metrika yandex
  • $42.11
  • 48.97
  • GA41800

Kudret Sınır Tanımazsa Zulme, İrade Körleşirse Tükenişe Dönüşür

HASAN KANAT
20.06.2025

 

İnsanın en büyük çıkmazlarından biri, kudretinin sınırlarını ihlal etmesidir. Bu sadece bireysel düzlemde değil; toplumsal, siyasal ve tarihsel boyutlarda da tekrar eden bir olgudur. Kişi ya da toplum, neyi değiştiremeyeceğini göremediğinde, değiştirilebilir olanı da gözden kaçırır. Nihayetinde, irade körlüğü baş gösterir. Ve bu körlük, zamanla bir tür tükeniş haline gelir.

Meseleyi daha iyi anlayabilmek için tarih bitmez tükenmez bir hazine olarak karşımızda duruyor. Mesela Bizans’ın son dönemlerini hatırlayalım. İmparatorluk, küçülmüş sınırlarını geriye çekmek zorunda kalmıştı. Balkanların ve Anadolu’nun büyük bir kısmını kaybetmiş, başkent Konstantinopolis ise kuşatma tehdidi altındaydı. Tüm bunlar yaşanırken Bizans yönetimi ise iç tartışmalara, siyasi kavgalara, mezhep mücadelelerine ve eski bir dünya tasavvurunun sürdürülmesine mesai harcıyordu. Kaçınılmaz görünen coğrafi ve askerî çöküşü değiştirmeye çalışırken, halkın moralini ve ekonomik istikrarını koruyabilecek daha "mümkün" meseleleri ihmal etti. İmparatorluk, iradesini hakikatten kopardı. Neticesi malum: bir varlık ve direnişten çok, bir tükenişle karşı karşıya kaldı. 

Benzer bir örnek, Fransız Devrimi sonrası Avrupa'sında gözlemlenebilir. Devrim'in yıkıcı etkisinden ürken muhafazakâr monarşiler, halkın taleplerini bastırmak için büyük baskı rejimlerine dönüştü. Yaşanan değişimi anlamaya çalışmak yerine, onu topyekûn bastırmaya ve yok etmeye çalıştılar. Oysaki ortaya konulan kimi talepler, dönemin sosyoekonomik dinamiklerinden kaynaklanıyordu ve kaçınılmazdı. Değişimi görmek, anlamak ve yönlendirmek yerine durdurmaya çalışmak, ancak o rejimlerin sonunu hızlandırdı.

Modern zamanlarda da benzer örneklerle karşı karşıyayız. Mesela Orta Doğu'daki pek çok otoriter rejim, halkın talep ettiği en temel özgürlüklerle ilgili talepleri dahi susturmak ve bastırmak yolunu tercih etti. Arap Baharı’nı hatırlayalım. Tunus'ta, Mısır'da, Suriye'de... Değişimin kendisini kavramak ve yönetilebilir kılmak yerine, onu topyekûn tehdit olarak görüp bastırmaya çalışan rejimler, bugün paramparça olmuş coğrafyaların başlıca aktörleridir. Burada da aynı olgu işler: Değiştirilemeyecek olana odaklanmak, yönetilebilir olanı yitirmeye neden olur.

***

Bireysel düzleme indiğimizde de tablo değişmez. İnsan ilişkilerinde, özellikle de aile içi dinamiklerde, bu sapma çok sık görülür. Bir ebeveyn, çocuğunun karakterini "tamamen değiştirmek" ister; onun mizacını yeniden şekillendirmeye çalışır. Ama bu süreçte, onunla olan iletişimini, güven ilişkisini, karşılıklı anlayışı yitirebilir. Çünkü değiştirilemeyecek olanla cebelleşirken, inşa edilebilecek olanı ihmal eder. Tükeniş, buradan doğar.

Güncel hayattan başka bir örnek: Sosyal medyada bireyler, dünyadaki adaletsizlikleri, politik yanlışları, sistematik sorunları sürekli dile getirir. Bu bir bilinçtir elbette. Ama kişi, kendi yakın çevresiyle, kendi mahallesiyle, kendi ahlakıyla ve kendisiyle ilgilenmeyi ihmal eder. "Büyük resmi" değiştirmeye odaklanırken, küçük ama etkili alanlar çürümeye başlar. Halbuki hakiki etki, çoğu zaman marjinal değil, merkezidir. Ve merkez, bireyin kendi varlığıyla başlar.

Buradan hareketle şunu söylemek mümkün: Modern insan, özellikle de kentli insan, eylemsizliği zayıflık, beklemeyi pasiflik, vazgeçmeyi ise yenilgi olarak kodluyor. Oysa tarih bize gösteriyor ki, kimi zaman en büyük zaferler, bir geri çekilmenin, bir farkındalığın ve bir yön değiştirmenin neticesinde gelmiştir. Stratejik sabır, sıradan bir suskunluk değildir. Bu, kudreti hikmetle terbiye etmektir.

İrade, salt istemek değil; neyi isteyip neyi bırakmak gerektiğini bilmektir. İnsanı ayakta tutan, her şeye hükmetmesi değil, hükmedemeyeceğini idrak edebilmesidir. Çünkü kudret, sınır tanımazsa zulme, irade ise körleşirse tükenişe dönüşür.

Sonuç olarak, mesele sadece "değiştirmek" değildir. Mesele, "neyi değiştirmeli, neyi bırakmalı" sorusuna doğru cevap verebilmektir. Zira bazen en büyük değişim, insanın kendi sınırlarını bilmesi ve kabul etmesiyle başlar.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş