Allah rahmet eylesin Şıh İshak (Uluç) acayip bir melle idi. Hele, bir remizli dili vardı ki,çözebilene aşk olsun.
Aksa Tufanı Operasyonun ardından haberleri dinleyip görüntüleri seyrettikçe-benim hitap ettiğim isimle- Memê’nin bazen kendi zamanında cereyan eden hadiseleri yorumlarken bazen de sohbetlerinde yaptığı tefsir ve tevillerinde işittiğim remizler aklıma geliyor. Acaba diyorum,” Memê’ olsaydı, yeni zuhur eden bu hadiseleri nasıl tefsir ederdi?” Ardından bir gayretle girişiyorum zihnimde kurgulamaya:
Sanırım öncelikle, Kur’an-ı Kerim ve diğer kutsal metinlerde geçen kıssalardaki Hazreti Musa ve kavminin Filistinlileri remiz ettiğini söylerdi, bu hâli ile bugünün İsrail’i de Firavun ve avanesini remiz edecektir.
Şu halde,Filistinlilerin direnişe başladıkları 1940’lı yılları da Hazreti Musa’nın doğduğu zaman ile özdeşleştireceğiz demektir.[1] Nitekim İsrail de, Firavun gibi güçsüz bir kavmin sabilerini tutup, olur olmaz öldürüyor. Hem de ellerinde bir çakı bile yokken.Ufak bir farkla; galiba İsrail, Firavundan daha da vahşive zalim, zira Firavun sadece erkekleri ve erkek çocukları katlediyordu [2]. Bugünün İsraillileri, kadınların eli silah tutacak korkusu ile kız çocuklarını da katlediyorlar.
Öldürülmekten kurtulsun diye Musa’nın sepet içinde salındığı Nil Nehrini, Filistinlilerin sığındığı mülteci kampları diye düşünürsek sanırım meseleden çok uzaklaşmış olmayız.
Firavunun, kâhinlerin tavsiyesi ile tüm İsrailoğullarını yok etme planı hayata geçemedi çünkü bütün İsrailoğullarını kesmeye güçleri yetmedi. Mecburen de olsa onlardan bazıları ile yaşamaya razı olmak zorunda kaldılar. Çünkü onlara muhtaçtılar. 50-100 senelik bir süre zarfında Firavun ve Kıpti Ekabirin köleleştirmek ve hizmetlerini gördürmek için sağ bırakıp şahsiyetlerini ezdiği Ben-i İsrail’den bir kısım buna alıştı. Bugünün İsrail’e hesap sormaya cesaret edemeyip Hamas’a “Sen kim oluyorsun da İsrail’e ve ABD’ye meydan okuyorsun” ya da “Aman rahatım bozulmasında, her türlü aşağılamaya ve zulme razıyım” diyenleri, o günün Hz. Musa’nın önüne dikilip “Sen gelmeden önce de eziyet çektik, geldikten sonra da çekiyoruz.[ 3]” diyen şahsiyeti ezilmişlerinden pek farklı değil sanırım.
Bebekliğinde Hazret-i Musa’nın, Firavunun kucağında, Firavunun sakalını çekiştirip yüzünü gözünü pataklaması sahnesini gören kâhinlerin yorumları, Firavunun zalim uşaklarını dehşete düşürmüştü.[4] Hamas, tam da Aksa Tufanı ile böyle bir etkiye sebep oldu. O zaman da en nahif itirazların-iyi niyetli olanları dahi- kabaran vahşi öfkeye, “Yahu alt tarafı bir sakal çekti niye bu kadar dehşete düştünüz!” diyerek anlam verememişlerdi. Ama kâhinler biliyordu, Musa’nın bütün stratejisinin sakal çekmekten ibaret olduğunu ve bunun büyük bir yıkımın habercisi olduğunu remillerinden okuyup birbirlerini haberdar etmişlerdi. Tarih, o savaş gemileri ile yapılan yığınakların, o sakalın çekilişinin başlattığı süreci durduramayacağını göstermiştir. Musa’ya inananlar bunu bilir.
Musa’nın dili, kurulmuş İlahi tuzağı bozmamak adına yandıysa, bizim de ağzımız yanacak. Offf, diyen ayıb eder!
Musa; şehirde gezerken, asıl derdi dünya, para, komisyonculuk verant kavgası vermek olan kendi kavminden biri, Firavun kavminden olan düşmanına karşı Musa’dan (as) yardım istedi. Aynı adam ertesi gün de, aynı mevzûlarla başka bir kavgada yer alınca, Nübüvvet Nuru kendi mahallesinde yetişmiş kavgacının “kurnazlığına” uyandı. Bugün de Mescid-i Aksa’nın ismi ile“Kahrolsun İsrail” diye bağırarak çevresine kendi şahsi davası için nefer devşiren, yolunacak kaz, kullanılacak âdemoğlu toplayanın pazarda tezgâha koyup sattığı Müslümanın samimiyetidir. Bu nedenle bu ayeti, “Kudüs’ün ismi ile “Kahrolsun İsrail” diyerek sizi yanına çağıranların derdinin zalime mukavemet mi, yoksa üç beş dünyalık mı veya kendi koltuğunu koruma davası mı olduğuna dikkat edin!”, emri diye okumak mümkündür kanaatindeyiz.
