metrika yandex
  • $42.38
  • 49.16
  • GA40040

Haberler / Yorum - Analiz

İmhadan İkna'ya Ortadoğu|Ayhan Bilgen

21.06.2025

 

İsrail'in uzun süredir nükleer çalışmaları gerekçe göstererek, İran'a saldırı tehdidi, somut uygulamaya dönüştü.

Trump'ın 60 günlük müzakere süresi takvimine uyumlu hareket edildiği gibi bir gün kala Amerikan askerlerinin Irak'taki üslerden çekilmesi gibi hazırlıklar da, ABD İsrail ortak yapımı bir operasyon olduğunu net biçimde gösterdi. Operasyonda birbirini bilgilendirme, bazı kararlarda ortak hareket etme, ortak hedeflere yönelme, birbirinin askeri, istihbari imkanlarından istifade etme gibi boyutlar olsa da, farklı eğilimleri ve beklenti çeşitliliğini de göz ardı etmemek gerekir.

Netanyahu'nun 7 Ekim sonrası Gazze'yi tümüyle kontrol altına alma planının önündeki en büyük engel, kabul etsek de etmesek de İran ve desteklediği ülkelerdir.

Lübnan, Yemen, bu konuda dolaylı da olsa İran'la birlikte hareket etmiştir. İran'ın bölgedeki gücünü zayıflatmak, etkisini kırmak için, Lübnan Hizbullah'ına yönelik büyük operasyonlar gerçekleşti. Yemen'e dönük saldırılar istenen sonucu vermedi. Yemen, her şeye rağmen İsrail'e ve destekçisi aktörlere askeri operasyon yapmaya devam etti. Trump'ın bölgeye dair planlarıyla, Netanyahu'nun Siyonist politikalarının motomot örtüştüğünü düşünmek yanıltıcı olur.

Netanyahu, İran saldırısından iki gün önce parlamentoda güven oylamasını zor atlattı. 120 üyenin 61'i karşı oy kullanırken, 53'ü Knesset'in feshedilmesi ve hükümetin düşmesiyle seçime gidilmesi yönünde oy kullandı. Trump, seçimlerden önce yurt dışındaki Amerikan askerlerinin, Amerikan ekonomisine yük olduğunu, dünyaya jandarmalık yapmaktan çok, kaynakların içerde kullanılması gerektiğini defalarca ifade etti.

Bu yaklaşımın, yerleşik ABD düzeni tarafından kolayca kabullenilmeyeceği, ciddi bir direncin gerçekleşeceği, tahmin ediliyordu. Nitekim öyle de oldu. Amerika siyasetinde, hem Demokratlar hem Cumhuriyetçiler üzerinde, Yahudi lobilerinin etkisi ve İsrail sevgisi son derece güçlüdür. Ancak, Trump'ın kendine özgü tarzı ve planları, Netanyahu'nun tüm taleplerine boyun eğmeye imkan tanımıyor.

Özellikle Ukrayna konusunda Rusya ile ilişkiler, ekonomi konusunda Çin ve Avrupa ile ilişkiler, çok açık biçimde gösterdi ki, Trump, hem pazarlık hem tehdit siyasetini ısrarla sürdürüyor. İran'ın İsrail'e füze saldırılarının, Tel Aviv başta olmak üzere, halkı oldukça tedirgin etmesi, Demir Kubbenin istenen düzeyde savunma işlevini görememesi, Trump için de bir tercih yapma zorunluluğu doğurdu.

Netanyahu, İran dini liderini öldürmek ve nükleer silah kullanmak gibi son derece ileri hedefleri Trump'ın önüne koyduğunda, Rusya ve Çin'in de açık tepkileri dolayısıyla, ABD, konuyu erteleme ve zamana yayma yoluna yöneldi.

Daha önce, Avrupa ülkelerinin başlattığı, İran ile nükleer müzakere için yeniden zaman tanındı. İran'ın savaşı büyütme ve yayma, Çin ve Rusya'nın da buna destek sunma ihtimali, elbette yeni bir hesap yapmayı zorunlu kıldı. Pakistan, Türkiye gibi bazı  İslam ülkelerinin de İsrail'e karşı takındıkları net tavır, ABD için yeni bir hesap yapma zorunluluğunu getirdi.

Ortadoğu'da kimsenin bir diğerini tümüyle imha edip ortadan kaldıramayacağı, tarafların birbirini bir şekilde kabullenmek zorunda kalacağı bir yeni dengeye doğru evriliyoruz.

Suriye'de ve Irak'ta ne tam Kürtlerin talepleri karşılanabiliyor, ne de Kürtlerin talepleri yok sayılıp yeni bir sistem kurgulanabiliyor. İran'a yönelik hava saldırısı ile birlikte PJAK başta olmak üzere, Kürt hareketlerinin rejimi hedef alan yaklaşımları, beklenen karşılığı bulmuyor.

Her şart altında Ortadoğu'da enerji güvenliğinden, farklı inanç ve etnik kökenlerin birlikteliğine kadar, birçok alanda yeni bir tablonun ortaya çıkacağı kesin gibi görünüyor.

Türkiye'nin bu gelişmeleri öngörerek, 9 ay önce kamuoyuna açık biçimde yürütmeye çalıştığı "Terörsüz Türkiye" hamlesi, şimdi çok daha anlamlı hale geliyor. İsrail ile birlikte hareket etmek bölgede herkes için ciddi bir risk ve tercih içeriyor. İsrail angajmanı, her ülke için büyük bir güvenlik tehdidi olarak algılanıyor. İran'a yönelik son saldırılarda da, MOSSAD bağlantılı aktörlerin yoğunluğu, bu hesabı ve tedbirli davranmayı zorunlu kılıyor.

Böyle bir dönemde, etnik ve mezhepsel reflekslerle hareket etmek, ön yargılı ezberlerle yol haritası çizmek, niyet farklı da olsa İsrail'in stratejisine hizmet edecektir. Hiçbir halkın kendi gerçekliğini inkar etmesi, hiçbir mezhebin kendi haklılığını tartışma mevzusu haline getirmesi beklenemez. Ancak bu tarihsel ve sosyolojik gerçeklik, kimsenin kendisi gibi olmayanı, İsrail'le aynılaştırma, İsrail ile aynı konuma yerleştirme noktasına varmamalıdır.

İsrail ile İran arasındaki gerilimin iki taraftaki radikaller unsurlara yaradığını düşünmek başka bir şeydir, iki devletin danışıklı dövüş yaptığı ya da tiyatro oynadığını iddia etmek başkadır. En üst düzey yöneticilerini ve komutanlarını suikastlerle kaybeden bir ülkenin, toplumsal psikolojisi bile sanıldığı kadar kolay kontrol edilemez.

Uluslararası ilişkileri ve özellikle savaşı bir oyun gibi gören, televizyon ekranlarındaki ışık hareketleri gibi tahlil eden, sosyal medya kahramanları, ölümün sıcak nefesini, yıkılan binaları altında kalan canları, hissetmiyor olsa da, savaş acı bir gerçektir. İmha ihtimalinin tamamen ortadan kalktığı, imkansızlaştığı bir ortamda, neye ikna edilmek istendiğimizi daha serinkanlı sorgulamak ve Ortadoğu halklarının, insanlığın, yararına olan oyun kurucu aklı ve ittifakları ortaya koymak gerekiyor.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş