metrika yandex
  • $42.11
  • 48.97
  • GA41800

İsrail İran Savaşı / İslam Dünyasının İç Sınavı

MEHMET YAVUZ AY
22.06.2025

 

George Friedman’a göre: “İsrail tarihte üç kez var oldu. Birinci ortaya çıkış Joshua liderliğindeki istila ile başladı, krallığın iki parçaya bölünmesi ve Judah krallığının Babillilerce fethini takiben M.Ö. 6.yüzyılın başında Babil sürgünü ile sonuçlandı. İkinci ortaya çıkış Babillileri yenen Persliler tarafından M.Ö.540 yılında İsrail’in yeniden yaratılması ile başladı. M.Ö. 1. yüzyılda Romalılar yeniden bölgeyi fethetti. İkinci varoluşta İsrail büyük emperyal güçlerin politikaları çerçevesinde küçük bir aktör olarak görüldü. Bu durum Yahudi vasal devletinin Romalılar tarafından tahrip edilmesine kadar sürdü.

İsrail’in üçüncü varoluşu,(…) farklı bölgelere dağılan Yahudilerden en azından bazılarının diğer örneklerdeki gibi toplanmasını takiben 1948 yılında başladı. (…) Bu kuruluşunun en azından kısmen İngiliz emperyal tarihinin bir parçası olarak anlaşılması zorunludur.

İsrail’in Coğrafyası ve Sınırları

En güçlü dönemi olan Kral David (Hz. Davud a.s.) zamanında İsrail, Şam’ı da içine alarak, Sina’dan Fırat’a kadar genişledi.

(…) İsrail’in genel yerleşim alanı bellidir ancak İsrail asla kesin sınırlara sahip olmamıştır.

(…) İsrail asla Sina yarımadasını içermemiştir. (…) Bugünkü Lübnan’daki Litani nehrinden daha uzağa yayılmamıştır. (…) asla Şam’a kadar genişlememiştir. (…) pek çok kez Ürdün nehrinin her iki yanına yayılmıştır ancak asla Ürdün çölünün derinliklerine yayılmamıştır. (…) hiçbir zaman güneydoğuya, Arap yarımadasının içine doğru genişlememiştir.” (İsrail’in  Jeopolitiği: Biblical ve Modern; George Friedman, Stratejik Tahminler (Strategic Forecasting/ Stratfor) kurucusu ve CEO’su).

3ncü dünya savaşının Filistin / Gazze soykırımıyla başlayan ilk evresi; İsrail’in 13 Haziran 2025 tarihinde, İran’a yaptığı baskın niteliğindeki hava saldırıları ile  bölgesel boyuta taşındı.

2500 yılı geçen zaman zarfında Hz.Davud (a.s) dönemi gibi tam bağımsız ve güçlü olamamışlardır. Yaşadıkları bölgeleri işgal eden emperyal devletlerin  çıkarlarına uygun küçük rol üstlenen, özerk bir yapı olarak varlığını sürdürdü. Babil, Pers, Roma, Osmanlı imparatorluk dönemleri örnek verilebilir…

Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesi ve Britanya İmparatorluğu’nun Filistin’e hakim olmasıyla İsrail, yeni bir sıçrama imkanı yakaladı.

 1917-1948  yılları arasında muhtemelen Avrupa’nın Yahudilerden arındırılması, Kudüs eksenli  coğrafyada İngiliz çıkarlarını koruyacak bir “garnizon devleti” kurulması için Yahudilere “vatan “ tahsis edildi. Uluslar arası bölge ilan edilen Filistin’e Yahudi göçü başladı. Müslüman Filistin halkı, cinayet, baskı, yıldırma, topraklarından kovulma gibi insanlık dışı operasyonlara maruz bırakıldı. Doğu Akdeniz’i Yahudiler eliyle kontrol etme siyaseti güden Britanya İmparatorluğu, güç kaybedip dünya liderliğini ABD’ye devretti. Oluşan boşluğu iyi değerlendiren Siyonist Yahudiler, yeni patronları ABD’yi ikna ederek İsrail devletini 1948’de ilân ettiler. İsrail, ABD’nin doğu Akdeniz’deki emperyal çıkar ve hedeflerinin bekçisi, eyaleti konumunda ayakta kalmaktadır.

Tarih boyunca Yahudiler ve Hristiyanlar arasındaki büyük gerilim ve düşmanlığı Müslümanlara yönlendiren aklın, İngiltere’ye ait olması kuvvetle muhtemeldir… İber yarımadası Yahudilerinin 1482’de Osmanlı topraklarına yerleştirilmesi tarihimizin kırılma noktalarının en önünde gelir. Halil İnalcık, getirilen Yahudi sayısının yüz bin olduğunu ifade eder. Osmanlı’nın güç kaybettiği Meşrutiyet döneminde başlayan münferit göçler, İttihat ve Terakki (1913-1917) iktidarında olağanüstü artar.

Günümüzde İslam dünyasının kalbine saplanmış paslı bir bıçak gibidir İsrail. Gücü, kendinden daha çok ABD – İngiltere – Fransa emperyalist ittifakından kaynaklanmaktadır. Emperyalist blok desteğini çektiğinde İsrail’in yaşama ihtimali yoktur.

Yakın zamanlarda Irak, Suriye, Libya, Yemen, Lübnan, Mısır, Sudan, Somali gibi ülkelerin uğradığı yıkımlar hafızalarımızda yerini almıştır. Haçlı- Siyonist ittifakı, durmayacağını İran saldırısıyla bir kez daha ilan etmiştir.  

İslam dünyasının mezhepçi, laik, seküler, ulusçu, diktatöryal yaklaşımlarla bir araya  gelememesi; demokratik emperyalist soykırımcı Batı ülkelerinin, azgınlığını daha da arttırmaktadır.