Musa’nın Mısır’dan kaçıp, çeşme başında karşılaştığı mazlum ve mustahyi [5] Peygamber kızlarına hizmetinin karşılığı olarak “Ben Allah’tan başka kimsenin fakiri değilim” diyebilme halini ve tavrını, bugün Filistinlilerden daha şık kim taşıyabilir? Bunca senedir hiçbir caminin önünde herhangi bir Filistinli dilenci gören olmuş mu? Üstelik sadece Müslümanların değil, tüm mazlum halkların yüreğine su serptiler. Hizmetlerine 10 yıl devam edip Peygamber kızıyla evleneceklerinin müjdesi de onlara acaip yakışır.
Tur Dağında, Allah Teâla’nın“Elindeki nedir Ey Musa” sorusuna muhatap olan çoban değneği, Filistinli kahraman mücahitlerin remzi olabilir mi acaba? Allah bilir. Ya, Musa’nın “Ben bununla koyunlarıma yaprak silkeliyorum” cümlesindeki koyunlar cihada fiilen katılmayı düşünmeden Aksa edebiyatı yapanları remz ediyor olmasın? Allah’u Teâla asa (mücahidler) vasıtası ile koyunları beslemiyor mu?
Hz. Musa, “Asamın başka faydaları da var bana” diyorken kendisi de henüz bilmediği, asanın bazı işlevlerinden bahsediyor ki, Allah sonradan başka işlere yaradığını bizzat kendisine göstermiştir.
Nitekim, Musa’nın değeneği, zamanı geldiğinde (mesela 7 Ekim günü) sihirbazların yaptığı kıpır kıpır kıpırdayan yılanları yediği gibi demir kubbeleri, heronları, dronları, Benjamin ve Merkava tanklarını, medyasını, Hollywood’unu, Trendyol’unu, BBC’sini, Fox’unu, Feysbook’unu, Instagram’ını, dehşet saçıp korkutmaya yarayan ne kadar büyüsü varsa hepsini, yalayıp yuttu.
Memê olsaydı sanırım, Aziz Allah’ın Kelam-ı Kadiminde bahsettiği, Hz Musa’nın ailesi ile birlikte Şuayb Aleyhisselamın yanından ayrıldığı esnada ateşin başında iken “Ateşte olan ve ateşin etrafında olan mübarek kılınmıştır” [6] ayetinde bahsedilen bugün ateşin ta göbeğinde ve çevresinde olan AİLE kim ola ki?” diye sorardı.
Emri alan Hz. Musa’nın Firavun ‘un yanına giderken Allah’tan istediği, “kendisine yardımcı olacak, emin ve hitabeti güçlü, ne dediğini bilen, sözünü esirgemeyen bir kardeşti.[7] ”Cenab-ı Hakk’ın verdiği nusrâtın en büyüğü o yardımcı kardeşti. O kardeş, nereden, nasıl ve ne şekilde gelecek bilmiyorum ama kaçarı yok gelecek.
Firavuna “Sen şu kadar çocuk katlettin, onun hesabını ver!” deyince “Ama sende bir adam (kazaen) öldürdün!” [8] cevabı tam da İTÖ’nün (İsrail Terör Örgütü): “Ama Müslümanlar da bize roket attı!” demelerine ne kadar da benziyor. Bebekleri 50 senedir aralıksız kesen hergele, kendisine 75 sene sonra ilk kez verilen cevabı işlediği tüm cürümlerin bahanesi olarak gösteriyor.
Hz Musa Firavun’un şerrinden kaçarken önünü deniz keser. Tek yol kendilerini denize bırakmalarıdır. Bugünlerde de İTÖ’’den kaçan Filistinliler denizin önünde sıkıştılar. Bugün de annelere, çocuklarını kurtarmanın tek çaresi, onları suya salmaktır, diyorlar. Bugün de deniz yarılmayı, Mü’minlere yol verip Firavun’u boğmayı bekliyor.
Kavminin dehşet içinde “Musa’nın yüzünden başımız bu kadar belaya girdi!” diye feryad edip “Vah vah! Filistinlileri yok edecekler” hayıflanmaları” kimleri kimlere remz etmiyor ki?
