metrika yandex
  • $34.84
  • 36.68
  • GA21420

Haberler / Sivil Toplum

Anfidap:Balfour Deklarasyonu İnsanlık Adına Utanç Belgesidir

02.11.2024

“Balfour Deklarasyonu, Filistin işgalinin kirli belgesidir!”

Terör devleti İsrail’i doğuran 2 Kasım 1917 tarihli Balfour Deklerasyonu’nu İngiltere Büyükelçiliği önünde protesto edildi.

Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP) Filistin'in işgaline yol açan Balfour Deklarasyonun 107. yılında İngiltere Büyükelçiliği önünde İngiltere ve İsrail'i protesto etti.

Basın açıklamasını Platform adına Şehir ve Medeniyet Derneği Başkanı Aziz Oğuzhan Karaman yaptı.

Filistin'de yaşanan katliamların Balfour Deklarasyonunun eseri olduğunu belirten Karaman, "Birleşik Krallık ismini kullanan İngiltere, bizim için Birleşik Katiller adıyla not ettiğimiz adi bir suçludan başka bir şey değildir. Kendisini 'Üzerinde güneş batmayan imparatorluk' olarak tanımlayan İngiltere, 'gittiği yerde güneş doğmayan bir kara bulut' olarak iz bıraktığını bilmelidir." ifadelerini kullandı.

Ayşenur Ezgi Eygi'nin işgal altındaki Batı Şeria'da katledildiğinde yanında olan Avustralyalı Aktivist Helen Maria O'Sullivan bir konuşma yaptı.

MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı Osman Yurt Balfour Deklarasyonunu İnsan Hakları açısından değerlendiren bir konuşma yaptı.

Özgür-Der Ankara Şubesinden Abdullah Buldur İslam dünyasındaki istikrarsızlığın büyük oranda İngiltere kaynaklı olduğunu söyledi.

Önder Ankara'dan İ. Mansur Özdemir de "Balfor'un ayaklarımızın altında yeri var" ifadesini kullandı.

Açıklamanın tam metni:

Balfour Deklarasyonu İnsanlık Adına Utanç Belgesidir

Kıymetli Basın mensupları, değerli Filistin dostları, bizler Ankara Filistin Dayanışma Platformu olarak bugün burada Balfour deklerasyonunun yıldönümünde Balfour deklerasyonunu yayınlayarak işgal, zulüm ve soykırıma zemin hazırlayan, halen de soykırım işbirlikçisi olan İngiltere'yi ve soykırımcı İsraili protesto etmek için toplanmış bulunmaktayız.

Bundan tam 107 yıl önce bugün, 2 Kasım 1917 tarihinde, dönemin İngiltere savaş kabinesinin Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, dünya siyonist hareketine, Filistin’de Yahudiler için “ulusal bir yuva” kurulması sözünü veren deklarasyonu imzaladı. Bu şekilde, Filistin topraklarında siyonist işgalin ve ardından apartheid İsrail devleti kurulmasının yolunu açtı. Deklarasyona 1918 yılında Fransa, İtalya ve ABD desteğini açıkladı. Balfour Deklerasyonu; kendisine ait olmayan bir toprağı başkasına vermeyi taahhüt ederek diplomasi tarihinin en utanç verici belgesi olma özelliğini kazanmıştır.

Dönemin en güçlü emperyalist devleti olan İngiltere, Birinci Dünya Savaşı devam ederken, İslam coğrafyasını dilediği gibi taksim etmek, bölge üzerinde kendi tahakkümünü kurmak için bir dizi adım attı. 1915 yılında, Mekke Emiri Şerif Hüseyin’e, Osmanlı devletine isyan etmesi karşılığında krallık sözü verdi. 1916 yılında Fransa’yla gizli Sykes-Picot Anlaşması’nı imzalayarak bölge ülkelerini İngiliz ve Fransız manda yönetimleri arasında bölüştürdü. 1917 yılında Balfour deklerasyonuyla, siyonist Rothschild ve Weizman’a, 20 yıl önce ilan ettikleri Siyonist hedefi yerine getirmeleri için destek sözü verdi. İngilizler, deklarasyondan kısa süre sonra 9 Aralık 1917'de 401 yıl boyunca Osmanlı himayesinde huzur içerisinde yaşayan Kudüs'ü işgal etti ve sonrasında Filistin’e yönelik siyonist göçü ve işgali emperyalizmin resmi politikası haline getirdi.

