz ve zihinlerimiz şu yüzyılda işgal altında..! Şu modern ! çağda her türlü günahın, haramın, şirkin üzerimize akın akın yağdığı şu asırda kalbimizi Tevhid den gayrı koruyacak başka bir şey yoktur. Bu kavramın sahibi Allah celle celaluhu olduğu gibi içini dolduracak olan Zat da yine Allah'tır...

Kur'andan edindiğimiz ilme göre: Hiçbir ideoloji, hiçbir akım, hiçbir izm insanoğlunu Tevhid akidesi kadar sağlam bir şekilde ahirete taşıyamaz. Bunu çok iyi bilen Rasulullah ( s.a.v ) ne dedi : Sen Allahı ( dinini ) koru ki Allah da seni korusun. Senin kalbini, eylemlerini, hayata bakışında varsa eğrilik onları ıslah etsin, düzeltsin, sana yardımını göndersin, rahmet nazarıyla baksın yani... Kalbini bu şekilde koruyabilir, asrın yangınlarından ancak bu şekilde kurtulabilirsin diyor yani...

Çünkü Allah'ı unutanın kalbi erir. Hayatı tuzla buz olur, benliği, zihni tarumar olur. Bu hakikati Rasulullahtan daha iyi bilen yoktu.. Zira Allah O'na (s.a.v) beyan yetkisi vermişti.. 

Kalpler yalnız başına, insanlar kendi metodları ile doğru olanı, hak olanı bulamazlar, istisnası nedir peki ?
 İstisnası:  Allah'ın onlara yardımını göndermesidir...

"Hani Mûsâ kavmine: “Ey kavmim! Benim size Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğumu kesinlikle bildiğiniz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?” demişti. Onlar doğru yoldan sapınca Allah da onların kalplerini eğriltti. Çünkü Allah, dinin sınırlarını aşıp günahlarda direten bir topluluğu doğru yola iletmez." Saf Suresi, 5 

Kalplerin korunması Allah'ın celle celaluhu desteği ile mümkündür. Allah'ın desteği ise kulun kul olduğunu hatırlaması, Allah'a (celle celaluhu) sağlam bir akide ile bağlanması ile.. Tabir yerinde ise Allah'ın rahmetini celb etmek tam da Allah'ın şanına yakışır şekilde onu Tevhid etmekle mümkündür... 

Dolayısıyla kim ki kalbinde Allahın rahmetine ve korumasına dair iz arıyorsa Allah'ın dinine olan bağlılığına baksın. Zira o sapanları saptırır, Allah hiç kimseye zulmetmez. Eğrilik varsa kalbinde Allah o eğrilik te ısrar edenleri korumasından mahrum eder...

Peki korumasız bir bebek nasıl ki tüm zaralara açıksa Tevhidden uzaklaşan bir insan da tüm zararlara açık hale gelir..Allahın dinini korumayan, söz konusu zararlardan mutlaka biriyle kalbini meşgul eder ki ( nifak, isyan, şüphe...vesair) onların en üzücü  ve sarsıcı olanı küfür ile sonlanan hayattır.. !

Kalbimizi koruyan Tevhid akidesinin özü olan bu hadiste Rasulullah yine ne buyurur : 
"İstediğin zaman Allah'tan iste" 
Ne muazzam bir hadis.. Kalbimi seven, kalbimi koruyan, beni dikkate alan bir Rab... Ya Allah sen ne güzel ne yüce bir Rabsın.. Şanı yüce olan El-Mecid celle celaluhu..
Tam da burada Ali r.anh'ın sözünü hatırladım : 
"Sen'in bana Rab oluşun bana övünç olarak yeter... Benim sana kul oluşum , bana şeref olarak yeter..." 

"İstediğin zaman Allah'tan iste" 
Kimseden değil O'ndan ( Celle Celaluhu )  iste.. Kalbine Tevhidi istikameti verecek olan, seni günahlardan, haramlardan, batıldan, şirkten koruyacak olan yalnızca O,( celle celaluhu ) olacağı için yalnızca O'ndan iste... İstemeklerde,çağırmaklarda,ummaklarda,
Sevmeklerde,korkmaklarda...ila ahiri.. Allaha ortak koşma... 

"هُوَ الْحَيُّ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۜ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ Mümin, 65
" Muhlisine lehuddin..."
"O halde dini yalnızca O'na has kılarak O'na dua edin."

O zaman kalbini tam olarak korumuş olursun.. Çünkü seni Yaratan senin kalbinin hangi inanç üzre olursan korunacağını çok iyi bilir... Çünkü O (celle celaluhu ) El- Alimdir... 

Nihayetinde Evvel olan Allah.. Ahir olan Allah.. Sınırsız güç ve kuvvet sahibi olan Allah..Gücüne karşı koyulamayacak Cebbar ve Kahhar olan Allah... Senin kalbini ne ile hangi söz ile veya hangi şart ile koruyacak? Asıl soru asıl kitlenmemiz gereken nokta bu : 
"Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine ve peygamberine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve bu uğurda bulunduğunuz her yerde ayaklarınızı sağlam tutar, kaydırmaz." Muhammed, 7 
O halde biz de Rasulullahın buyurduğu ve kulluk ettiği gibi niyaz ediyoruz: 
Ya Rahman...
Ya Allah...
Ya Hayyu ya Kayyum! Bi rahmetike esteğîsu.” (Tirmizî, Daavat, 91).

اللَّهمَّ يا مقلِّبَ القلوبِ ثبِّتْ قلبي على دينِك • 

Allahümme ya mukallibel kulub sebbit kalbi ala dinike : Ey kalpleri çeviren Allahım! Kalbimi dininde sabit kıl.

Selam,dua ve muhabbet ile...

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Zeyneb ALTINTAŞ | 19.07.2025 18:49
Maşallah barekAllah hocam. Elinize dilinize sağlık. Rabbim sorgulayan Araştıran kullarına hidayet vesilesi kılsın. Dini üzere ayaklarımızı sabit kılsın..