Kurban Bayramı yaklaşıyor ve Müslümanlar Allah rızası için kurban hazırlıklarını yapıyorlar. İnşallah kazasız belasız bir bayram olması temennisi ile bu yazımızda kurban konusundaki düşüncelerimi paylaşmak istedim.
İlk kurban Allah’ın emri ile Hz. Adem’in oğulları Habil ve Kabil tarafından sunulmuştur. Bu nedenle kurban hak - batıl, ilahi - beşeri pek çok dinin ortak ibadet yöntemlerinden birisi olmuştur. Kelime karşılığı olarak yakınlaşmak anlamına gelen kurban dini terminolojide ilaha (tanrıya) yakınlaşmak için yapılan fedakarlık olarak anlam kazanmıştır.
Kuran’da da kurban sunmakla ilgili kıssalar bulunmaktadır. Bizim üzerinde duracağımız ve dersler çıkarmaya çalışacağımız kıssa belki de en meşhuru olanı Hz. İbrahim’in kıssası. Pek çoğumuzun malumu olduğu üzere Hz. İbrahim ilerlemiş yaşına rağmen çocuk sahibi olamamış ve Allah’a dua ederek eğer bir çocuk sahibi olursa en sevdiğini kurban olarak adayacağını söylemiştir. Duası kabul edilmiş ve kendisine Hz. İsmail evlat olarak verilmiştir.
Yine malumunuz olduğu üzere Hz. İsmail belli bir yaşa gelince Allah Hz. İbrahim’e adağını hatırlatır. Hz. İbrahim gördüğü rüyalar neticesinde en sevdiği olan Hz. İsmail’i Allah için kurban etmesi gerektiği kanaatine ulaşır. Tam oğlunu kurban etme eylemini gerçekleştirecekken Allah Hz. İbrahim’e sunduğu kurbanın kabul edildiği haberini ulaştırır ve kendisinden razı olduğunu bildirir.
Allah Hz. İbrahim’i en çok sevdiği ile sınamış ve Hz. İbrahim de bu zorlu sınavı başarı ile geçmiştir. İşte bu kıssadan anlıyoruz ki Hz. İbrahim’in Allah için sunduğu kurban oğlu değil, oğluna olan sevgisidir.
Kurban sunma eylemine bu gözle baktığımız zaman acaba bizler ne için nelerimizi kurban etmeliyiz, ne için nelerimizi kurban etmemeliyiz?
Elde edeceğimiz bir menfaat uğruna onurumuzu, haysiyetimizi, güvenirliğimizi, dürüstlüğümüzü gözümüzü kırpmadan kurban etmemeli. Bu kıymetli hasletlerimizi muhafaza etmek için haksız yere elde edeceğimiz ve bize çekici gelen menfaatlerimizi, kontrolsüz hırslarımızı, hasedimizi kurban etmeliyiz.
Yine kendimize yakın hissettiğimiz hısım, akraba veya yandaşlarımıza haksız yere bir yarar sağlamak için adalet duygumuzu, itibarımızı, doğruluğumuzu kurban etmemeli. İnsanlığımızın en kıymetli nişaneleri olan adalet duygumuzu yitirmememiz, insanlığın ortak değeri olan doğru sözden ayrılmamamız, kim olursa olsun zalime karşı mazlumdan yana olabilmemiz için bizi haksızlığa sevk edecek tüm değer yargılarımızı ve düşüncelerimizi kurban etmeliyiz.
Elde etmeyi düşündüğümüz güç, iktidar veya makam uğruna, şerefimizi, dürüstlüğümüzü, ilmimizi kurban etmemeli. Şerefimiz için güce olan düşkünlüğümüzü, iktidar hırsımızı, makam veya statü arzularımızı kurban etmeliyiz.
Şehvetimiz için iffetimizi, nefretlerimiz için sevgimizi, kindarlımız için hoşgörümüzü, önyargılarımız için düşünme melekemizi … kurban etmemeliyiz.
Peygamberimizin bizlere öğrettiği gibi Allah için sunduğumuz kurbanlarla her türlü kötülükten arınmış olmayı ve güzel donanımlar kazanarak bilmeden yaptığımız hataların da affedilmiş olmasını temenni ederim.
Allaha emanet olun.
Kibrin Mağlûbiyeti -1 | İlhan Akar
23.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
Siyasal Olanın Dönüştürücü Gücü… ABDULAZİZ TANTİK 18.04.2024
Seçimin İmkanları YUSUF YAVUZYILMAZ 21.04.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024