Balfour Deklarasyonu’nuyla modern tarihin en uzun işgallerinden biri başladığı gibi, izleyen yıllar, Filistin’de istila, işgal, demografik yapı değişimi, topraksızlaştırma ve kan dökmeyle geçmiştir.  İngilizler, dünyanın dört bir yanından gelen Yahudileri bölgeye yerleştirerek bölgenin demografik yapısını değiştirdi. Yahudîler bölgeye yerleştikten sonra hızla Haganah, Palmah, Irgun gibi örgütleri kurarak terör faaliyetlerine başladılar. Yahudilerin 1917'de Filistin topraklarındaki yüzde 8' lik nüfusu bu örgütlerin baskılarıyla 1947'de yüzde 33'e kadar yükseldi. İngilizlerin, Yahudiler ile Araplar arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle Filistin'i yönetemez hale gelmesinin ardından konu 1947'de Birleşmiş Milletler'e taşındı. BM'nin kurdurduğu Filistin Komisyonu ise Filistin topraklarının, yüzde 55'lik kısmının Yahudilere, yüzde 45'lik kısmının Araplara bırakılması yönündeki taksim planını ortaya koydu. Tarihi Filistin topraklarının sadece yüzde 6'sını elinde tutan Yahudiler, pastadan kendilerine verilen büyük dilimi kabul ederken, toprakları işgal edilen Filistinliler bu taksim planına haklı olarak karşı çıktı. Dönemin ABD Başkanı Truman, bildirgenin yayımlanmasından saatler sonra gasbedilen Filistin toprakları üzerinde kurulan İsrail'i tanıdıklarını duyurdu. Böylece İsrail'i tanıyan ilk ülke ABD oldu.

 İsrail devleti yalnızca Filistin topraklarını işgal etmekle kalmamış, Suriye’deki Golan Tepeleri’nden Güney Lübnan köylerine ve bir dönem boyunca Sina Yarımadası’na kadar pek çok bölgeyi de işgal etmiştir. İsrail’in topraklarını daha da genişletmek niyetinde olduğu bir sır değildir. Bölgemizde yaşanan pek çok savaşta da bu hedefi güden Siyonistlerin rolü ve etkisinin izleri bulunabilir.

Balfour Deklarasyonu bizim için geçmişte kalmış tarihi bir olay değildir. Filistin’deki soykırımın yaşayan gerçeğidir. Bugün Filistinlilerin kendi topraklarında mülteci durumuna düşürülmesi, milyonlarcasının ülke dışında temel haklarından yoksun mülteci hayatı yaşaması Balfour’un eseridir. İsrail’in devam eden yayılmacılığı, Batı Şeria’daki yasadışı İsrail yerleşimleri, Balfour’un mirasıdır. Kudüs’ü Arapsızlaştırma ve siyonist devletin ebedi başkenti ilan etme girişimleri, Balfour deklarasyonu’nun Siyonistlere verdiği cesaretin bugünkü karşılığıdır. İsrail'in işlediği bütün suçlar, ihlaller, Filistinlilerin maruz kaldığı soykırım Balfour Deklarasyonu'nun sonucudur. "Balfour Deklarasyonu'nun, Filistinliler açısından neden olduğu yıkıcı sonuçların ahlaki ve hukuki sorumluluğu İngiltere'nin omuzlarındadır. İngiltere bunun sorumluluğundan kaçamayacaktır.

