Ölümün Kıyısında İnsan: Rasim Özdenören'in Çok Sesli Bir Ölüm’ü Üzerine
Türk öykücülüğünün öncü isimlerinden olan Rasim Özdenören'in Çok Sesli Bir Ölüm adlı eseri, 4 öyküden oluşur. İlk basımı 1974'de yapılan eser, Özdenören'in ilk öykü kitaplarından olma niteliği taşır. Birinci öykü, kitaba da ismini veren Çok Sesli Bir Ölüm'dür. Sonraki öyküler sırayla Sabah Aralığı, Kan ve Çatışma'dır. Ölüm olgusunun merkezde olduğu öykülerde köyden şehre göç, insan ruhunun derinlikleri, yoksulluk ve kaderine razı gelen bîçare kahramanların yaşantısı ele alınmıştır. İlk üç öyküde mekân köydür. Kahramanlar köyde yaşayan, pek çok imkandan mahrum, çaresizlik içine düşmüş fertlerdir. Kitabın son öyküsü olan Çatışma'da ise köyden şehre göçen kahramanların aile içinde yaşadığı kopukluk, iletişim sıkıntısı ve parçalanma genç bir kadının yaşadıkları üzerinden ele alınır.
İlk öykü olan Çok Sesli Bir Ölüm'de köy insanının gündelik yaşantısına yahut imkânsızlıklar içinde var olma çabasına şahit oluruz. Öykü Şehmus adında hasta bir babanın, oğlu Kamber tarafından hastaneye yetiştirilme süreci ekseninde şekillenir. Kırsal hayatın zorlu yaşamında pek çok imkandan yoksun bir aile babasının ölüm yolculuğunu gerçekçi bir perspektifle anlatan Özdenören, mekân unsurunu ustaca kullanarak anlatının gerçekliğini perçinlemiştir. Öleceği öykünün başından beri sezdirilen babanın ölüm yolculuğundaki çaresizlik "Bu sonsuz toprak parçası üstünde, izledikleri patika, onları herhangi bir yere götürecek gibi görünmüyordu. Umutsuz bir boşluk içinde boşuna mı çırpınıyorlar gibiydi." (s.26) cümleleri ile anlatılır.
Kitabın ikinci öyküsü olan Sabah Aralığı'nda, kanunsuz bir düzenin içinde haksızlığa uğramış bir adamın yaşadığı toprak parçasını terk edişi ele alınır. Öykü toprağına bağlı bir adam olan Halil'in "jandarmayı vurması" gerekçe gösterilerek işlemediği bir suça muhatap kılınmasıyla başlar ve Halil'in adaletsiz düzenden kaçışı esnasında yaşadıkları anlatılır. Yaşadığı talihsizliği ve toprağından koparılmasını oğullarının (varislerin) köyden gidişine bağlayan Halil, eşinin yeni oğullar getirme isteğiyle karşılaşır. Yeni oğullar bu bağlamda umudu simgeler. Jandarmalardan kaçmakta olan Halil, eşinin karnında yeni bir umut taşırken ölümle burun buruna gelir.
Kan, adlı üçüncü öyküde de topraklarından ayrılmak zorunda bırakılan köy insanı başroldedir. Şehirleşmenin hızla yaşandığı kırsal toplumda Zeynel'in, canını dişine takarak elde ettiği topraklardan ayrılışı ölüm olarak nitelenir. Devletin köy ve kent politikası arka plana alınan öyküde Zeynel, "kanı" ile suladığı topraklardan vazgeçmek istemez. Zeynel topraklarına sıkı sıkıya bağlıdır, başka bir yerde kendini var edemeyeceğini düşünür. Yıllar sonra köye evli olarak dönen Şahin, Zeynel'in oğludur, kaçarak evlenir ve köye ailesinin evine sığınır. Öyküde Zeynel'in çocukluk zamanlarında türlü zorluklarla var olma mücadelesini görürüz. Kuşaklar arası çatışma, hem bu öyküde hem de diğer öykülerde mevcuttur. Zeynel ile oğlunun fikir ayrılığı bu duruma örnek gösterilebilir. Mekânı ve insanı tüm çıplaklığıyla (gerçekliğiyle) betimleyen yazar, diğer iki öyküde olduğu gibi bu öyküde de yoksulluğu ve insanın kaderi karşısında muktedir olamayışını gözler önüne serer.
Kitabın son öyküsü Çatışma’da ise köyden şehre göç etmiş bir aile ekseninde Sadık ve Şermin’in umutsuzlukla örülü aşkı anlatılır. Ruhsal tahlillerin fazla olduğu öykü diğer üç öyküden uzun ve farklıdır. Eserin ilk üç öyküsünde mekân köy iken son öyküde, şehirdir. İçsel bir “çatışma” üzerinden iki gencin aşkını okurken, bu aşkın imkansızlığına şahit oluruz. Annesinin ölümüyle birlikte babası ve halasıyla beraber yaşamaya başlayan Şermin, sevgisiz bir ortamda büyümüştür. Sadık’ı sever, fakat halası ve babası bu aşkı kabullenmez, karşı koyar. Okurunun zihninde merak unsurunu öykünün sonuna kadar diri tutan Özdenören, kitabın diğer üç öyküsünde olduğu gibi son öyküde de gerçekliği ustaca betimler ve okura sunar.
Sonuç olarak Rasim Özdenören’in Çok Sesli Bir Ölüm adlı öykü kitabı köy-şehir, insan-ölüm, çaresizlik-yoksunluk bağlamlarında okumaya açık bir eserdir. Realist bir bakış açısı kuşanarak eserlerini kaleme alan yazar, Türk öykücüğülüğünde önemli bir yere sahiptir. Sosyolojik incelemelere açık olan eser, yöre insanına dair psikolojik tahlillere ve ruh çözümlemelerine sıkça yer verir. Yazar, kahramanlarının ruh halini doğa ve mekân tasvirleri ile beraber betimleyerek kendine has bir anlatı dünyası oluşturur. Özdenören okumanın en özel kısmı da bu anlatı dünyasında gezintilere çıkabilmektir.
Not: Bu Makale Aynı Zamanda ASBÜ Kitap & Kütüphane'de yayımlanmıştır. Katkılarından Dolayı Yazarımız Osman Kayaer'e teşekkür ederiz.
Yazarımız Osman Kayaer Emekli Oldu
18.10.2025
HAMAS Filistin'in İktidar Partisidir!
12.10.2025
Gazze’de Söz Kimin Olacak|Bekir Tank
13.10.2025
Surelerin Mesajları: ALAK SURESİ OSMAN KAYAER 04.11.2025
Darfur ve Kahreden Sessizlik! SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 04.11.2025
Ne Yapmalı? YUSUF YAVUZYILMAZ 09.11.2025
Atasoy Ağabey/Ak Saçlı Bilge TALİP ÖZÇELİK 15.10.2025
Cumhuriyet Sonrası İslamcılık YUSUF YAVUZYILMAZ 12.10.2025
Bir cami, bir imam ve cemaat OSMAN KAYAER 28.10.2025
küresel sumud deniz filosu ayı RESUL UZAR 12.10.2025