Bugün ABD ve İsrail’e karşı ölümüne mücadele eden ülkeler ve örgütlerin İran, Yemen, Hamas ve Hizbullah olduğunu göz ardı etmeyelim.

Birbirimize borcumuz ADALETTİR. Birliğe, sevgiye çağıran İslâm’a rağmen mezhepçi ve ulusçu ayrılıkları köpürtenler; emperyalist saldırganlığın kendilerini de kuşatacağını unutmamalıdır.

Bugün İran’ın ve İran halkının yanında olmak; insanlığımızın, Müslümanlığımızın gerekli kıldığı esaslı bir duruştur.

İslâm dünyası olarak, Haçlı – Siyonist yayılmacı saldırganlığına karşı:

a.Ortak savunma ordusu ve ani müdahale gücü oluşturulması

b. Ortak para birimi belirlenmesi

c. Savunma sanayisinin küresel çapta desteklenmesi

d. Her alanda dışa bağımlılığın azaltılması

e. Kültürel baskılara karşı etkin mücadele

f.Rızaya dayalı yönetim modelleri üretme

gibi hazırlıklara derhal başlamalıyız.

 ABD saldırganlığı, tüm dünya için en büyük tehdittir. Jean Paul Sartre’nin deyişi ile:

 “Sömürgecilere karşı mücadele edebilmek için kendimize karşı da mücadele etmeliyiz.”

“Savaşın ateşi tüm iç engelleri eritmelidir.”

“Kabileler gerçek düşmana karşı koyamadıklarından birbirleriyle savaşırlar.”

“1961. Dinleyin: (…) Ağzından insan sözcüğünü düşürmeyen ama her rastladığı yerde, kendi sokaklarının her köşesinde, dünyanın her yerinde insan katleden bu Avrupa’yı terk edelim. (…) Avrupa yüzyıllardır tüm insanlığın sesini boğuyor.”

 (Frantz Fanon, Yeryüzünün Lanetlileri/ 1961 baskısına önsöz, Jean Paul Sartre)

Karar verelim, vaktimiz kalmadı.

 

22.06.2025, Kardelen/Ankara

Mehmet Yavuz AY                                                                           

Yorum Ekle
Yorumlar (11)
Sadettin B | 27.06.2025 10:57
İslam devletleri bilim ve akıl yolunu seçmediği müdetçe sürünmeye mahkumdur.
S.B | 27.06.2025 10:56
İslam ülkelerinde yaşayan insanlar çoğu mutsuz ve umutsuz. Adalet ve hak hukuk yok? Üstünlerin hukuku var.
Sadettin Basgil | 27.06.2025 10:55
Dünyanın en zengin ülkeleri Araplar, Dünyanın en fakir ve yoksul aç insanlar Müslümanlar?
Basgil S | 27.06.2025 10:54
Sonuç olarak Huzur İslamda diyoruz. Ancak müslümanlar Avrupa gitmek istiyor.
B sadettin | 27.06.2025 10:53
İran halkına gelince bu ülkede yaşayan halklar % 80 artık molla rejimi istemiyor. Halklar bu durumdan çok rahatsız. İranlı turistler Türkiye geldiklerinde bunu açıkça görüyoruz.
Sadettin B | 27.06.2025 10:53
Flistin en büyük hatayı İngilizler Lavrence ile birlik olup Osmanlı Türk ordusununa ait binlerce askerimiz şehit etmişlerdir. Bu hicaz yolu demir yolu hikayesini resmileştirip ülkelerinden Türkler nasıl kovduğunu günümüzde dahi kurtuluş mücadelesi olarak anlatılmaktadır.
S.B | 27.06.2025 10:52
Saudi Arbistan,kuveyt,Katar,B.A.E bir çok zengin arap devletleri Amerikan ve Avrupa devletleri göbekten deliğinden bağlıdır. Bu ülkeler tek kişi kral yönetiyor,ancak bütün kontrol Amerika ve Avrupa elindedir.
A.N.Boynueğri | 24.06.2025 23:22
Değerli kardeşim, "Siyonist Yahudiler, yeni patronları ABD’yi ikna ederek" cümlesi yerine "ABD'nin patronajını ele geçiren Siyonist Yahudiler" demek daha doğru, çünkü muharref Torah'nın empoze ettiği dindarlıkla yaşadıkları ülke yönetimlerini insanların zaafiyetinden yaralanarak ele geçiren Abraham Linkol gibi ABD'nin kurucuları yahudi. Dünyada başka hiçbir etnik tutuculuk Torah gibi Allah'ın gönderdiği (muharref de olsa) desteklenmiyor. Artık gerçek ilahî uyarıları dinlemelerini imkân yok! İnsan kılıklı "mahluk" olduklarını anlayamazsak insan gibi muhatap alınabileceklerini zannederiz.
Hanefi Terzi | 23.06.2025 10:56
Eyvallah üstadım. Paylaşıyorum ve arşivliyorum. Siyonistlerinin tarihi serüvenini ve onları himaye eden Hristiyanların tavrını çök güzel özetlediniz. Batı zihniyetini çok güzel özetleyen Mehmet Niyazi de şöyle der:”Batı’nın özünde Haçlı ruhu yatar.Terazilerinde tartılan hak ve adalet sadece Hristiyanlara aittir.” Saygı ve selamlarımı sunuyorum.
M. Metin Artut | 23.06.2025 10:10
Kaleminize ve yüreğinize sağlık olsun Üstadım. Selam ve dua ile Allah'a emanet olunuz. Saygılarımla.
Hüseyin Çolak | 22.06.2025 23:04
Müslümanların uyanmasına vesile olması dileğiyle kaleminize sağlık