metrika yandex
  • $32.22
  • 34.4
  • GA17200

Kırıkhan İzlenimleri-2

EYÜP MEDET
12.04.2023

Bizim Kırıkhan’da bulunduğumuz dönem depremden yaklaşık bir ay sonraki zaman dilimi idi. Bu bölgede yaklaşık 40 civarında aşevi faaliyet gösteriyordu bazılarını gezme tanışma ve hizmetleri hakkında bilgi alma imkanımız oldu. Ancak şunu hemen belirtmek gerekiyor ki bir paylaşımda görmüştüm “Soru: Neye ihtiyacımız var? Cevap: Koordinasyon” yazıyordu. Bu tespitin ne kadar doğru olduğunu yaşayarak gördük. Bir aylık zaman sonrasında orta ölçekte bir ilçe olan Kırıkhan’da bile spesifik bir alan olarak aşevleri arasında koordinasyonun olmaması biraz hayret uyandırdı doğrusu. Halen faaliyette olan aşevlerinin hangi bölgelere hizmet verdiği, kapasitelerinin ne olduğu, daha nitelikli hizmet verebilmesi için neler yapılabilir gibi konularda bir işbirliği, eşgüdüm eksikliği açıkça görülüyordu. Burada birçok belediye, çok sayıda vakıf dernek aşevi ve farklı alanlarda hizmet vermeye çalışıyordu. Ancak herkes sorunun bir ucundan tutmaya çalışıyor, problemlerin bir kısmını çözmek için gayret ortaya koyuyor, büyük bir potansiyel oluşturuyor ama bu potansiyel kuşatıcı bir akıl tarafından yönetilemediği için yeterli verim alınamıyordu. Bu aklı oluşturması gerekenlerin tabii ki devletin yerel birimleri yani kaymakamlık ya da belediye olması gerekir. Ancak ne belediye tarafından ne de mülki amir tarafından bu potansiyelin daha verimli kullanımı konusunda bir çaba ortaya konuluyordu. Bir gayret var idiyse de biz şahit olamadık.

Yerel yöneticilerin nasıl zorluklar içerisinde ve bir keşmekeş arasında kaldıklarını bir anımı paylaşarak izah etmeye çalışayım. İnsan Vakfı ile Berberler Odası arasında yapılan bir protokol kapsamında illerden çeşitli deprem bölgelerine berber grupları giderek çadırkentlerde ücretsiz tıraş hizmeti vermekteydi. Kırıkhan'a da Afyonkarahisar'dan 18 kişilik bir berber grubu geldi ve koordinasyon konusunda bizden yardım istedi. Berberleri Kırıkhan’ın en kalabalık çadırkenti olan Kırıkhan stadına kurulan çadırkentte götürdük. Bizi kapıda asker karşıladı. Kendilerine durumu izah ettik. Bizi çatır kentin sorumlusuna götürdüler. Çadırkentin sorumlusuna yapılmak istenen anlatıldı. Kendisinden bir yer göstermesini ve 18 tane sandalye bulmasını istedik. Bizim yanımıza bir görevli vererek hizmetin gerçekleştirilmesi talimatını verdi. Bu kişi de bizi çadırkentin kenarında bir yere götürdü. Burada tıraş hizmetinin verilebileceğini söyledi. Oradaki bir çadırda bulunan sandalyelerin de kullanılabileceği kanaati oluştu. Hemen sandalyeler alınarak tıraş hizmetinin başlatılması aşamasına gelindi ki bir görevli gelerek bu çadırın başka bir ilden gelen bir belediyeye ait yemekhane çadırı olduğunu, burada yapılacak tıraşın hijyen açısından uygun olmadığını ve sandalyelerin buradaki kurulu aşevine ait olduğunu, kendilerinden izinsiz alınmasının yakışık almadığını söyledi. Tabi bir gerginlik oluştu. Konuyu tekrar çadırkent sorumlusuna taşıdık. Kendisi de bizimle gelerek başka bir noktaya geçildi. Daha uzakta bulunan başka bir çadırdan sandalyeler getirildi. Burada çalışabileceği bildirildi. Ancak kısa bir zaman sonra bu çadırın da söz konusu belediyeye ait olduğu ve burada yapılacak tıraşın da uygun olmadığı belediye yetkilileri tarafından bildirildi.

