metrika yandex
  • $32.7
  • 34.74
  • GA19020

Haberler / Sivil Toplum

MAZLUMDER: Kudüs'ün statüsünü değiştiren bütün eylemler "geçersiz" ve yasadışı"dır

13.12.2017

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Kudüs’ün Siyonist Rejim İsrail’in Başkenti olarak ilan edilmesi ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.

 

Açıklama’da İslam Teşkilatı Örgütü’nü Kudüs sahip çıkmaya davet eden Mazlumder : “İstanbul’da toplanacak olan İslam İşbirliği Teşkilatı lider ve yöneticileri başta olmak üzere insanlık onurunu ve hakkaniyet duygusunu korumayı önemseyen tüm insanları çağrımıza kulak vermeye davet ediyoruz” dedi.

 

Kudüs meselesinin temel insani meselelerin odak noktasında yer almakta olduğunu belirten MAZLUMDER, bir ülkenin topraklarının işgal edilip orada oturan insanların yurtlarından edilmesi temel insan haklarının ihlali olduğunu ve aynı zamanda uluslararası anlaşmalara da aykırı olduğunu belirterek ; Kudüs sadece bir toprak parçası değil, Hz. Ömer’den beri üç semavi inanca bağlı insanların, mabetlerinde rahatça ibadet ettikleri vicdanların ve ruhların dirildiği kutsal bir mekândır. Bu mekânın uluslararası anlaşmalar yok sayılarak işgal edilmesi, yeni yerleşim yerlerinin yapılması, Müslümanlara ait evlerin gasp edilmesi ve yıktırılması asla kabul edilemez. ABD başkanı, temel insan hakları ve kutsal mekânları hiçe saymasının yanında BM’nin karalarını da hiçe saymaktadır. “ dedi.

 

İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Balfour’un Osmanlı topraklarında Yahudilere devlet vaat eden meşhur deklarasyonunun 100. yıl dönümünde ABD Başkanı Donald J. Trump, 6 Aralık 2017 tarihinde imzaladığı; “Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma vakti gelmiştir. Büyükelçiliği Kudüs'e taşıma talimatı veriyorum.” ifadelerinin yer aldığı kararnameyle genelde dünyayı özelde İslam dünyasını yeni bir kaosla karşı karşıya bıraktığının altını çizen Mazlumder, Güç kullanımının meşruluğu ancak nefsi müdafaa ve BM Güvenlik Konseyi kararıyla söz konusu olabiliceğini, bunun da Birleşmiş Milletler sözleşmesinde gayet açık bir şekilde ifade edildiğini, bu ilkeye aykırı olarak yapılan herhangi bir girişim ve anlaşma geçersiz kabul edileceğini ayrıca, 1949 tarihli Cenevre Konvansiyonu hükümleri uyarınca, bir devlet işgal ettiği toprakları savaş sırasında kendi mülkiyetine geçiremeyeceğini ve demografik yapısıyla oynanamayacığını söyledi.

 

MAZLUMDER, Filistin arazilerinin, rüşvet, iltimas, baskı, hileli işlemler, sahtecilik, haciz vs. yöntemlerle sahiplerinden alınarak siyonistlere nasıl intikal ettirildiğini araştırmak üzere uluslararası bir inceleme komisyonu kurulmalı ve geniş araştırma yetkileriyle donatılması gerektiğini, İİT üye ülkeleri, hiçbir anlaşma ve kararı tanımayan İsrail’e ve onun Amerika’ya karşı topyekûn hareket etmeli, diplomatik ve ticari yaptırımlar uygulamaktan çekinmemesi gerektiğini, bu soylu tutumlarının tüm dünya mazlumlarının desteğini ve Allah Teâlâ’nın yardımını celb edeceğine inandığını sözlerine ekledi.

 

İslam Ülkeri Teşkilatına da çağrı da bulunan MAZLUMDER, Trump’ın bu meşum kararı sonrasında ne tür karşı tedbirleri şöyle sıraladı:

 

İslam İşbirliği Teşkilatı, ABD’nin bu kararını en sert şekilde kınayan ve söz konusu devletin bu kararından geri adım atmasını isteyen bir bildiri yayınlamalıdır.

 

Müslüman ülkeler bu konuyu BM Genel Kurulu’na getirerek, bu organın ABD’nin kararını kınayan ve bu devletin söz konusu sakıncalı kararından dönmesini talep eden bir karar almasını istemelidir.

 

Müslüman ülkeler, hiçbir Müslüman-çoğunluklu devleti istisna etmeksizin, İsrail’e yönelik olarak tüm alanları kapsayan (iktisadi, ticari, siyasi, askeri, turistik vs.) topyekûn bir ambargo kararı almalı ve bunu derhal uygulamaya başlamalıdır.

 

Müslüman ülkeler ABD ile ilişkilerini bugüne dek olduğundan daha alt seviyeye indirme kararı almalıdır. Bu hususta İslam İşbirliği Teşkilatı olarak bir bildiri yayınlamalı, ayrıca ABD ile ilişkilerin seviyesini indirme konusunda ortak yaklaşımların ve konu başlıklarının belirlenmesi amacıyla ABD ile İlişkileri Yeniden Tanzim Komitesi kurulmalıdır.


İsrail’le yoğun iktisadi ve ticari ilişki içinde olan uluslararası şirketlerin bundan böyle İslam ülkelerine yatırım yapmasına ya da mal ve hizmet ihracında bulunmasına yasak getirmelidir.

 

İslam İşbirliği Teşkilatı, İsrail’i hedef alan topyekûn ambargo kararını takip etmek üzere Siyonizm’e Karşı Ambargo Takip Komitesi kurmalıdır.

 

Konu, Bağlantısız Devletler Topluluğu’nun, Afrika Birliği’nin, Amerikan Devletleri Örgütü’nün ve Şanghay İşbirliği Örgütü’nün de gündemine getirmelidir. Bu uluslararası örgütlerin hem İsrail’i hem de ABD’yi kınayan ve bu karardan geri adım atılmasını isteyen bildiriler yayınlamalarını sağlamalıdır.

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş