"Anlık düşünmek, ölçüsüzlüğü alışkanlık haline getirir, insanı sahte meraklara alıştırır. Her meselede söz söyleme iştahı yaşatır ve durumdan vazife çıkartarak söz korusuna katılmayı lüzumlu gösterir. Sorunlara çözüm üretmekte bir varlık gösteremez, boş hayallerle zaman kaybı yaşatır. Anlık düşünmek, tefekkürün, tezekkürün, teenninin üzerini kalın bir şal ile örter; dar bakışın, yanıltıcı iştahların kurbanı haline getirir insanı. Kurnaz olmanın özgüveni içinde mantıklı davranmaya çalışır, ancak hızla yanıp sönen değerlerin içinde kendine kalıcı bir yer bulamaz. Hüsnün, marifetin, fuadın kapısından girip ariflerin, bilgelerin, hikmet ehli kimselerin sofralarından nasiplenemez."
Sessiz Yaşayan, Sessizce Rahman’a Yürüyen Bilge İnsan Vedat Aydın’ı Rahmetle Anarak
Yayına Hazırlayan : Mehmet Yavuz AY
ANLIK DÜŞÜNMEK
Fikri derinlik kesp etmemiş kişilerde görülen en belirgin özelliklerden birisi anlık düşünmektir. Bu tür kişiler yaşanan hadiseleri algılamada, tahlil etmede ve çözüm üretmede yetersiz kaldıkları için, ele aldıkları meselelere tek pencereden bakar; doğrunun, hakikatin kendi baktıkları cihetten olduğuna inanırlar. Böyle inandıkları için, dün kara dediklerine bugün kolaylıkla ak diyebilir, gelecekte de benzer yalpalamalar yapabilirler.
Bu tür sapmalar genellikle ‘ben de bu konuda söz söylemeliyim’ inancı ve söylenen sözün geniş kitleler tarafından kabul göreceği inancıyla gerçekleşir. Hakikatte bu minvalde söylenen sözlerin söz kirliliğini katmerleştirmekten başka işe yaramayacağı bilinmektedir. İletişim kanallarının çok yaygın olduğu günümüzde söz söylemenin pek çok zeminde sağırlar diyaloguna dönüştüğünü, sözü söyleyenin bile kendi sözüne sahip çıkmadığını, sözü boşluğa yuvarladığını görüyoruz.
Basit hazların kurbanı olarak söylenmiş sözler, anlık söylenmiş sözler olarak karşımıza çıkıyor. Anlık düşünmek, sözün değerini düşürür. Suni gündemlerle zayi edilen sözün boynu büküktür, gideceği, konaklayacağı bir yeri yoktur. Boşluğa bırakılmış bir köpük gibi aniden kaybolur gider. Çokça yanıltan, sırıtan, karartan, şişiren, gizleyen olarak bir misyona hizmet eder. Düşünce tarihi anlık söylenmiş sözleri arşivlerine kaydetmiyor. Büyük bilgelerin, filozofların, hikmet ehli kimselerin, ariflerin sözleri dün olduğu gibi bugün de insanlığın ortak mirası olarak büyük bir değere sahiptir. Zira onların sözleri mana denizine aktığı için her aşığın kana kana içtiği tükenmeyen bir iksirdir.
Anlık düşünmek, kolaylıkla bir söz sarhoşluğuna dönüşebilir. Kontrolsüz, hedefsiz, gayesiz söylenmiş söz dizimi biçiminde kendini gösterir. Söz bağlamından kopuktur, hangi gayeye matuf söylendiği bilinmemektedir, kendi içinde bir mantık tutarlılığına sahip değildir; vitrinlere yönelik, en çok alkış beklentisi içerisinde söylenmiş sözlerdir. Kalp okşamaz, zihin açmaz, gözlere sürur vermez, hayra hizmet etmez, kuşatmaz, düşündürmez, soru sormaz, hüzünlendirmez, ağlatmaz, gözyaşı silmez, umut vermez… Anlık düşünmek, derinlere inmeyi engeller, çözüm yollarını tıkar, bahane üretir, köreltir, ucuzlatır, değersizleştirir.
İnsanın kendi nefsine söz söyleyebilmesi, sözün gücüne inanmak demektir. Sözün gücüne inanan insan ancak kendi nefsine söz söyleyebilir. İnsanın kendisiyle yüzleşebilmesinin yoludur nefsine söz söyleyebilmek. Oysa anlık düşünen insanlar kendi nefislerine söz söyleyemezler. İnsanın nefsine söz söylemesi zahmetlidir, cesaret ister, çaba ister, inanç ister, adanmışlık ister… Anlık düşünmek, zahmetsizdir, sebat gerektirmez; orada inanç lüzumsuzdur, gaye beyhudedir, bilgelik boş hevestir… Anı kurtarmak, hevesleri paylaşmak, göz doldurmak, alkış almak gibi nefsi okşayan edimler geçerlidir. Zamanın ruhunu kavramak, yarını görebilmek, geleceği düşünmek, hedefleri olmak anlık düşünmenin ajandasında yoktur.
Anlık düşünmek, ölçüsüzlüğü alışkanlık haline getirir, insanı sahte meraklara alıştırır. Her meselede söz söyleme iştahı yaşatır ve durumdan vazife çıkartarak söz korosuna katılmayı lüzumlu gösterir. Sorunlara çözüm üretmekte bir varlık gösteremez, boş hayallerle zaman kaybı yaşatır. Anlık düşünmek, tefekkürün, tezekkürün, teenninin üzerini kalın bir şal ile örter; dar bakışın, yanıltıcı iştahların kurbanı haline getirir insanı. Kurnaz olmanın özgüveni içinde mantıklı davranmaya çalışır, ancak hızla yanıp sönen değerlerin içinde kendine kalıcı bir yer bulamaz. Hüsnün, marifetin, fuadın kapısından girip ariflerin, bilgelerin, hikmet ehli kimselerin sofralarından nasiplenemez.
Anlık düşünmek, güneşle aydınlanmış, çiçeklerle, fıskiyelerle bezenmiş kendi evini terk edip kara çalan bir kapıya gönüllü kölelik etmeye sevk eder adamı. Gül kokusunu ciğerine çekmek yerine, katrandan daha ağır kokuların ağırlığı siner üzerine. Basiretin aydınlattığı caddelerden yürümek yerine, öykünerek peşinden koştuğu bir heyulanın boşluğunda kaybolur. Sonuçta ziyası kaybolmuş bir anlık düşünce düşer avuçlarına, ziyandan bir pay olarak.
Vedat Aydın
https://www.dunyabizim.com/portre/erzuruma-deger-katan-isimlerden-biriydi-vedat-aydin-h25294.html
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
HTŞ’ye Humus yolu açıldı
06.12.2024
Hocam Şeyho Duman|Talip Özçelik
09.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Taassup | Ümit Aktaş
12.11.2024
Yemen’den İsrailli kimya devine büyük darbe
15.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024
Suriye'de Neler Oluyor? YUSUF YAVUZYILMAZ 08.12.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
ÇAĞDAŞ HAÇLI SAVAŞLARININ YÖNTEMLERİ AYTEN DURMUŞ 13.11.2024
KUR’AN’A GÖRE HZ. PEYGAMBER YUSUF YAVUZYILMAZ 17.11.2024