"kendi derdim kendime yeter,
başkasının derdini görecek halim mi var."
hiç yabancı gelmedi değil mi bu söz?
sıkıntıya düşünce
kişinin kendi derdine yanması elbette makul gibi gözüküyor.
peki dost
“derdi verenin dermanı verecek” olması nedeniyle
inanan kişiler olarak
bizim farklı düşünmemizi gerekmiyor mu?
işte “müslümanca düşünme” de tam da orada başlıyor.
insan
aniden hiç beklenmeyen zamanlarda
çok büyük mutluluklara veya üzüntülere düçar kalmışsa
şahsın “kişilik testi” olur. zordur adam gibi adam olmak!
böylesi durumlarda “müslüman aklı” farklı çalışır
olmadı mı?
o zaman şöyle buyurun;
öyle çok bilinmezin içinde yaşıyoruz ki...
biliyoruz dediğimiz bilmediklerimizin yanında hesabı bile olmaz dost...
bilinmezi çok olan bir yola düşenin hali
bir o kadar da zavallılıktır esasında...
yani muhtaç olandır. muhtacız, valla muhtacız!
kendimize ve en sevdiklerimize yarının ne getireceğini
her an bir yara olarak ne dokunacağını hiç bilmiyoruz.
öyleyken
kişinin kendime yeterim duygusu insanın üzerinde en çirkin duran bir haldir…
kibir işte…
hangi makamın sahibi olursanız olun, hangi zenginliğin sahibi olursanız olun
hangi güç ve kuvvet sahibi olursak olalım
insanın yarın nelere evrileceğine dair kendisinde hiçbir bilgisi yoktur.
hani
mısır’ın sarayında evlatlık olarak büyüyen
bir kavga sonrası attığı bir yumruk nedeniyle katil olan ve
hakkında iktidar sahiplerinin ceza verme hazırlığını duyması nedeniyle
şehri terk etmek zorunda kalan bir yiğit genç adam vardı.
istemeden bir kavgaya karışmıştı ve attığı yumruk sonrası
kazara katil olması nedeniyle bir anda değişen bir hayattan bahsediyorum.
uzun bir yoldan gelmiş bilinmez bir diyarda
kimi kimsesi olmayan aç ve biçare bir şekilde kala kalmışsınızdır.
başınızı sokacak bir yeriniz bile yoktur
“bir küçücük hayra dahi muhtaçsınız” işte.
o ara
kendi muhtaçlığımız başkalarının dertlerini gizler bize...
görmeyiz,
kendi acılarımız kuşatır bütün duygularımızı.
kör ve sağır eder bir başkasının derdine, feryadına…
mesela
o fukaralığı yaşarken gözümüzün önünde bir hak ihlali olur,
ne bileyim birileri zayıf gördüklerine işte taşkınlık yapar
onca muhtaçlık içinde bile olsa
tam da burada müslüman aklı devreye girer. bu nasıl bir şey ki?
derseniz eğer;
hz. Musa'nın “aklı”dır derim işte...
müslüman aklı
kendi mazeretlerini sebep gösterip,
yapacağı iyiliği geciktirmez.
insanı düştüğü kör kuyulardan çıkaran,
yani kurtaran
önceden yaptıkları ‘iyilik’leridir. bilirsiniz değil mi?
hani, aziz olanın ifadesiyle
mağarada sıkışıp kalanların geçmişte yaptıkları iyiliklerini sayarak
adım adım mağaranın kapısını kapatan kayanın açılıp kurtuluşa erdikleri
bir hadis vardı ya! onu derim.
mesela mülteciler için, “kendi derdimiz yetmedi de bir de bunlar nereden çıktı”
cümlesi kişinin aklının sıradan “kalabalık” aklı olduğunu gösterir.
bu müslüman aklı değildir biline…
Musa’yla yol arkadaşlığı yapanlar böyle mi ya!
hani Musa şehirden kaçıp medyen’e gelince
iki kadını kuyunun biraz ilerisinde koyunlarını sulamak için beklerken bulmuş ve
onların hayvanlarını sulamış ve diğer erkek çobanların bedeviliğinden, eziyetinden kurtarmıştı.
sonra gölgeye dönüp çekildi:
“Ey Rabbim! Doğrusu bana indirdiğin (lütfundan indireceğin)
her türlü hayra muhtacım.” dedi.
sonra ne mi oldu?
günün gölgesi dahi kalkmadan üzerinden
iyilik yapılan kızlar Musa’ya geri döndüler ve evlerine babasını çağırdığını söyleyerek;
(kız)lardan biri: “Babacığım! Onu ücretli (çoban) tut. Çünkü ücretle tuttuklarının en hayırlısı, (bu) güçlü ve güvenilir olan (adam) dır.” dedi.
of ki of!
bu ne güzel bir dönüştür böyle…
iki kardeşin sıkıntısını gideren ve sonra gölgeye çekilip
“valla ilahi lütfundan gelecek her türlü hayra muhtacım demek”
işte tam da bu akıl benim dediğim akıldır.
aziz kitabın ifadesiyle
“İman edip salih amellerde bulunanların kötülüklerini örteceğiz ve
yaptıklarının en güzeliyle karşılık vereceğiz.”
“...iyilikler kötülükleri giderir. bu anlayanlara bir öğüttür.
meczup ökkeş söylendi;
“iyilikleriniz
muhtaç olduğumuzda kurtuluşumuz için önceden hazır edilen güzelliktir” dedi
sonra
“inanıyorsanız bi deneyin” diye de ekledi
valla!
denedim
öyle…
Yazarımız Osman Kayaer Emekli Oldu
18.10.2025
İyi bir İNSAN: Aliya|Mehmet Doğan
19.10.2025
İran raporu Meclis'te tartışma çıkardı
18.10.2025
Uyuşturucuya bağlı ölümler yüzde 42 arttı
18.10.2025
Sünnet Üzerine YUSUF YAVUZYILMAZ 19.10.2025
gazze mahkemesi ay’ı RESUL UZAR 21.10.2025
Sumud: Dünyanın Vicdanı YUSUF YAVUZYILMAZ 06.10.2025
Atasoy Ağabey/Ak Saçlı Bilge TALİP ÖZÇELİK 15.10.2025
Üstad'ın Psikanalizi Dr. MEHMET SILAY 09.10.2025
Cumhuriyet Sonrası İslamcılık YUSUF YAVUZYILMAZ 12.10.2025