Bir asır önce dönemin baş emperyalist gücü İngiltere siyonistlerin hamiliğine soyunurken, bugün bu hamilik görevini Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte yine İngiltere yerine getirmekte, Avrupa Birliği ülkeleri de ona destek olmaktadır.

Geçmişte Amerika’da Afrika’da, Hindistan’da ve Avusturalya’da yerli halklara karşı işlediği soykırım suçlarından edindiği özel tecrübeleri, bugün Siyonist teröristlere kalkan olarak güncelleyen İngiltere, soykrımın resmi ve en önde gelen suç ortaklarından biridir. 7 Ekimden hemen sonra donanmasını göndererek, “katliamın arkasındayız, korkma devam et” diyerek, gayrımeşru çocuğu İsrail’e kol kanat geren İngiltere'yi dünyanın vicdanlı insanları affetmeyecektir. İngiliz donanması İsrail’e kalkan olurken Gazze’de küvözlerde açlıktan can veren bebeler, çadırlarda yanarak ölen çocuklar, fosfor bombasıyla ciğeri yanan anneler, bedeni parçalanan dedeler, vicdanlı insanların yüreğinde yaralar açmakta; bu suç ortaklığı, işbirlikçi İngiltere’ye karşı öfke ve  nefret üretmektedir.  Birleşik Krallık isimini kullanan İngiltere, bizim için Birleşik Katiller adıyla not ettiğimiz aşşağılık bir suçludan başka bir şey değildir. Kendisini “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” olarak tanımlayan İngiltere, “gittiği yerde güneş doğmayan bir kara bulut” olarak iz bıraktığını bilmelidir. Bu suç ortaklığını unutmayacağız. Gazze’de soykırıma destek vermek için nöbet tutan katil İngiliz donanması, er ya da geç, Çanakkale’de Seyit Onbaşı’nın güllesiyle denize gömülen İngiliz Ocean (Ooşın) zırhlısının kaderini paylaşacaktır.

Balfour’dan başlayarak bugüne kadar devam eden işgal ve zulüm eylemlerini, hesabını sormak üzere not ediyoruz.

Kısacası İngiltere’nin günah galerisi Balfour’dan ibaret olmadığı gibi, Balfour Deklarasyonu da geçmişte kalmış tarihi bir belge olarak geçiştirilemez. Filistin halkının mağduriyeti karşısında dünyanın hala sessiz kalması ve bir çözüm üretememesi Balfour Deklarasyonu hedeflerinin tamamlanmadığının da bir göstergesidir. Bu yüzden bu belge bugüne kadar tartışıldığı gibi bundan sonra da tartışılmaya devam edilecektir. Özgür Filistin’in kurulması için 107 yıl önce bugün yayınlanan Balfour Deklarasyonuyla hesaplaşmamız kaçınılmazdır. Balfour deklerasyonu ve sonucundaki yüz yıllık işgali tanımıyoruz, onun meydana getirdiği kurumları da tanımayacak, meşru telakki etmeyeceğiz.

 İsrail’i ekonomik, siyasi, askeri, diplomatik, kültürel ve akademik alanlarda boykot etme ve yalnızlaştırma çağrımızı sürdüreceğiz. İnanıyoruz ki; soykırımcı İsrail başta olmak üzere İngiltere, ABD ve Batılı emperyalist devletler yaptıklarının hesabını çok geç olmadan verecek ve coğrafyamızdan defolup gideceklerdir.

Bir gün gelecek dünyanın adil vicdanlı insanları olarak Balfour deklarasyonu’nu yırtacak ve Siyonizm’in sonunu, Filistin’in özgürlüğünü ilan eden deklarasyonumuzu yayınlayacağız.

Yaşasın Nehirden Denize Özgür Filistin! 

Kahrolsun İsrail ve işbirlikçisi İngiltere ile ABD!

 

Ankara Filistin Dayanışma Platformu   

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Mümtaz Uysal | 02.11.2024 21:25
Anfidap Ankara'da tarih yazıyor.. Allah emeği geçenlerden razı olsun

Her Taraf - Türkiyenin habercisi