Karşılıklı sesler yükselmeye başladı. İki taraf da kendine göre haklıydı. Bir grup tam Afyon’dan gelmiş gönüllü olarak hizmet vermek istiyor ama engel olunuyor düşüncesinde, diğer taraf kendi alanlarının bilgileri dışında kullanılmasının ve yapılacak işlemin uygun olmadığı bu durumun verdiği hizmeti aksatacağı düşüncesinde. Zamanın bir hayli ilerlemiş olması nedeni ile hava kararmaya başlamış ve soğumuştu. Bu nedenle yeni bir yerin tespiti ve ihtiyaç sahiplerinin tıraş edilme imkanı bugün için ortadan kalkmaya başlamıştı.  

Zamanın daralması da yeni gerginlikler oluşturdu ve tatsız bir hal ortaya çıktı. Bir tarafta Afyon'dan çıkıp gelmiş berberler, bir tarafta tıraş olmak için gelmiş insanlar, bir tarafta agresif tutumlarıyla belediye çalışanları, bir tarafta çözüm bulamayan çadırkent yönetimi. Oluşan tatsızlığın daha da büyümemesi için hizmetin yarın yapılmasının daha uygun olacağını belirterek berberleri bizim aşevine götürdüm. Çadırkent sorumlusuna da yarın için problem olmayacak bir noktanın tespit etmesini ve kendisinden sadece 18 tane sandalye talebimiz olduğunu bildirdim. Ertesi gün sorunsuz bir şekilde yüzlerce insanın tıraş edilmesi sağlandı.

Gördüğüm şuydu ki bu çadırkent sorumlusu günlük hengamenin içerisine o kadar dalmıştı ki problemlere sağlıklı bir şekilde müdahale etmesi mümkün görünmüyordu. Orada hizmete gelen diğer birimler ile ne şekilde bir iletişim, hiyerarşi ve eşgüdüm sağlayacağı konusunda kafası çok karışıktı, karşılıklı iletişim de çok kopuk görünüyordu. Bir taraftan vatandaştan gelen talepleri karşılamaya çalışıyor, bir taraftan yeni kurulan çadırkentin en ufak problemlerine bile müdahil olmaya çalışıyor, diğer taraftan bizim gibi anlık gelişen olaylara çözümler arıyor, bir taraftan kendi personelinden kaynaklanan sorunlar ile baş etmeye çalışıyordu. Ayrıca cadırkent koordinasyon binası olarak kullanılan yerden insani yardım malzemesi dağıtımı da yapılıyor, depremzedeler ile ilgili bazı kayıtlar ve evraklar buradan veriliyor bütün bunları belki kendisi de bir depremzede olan bu sorumlu kişi çözmeye çalışıyordu. Ayrıca bu çadırkent Kırıkhan’ın hem en derli toplu ve en kalabalık çadırkenti olması nedeni ile protokol ağırlama noktası haline gelmişti. Cumhurbaşkanı’nın geldiğini biliyorum. İçişleri, Savunma, Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlarının da geleceğini ya da geldiğini duydum.

Bu protokol yoğunluğu zaten başlı başına bir iştir. Bu kadar yoğunluk içerisinde kalmış bir idarecinin sağlıklı düşünme, problemlere çözüm bulabilme imkanı neredeyse yok gibidir. Bu durumda olaylara daha yukarıdan bakabilecek, daha üst sorunlara çözüm üretebilecek, günlük meşgalelerin dışında kalabilecek idarecilerin bulundurulmasından başka çare yoktur.

Devam Edecek

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş