Ahlaki olan tek seçenek ABD'nin İsrail'e verdiği desteği durdurmaktır
Chris edges
Amerikalı yazar ve askeri muhabir
Kaynak Al jezeera
Soykırımı durdurmanın tek yolu ikili müzakerelerin sonuçsuz kalması değil.
İsrail, Hamas lideri İsmail Haniye'ye düzenlenen suikast da dahil olmak üzere, kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını umursamadığını hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koydu.İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırım kampanyasını durdurmanın tek yolu ABD'nin İsrail'e silah sağlamayı sona erdimesidir.
Bunun yolu kararlı bir halk iradesinden geçiyor çünkü Amerikalıların bu suça katkıda bulunan hiçbir başkan adayını veya siyasi partiyi desteklemeyeceklerini açıkça beyan etmeleri gerekiyor.
İki büyük partiyi boykot etmeye karşı ortaya konulan argümanlar gayet iyi biliniyor:
Demokrat parti içinde çalışabileceğimizi, İsrail lobisinin, özellikle de Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi'nin (AIPAC) Kongre üyelerinin çoğunluğuna hakim olduğunu ve müzakerelerin eninde sonunda katliamın durdurulmasını sağlayacağını kısacası güçsüzüz ve bu vahşi projeyi durdurma umudumuzdan vazgeçmemiz gerektiği söyleniyor.
Bir apartheid devletine yüz milyonlarca dolarlık askeri yardım gönderilmesini bir oldu bitti olarak kabul etmeli, İsrail'i korumak için BM Güvenlik Konseyi'nde vetomuzu kullanmalı ve kitlesel katliamları sona erdirmeye yönelik her türlü uluslararası çabayı engellemeliyiz. Bunun dışında başka seçeneğimiz yok.
Uluslararası hukukta şuç olarak kabul edilen soykırım, ticaret anlaşmaları, altyapı projeleri, bağımsız okullar ya da göç gibi sadece siyasi bir mesele değil, insanlığın özüne ilişkin olan ahlaki bir meseledir.Bu iğrenç eyleme boyun eğmek Küresel toplumu barbarlığa bir adım daha yaklaştırıyor, hukukun üstünlüğünü parçalıyor ve İnsanlığa dair tüm Ahlaki değerleri alay konusu haline getiriyor.
Soykırım başlı başına bir kategoridir ve ona sahip olduğumuz her şeyle direnmemek, Hannah Arendt'in tanımladığı gibi, insanları gereksiz kılan kötülüğe, "radikal kötülüğe" katılmak anlamına gelir.
Primo Levi gibi yazarların Holokost'la ilgili verdiği temel ders, hepimizin gönüllü cellat olabileceğimizdir. Kayıtsızlık ya da tereddüt yoluyla bile kötülüğe suç ortağı olunması kaçınılmazdır.
Auschwitz kampından sağ kurtulan Levy, "Canavarlar var" diye yazmıştı, "ama sayıları gerçekten tehlikeli olamayacak kadar azdır. En tehlikelileri, inanmaya ve soru sormadan harekete geçmeye hazır sıradan insanlardır.
Başarı şansı olmasa bile kötülükle yüzleşmek insanlığımızı ve onurumuzu korur. Kötülükle yüzleşmek insanlığımızı ve onurumuzu korur.
Vaclav Havel'in Güçsüzlerin Gücü'nde yazdığı gibi, güçlülerin söylenmesini istemediği ve bastırmaya çalıştığı gerçeği yaşamamıza olanak tanır.
Her gün yüzlerce masum insanı öldüren ve yaralayan bir ulusu silahlandırdığımız ve finanse ettiğimiz bir dünyayı kabul etsek Havel bizim hakkımızda ne derdi?
Etik bir duruşun her zaman bir bedeli vardır. Eğer bir maliyeti yoksa bu etik bir duruş değildir Bu sadece popülizmden ibarettir.Bedeli ne olursa olsun bu topraklarda mazlumların yanında yer almalıyız. Eğer askeri polisin istismarına, geniş hapishane sistemimizin insanlık dışılığına ya da Gazze'deki soykırıma karşı bu tutumu sergileyemezsek, dünyamızı insanlıktan çıkarmakla tehdit eden büyük bir ahlaki suçun ortağı haline geliriz.
Ebu Ubeyde: Nasrallah'ın yasını tutuyoruz
28.09.2024
HİZBULLAH'IN FİLİSTİN SINAVI | HAZIM KORAL
28.09.2024
Lübnan sınırında ilk sıcak temas
02.10.2024
Tebaa ve İtizalciler | Muharrem Balcı
11.09.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024