Sihirbazlardan samimi olanlar “Ben Musa ile Harun’un Rabbine iman ettim” [9] derken Musa’nın ahlakına talibim, dünyalık üç beşe satılmam diyerek saf tutmaları, bugünün vicdan sahiplerinin onca baskıya, tehdide ve susturmaya rağmen feryat ederek itirazlarını dile getirmeye çalışmalarına benzemiyor mu?
Sahi Memê, Firavun gebermek üzereyken gider ayak “Ben-i İsrail’in inandığı gibi inandım.”[10] demesini (kendisine Hz. Musa’yı değil de İsrailoğullarını referans almasını) kaybettiği savaşı, gider ayak İsrailoğullarının zihnine zehirli ırkçılık tohumunu ekerek intikam alma girişimi olarak okusam yanlış mı etmiş olurum?
Sihirbazların iman ettiği gibi “Musa’nın Rabbine” demeyip, “İsrail oğullarının Rabbine” demesi ile Cibril ağzına çamuru dolduruyor. Müsaade etmiyor, zalimin ardından “Hakk” kelimesini anıp HAKK’ı kirletmesine. “Musa ile Harun’un Rabbini” ağzına alamadan hesap çukuruna yuvarlandı gitti.
Uzayıp Gider. Mevzû bir medeniyet inşasını anlatır iki satıra sığmaz şerhi.
Hülasa olarak da her kutsal metinde olan netice, tecelli etti nitekim. Dava kadim davadır. İnsanlıkla geldi insanlıkla gidecek. Bir şey değişmeyecek. Tarih tekerrür eder, edecek.
Firavunlar varsa elbette onu devirecek bir Musa da olacak. Sünnetullah budur.
Yeter ki, bizim Hakk’a hakkıyla teslim olan, bir imanla mücehhez çabamız, cehdimiz olsun.
Yeter ki, tarafımız HAKK’dan yana olsun. Öyle değil mi Memê?
Hacı Abi. 21/10/2023
[1] Kasas Suresi, 3- 4. Ayet: İman eden bir topluluk için Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını gerçek şekliyle sana anlatacağız.
Şüphe yok ki, Firavun yeryüzünde büyüklük taslamış ve ora halkını sınıflara ayırmıştı. Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını ise sağ bırakıyordu. Şüphesiz o, bozgunculardandı.
[2] Araf Suresi127. Ayet: Firavun, “Biz onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Biz onların üzerinde ezici bir güce sahibiz?” dedi.
Bakara Suresi, 49.Ayet: Hatırlayın ki sizi Firavun’un adamlarından kurtardık. Onlar size işkencenin en kötüsünü revâ görüyorlar, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlar, kızlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bu size reva görülenlerde rabbinizden büyük bir imtihan vardı.
[3] Araf Suresi 129. Ayet-i Kerime
[4]Bir rivayete göre, Hz. Musa (as) kendisini kucağına alan Firavun’un sakalını yolmuş, diğer bir rivayete göre ise elindeki sopayla Firavun’un başına vurmuştur. Buna öfkelenen Firavun, Musa’nın öldürülmesini emretmiş, fakat Âsiye onun daha çocuk olduğunu ve ne yaptığını bilmediğini söylemiştir. Bunu ispatlamak için de bir tarafa ateş, bir tarafa mücevher koymuş, Musa mücevhere uzanınca Cebrâil elini ateşe yöneltmiş, ateşi alan Musa onu ağzına götürmüş ve bu yüzden dilinde tutukluk oluşmuştur. (Salebi, Araisü’l-mecalis, s. 131)
İbn Abbas’tan da benzer rivayetler vardır. (bk. Razi, Bikaî, Kurtubi, İbn Kesir, Taha, 20/24-39. ayetlerin tefsiri)
[5]Mustahyi: Hayâ sahibi, utangaç .
[6]Neml Suresi: 8. Ayet
[7]•Musa: "Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin" dedi. (Taha Suresi: 25-35. Ayetler).
•Mûsâ dedi ki: “Rabbim! Ben onlardan birini öldürmüştüm, beni öldürmelerinden korkuyorum!
Kardeşim Hârûn benden daha açık ve düzgün konuşur. Onu da beni onaylayan bir yardımcı olarak yanımda gönder. Zira beni yalancılıkla itham etmelerinden endişe ediyorum.” Kasas Suresi: 33-34. Ayetler
[8]Bknz: Kasas Suresi, Şuara Suresi
[9]Bkz. Bakara Suresi: 50, Taha Suresi:78, Mü'min Suresi: 84-85, Zuhruf Suresi: 55-56 Ayetler.
[10]Yunus Suresi: 90.Ayet.
Ebu Ubeyde: Nasrallah'ın yasını tutuyoruz
28.09.2024
HİZBULLAH'IN FİLİSTİN SINAVI | HAZIM KORAL
28.09.2024
Lübnan sınırında ilk sıcak temas
02.10.2024
Tebaa ve İtizalciler | Muharrem Balcı
11.09.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024