Yahudi kelimesi, Yakup aleyhisselamın oğullarından birine “Yahuda” ismi vermesine dayanır. Bu isim, İbranicede “şükretmek ve övmek” anlamlarına gelen “yhd” fiilinden mülhemdir. Yahudi ismi, İbranicede “tanrıyı öven ve şükreden kişi” demektir. Sonraki dönemlerde Yakup’un soyundan gelen insanlara “Yahudi”, dinlerine ise “Yahudilik” denmiştir. Böylece dinî ve kavmî unsurlar iç içe geçmiştir. Bu yüzden günümüzde zihinler karışıktır.
Kur’an-ı Kerim, Yakup aleyhisselam’ın soyundan yani kavminden bahsederken “İsrailoğulları” tamlamasını kullanmış, dini durumlarından bahsederken de “Yahûdiyyen” demiştir. Görüldüğü gibi Kur’an-ı Kerim çok ince bir ayrıntıya dikkat etmiş, dini olan ile kavmi olanı ayırmıştır.
Yahudilerin kavmi ve dini durumları ile ilgili karışıklık “Yahudilik ve Siyonizm”, kavramlarında da ortaya çıkmıştır. Bu iki kavramın ortak yanı yalnızca Yahudi halkı ile ilgili olmasındadır. Ancak bu iki kelimenin anlamları ve tarihî bağlamları birbirinden çok farklıdır. Yahudilik, kökeni binlerce yıl öncesine dayanan kitabi bir din iken; Siyonizm, 19. yüzyılın sonlarında doğmuş faşist bir siyasi ideolojidir. Bu yüzden Siyonistler Hitler Almanya’sının izlerini taşırlar.
Yahudilik, bilinen kitaplı dinlerin en eskisidir ve Tanrı’nın Yakup soyundan gelen Musa aleyhisselama vahiy ettiği inanç sistemi üzerine kuruludur. Bu dinin kitabı Tevrat’tır. Tevrat Yahudi ibadetlerinin, ahlakının, hukukunun temelini oluşturur. Yahudilikte Tanrı’nın seçtiği halk olma inancı vardır. Ancak bu seçilmişlik, kavmi bir seçilmişlik değil, ahlaki sorumluluk ve ilahi emirlere bağlılık bakımından seçilmişliktir. Bu günkü Yahudiler ile Siyonistler arasındaki temel fark buradan kaynaklanmaktadır.
Yahudilik, esas itibariyle dini ibadetler, merasimler, ahlaki ilkeler ve içtimai dayanışma üzerine kuruludur. İnanan Yahudiler için Tanrı ile yapılan ahit, dinin özünü oluşturur. Dolayısıyla Yahudilik, dini ve kültürel bir kimliği ifade eder; siyasi bir ideolojiyi ya da “arz-ı mev’ud” (vadedilen topraklar”) temelli bir kavmiyetçiliği (ırkçılığı) değil.
Siyonizm ise 19. yüzyılın sonlarında Avrupa’da yükselen milliyetçilik akımı ve Yahudi karşıtlığı (antisemitizm) üzerine doğmuş siyasi bir harekettir. Avusturya-Macaristan İmparatorluğunda İsrailoğullarının bir ferdi olarak yaşayan Theodor Herzl, 1896’da yayımladığı “Der Judenstaat” (Yahudi Devleti) adlı eserinde, Yahudilerin kendi kavmi devletlerini kurmalarının zorunlu olduğunu savunarak Siyonizm’in yazılı temellerini atmıştır.
Dikkatlice bakıldığında görülecektir ki bu düşünce, dinî değil seküler ve siyasi bir temele dayanmaktadır. Herzl’e göre Yahudilerin Avrupa’daki zulümden kurtulabilmeleri için Filistin topraklarında bir devlet kurmaları şarttır. Bu fikir, kısa sürede Kur’an-ı Kerim’in İsrailoğulları dediği Yahudi kavmi arasındaki sekülerler tarafından benimsenmiş ve 1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşuyla somutlaşmıştır.
Yahudilik ve Siyonizm arasındaki en büyük fark, bu noktadadır. Yahudilik din merkezli bir inanç sistemiyken, Siyonizm seküler bir ulus-devlet projesidir. Yahudilikte “Kudüs’e dönüş” duası, metaforik bir anlam taşır ve ancak Musa aleyhisselamın dinine tam olarak uyulduğu zaman Allah’ın bir mükafatı olarak gerçekleşir. Oysa Siyonizm, “Kudüs’e Dönüş” fikrini istismar ederek bunu insan eliyle ve siyasi yollarla gerçekleştirmeyi hedefler.
Bu nedenle, bazı dindar Yahudi gruplar (Neturei Karta cemaati gibi) Siyonizmi reddeder. Onlara göre, Tanrı’nın izni olmadan bir “Yahudi Devleti” kurmak Yahudi akaidine aykırıdır. Bu gruplar, İsrail Devleti’ni dini bir kurum olarak değil, seküler bir siyasi proje olarak görürler.
Sonuç olarak Yahudilik, Tanrı’ya, bozulmuşta olsa vahye ve ahlaka dayalı bir dindir; Siyonizm ise kavmiyetçi ve siyasi bir ideolojidir. Her Yahudi Siyonist olmadığı gibi, her Siyonist de dindar değildir. Yahudilik, manevi bir kimlik ve ahlaki sorumluluk bilinci taşırken; Siyonizm, Yahudi halkına siyasi bir egemenlik kazandırma amacı güder ve bunun için her yolu meşru görür.
Bu farkı anlamak hem dinî hem de siyasi tartışmalarda kavram karmaşasını önlemek açısından önemlidir. Zira Yahudilik, binlerce yıldır süregelen bir ehl-i kitap geleneğini temsil ederken; Siyonizm, yalnızca son birkaç yüzyılda şekillenmiş faşit bir ideolojidir. Ona karşı çıkmak ve onun zulmüne karşı direnmek ve bunu dile getirmek asla “antisemitizm” değildir.
Ey Siyonistler! Avrupa ve Amerika’daki antisemitizm yasalarının arkasına sinerek dokunulmazlık zırhına bürünemezsiniz. Siz Yahudiliği istismar eden zalim ve faşist bir topluluksunuz. Yani İsrailoğullarındansınız.
Siz o kadar arsızsınız ki kardeşiniz Yusuf’u bile kuyuya atıp babanıza onu kurt yedi diyerek yalan söylediniz. Yahudi peygamberler bile sizden çok çekti. Kendi kavminizden olan peygamberleri bile öldürdünüz. Bu son yaptıklarınız ile ipliğiniz pazara çıktı. Tüm dünya sizin ne mal olduğunuzu anladı. Artık işiniz zor…
Yazarımız Osman Kayaer Emekli Oldu
18.10.2025
HAMAS Filistin'in İktidar Partisidir!
12.10.2025
Gazze’de Söz Kimin Olacak|Bekir Tank
13.10.2025
Surelerin Mesajları: ALAK SURESİ OSMAN KAYAER 04.11.2025
Darfur ve Kahreden Sessizlik! SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 04.11.2025
Ne Yapmalı? YUSUF YAVUZYILMAZ 09.11.2025
Atasoy Ağabey/Ak Saçlı Bilge TALİP ÖZÇELİK 15.10.2025
Cumhuriyet Sonrası İslamcılık YUSUF YAVUZYILMAZ 12.10.2025
Bir cami, bir imam ve cemaat OSMAN KAYAER 28.10.2025
küresel sumud deniz filosu ayı RESUL UZAR 12.10.2025