Değerli Şeyho Hocam Hakk’ın rahmetine yürüdü. Rabb’imden kendisini bağışlamasını, rızası ve cemaliyle şereflendirmesini niyaz ederim.
Bana Kur’an-ı Kerim’i sevdiren güzel hocam, senin taleben olmak bugün bile değeri az bulunur bir kazanım oldu benim ve o dönemde yollarımızın kesiştiği yüzlerce genç için…
Kendisini henüz cemaatler ve İslami çalışmalara yeni yeni ısınırken tanımıştım. Henüz cemaatle hareket edebilmenin zorlukları, kisişel farklılıkların ve bakış açılarının grup içinde oluşturduğu zorlukların İslami çalışmanın özünden olmadığını fark edememenin hayal kırıklığının üstesinden gelemiyordum. Söylemlerimiz ve eylemlerimiz arasındaki farklılıkları anlamalandırmakta zorlanıyordum.
İslami hareketlerde insan olmanın verdiği zafiyetlerin yol açtığı zorlukları ve bunların oluşturduğu gerilimleri aşmaya çalışmak motivasyon düşürücü bir etki oluşturuyordu
O dönemde içinde bulunduğum İslami oluşumun açmazları benim de acemiliğimle birleşince zorlu bir dönem geçirmiştim.
İşte bu aşamada hayata dair deneyimleri ve İslami ilimlerden edindiği derin ve geniş vizyonuyla Şeyho Hocamın çözümlemeleri ve önerileri, savrulmadan İslami hareket içerisinde kalabilmemi sağlamıştı.
O dönemde benim gibi birçok genç Şeyho Hocanın yanına benzer sorunları dile getirmek ve kendisiyle hasbihal ederek tavsiyelerini almak üzere gelirdi.
Gelen herkesi aynı güler yüzle karşılar, yanında zaten hep hazır bulunan misafirini uğurladıktan sonra sizi dinler, anlayışlı sözlerle yaralarınızı sarardı.
Her ne olursa olsun o içten sıcak güler yüzü hiç eksik olmazdı. Kendine has gülümsemesi ve eski mobilyalarla dolu sıkışık odasında hep sıcak bir çehreyle, sanki, başka kimseyi değil de sadece sizi bekler gibiydi.
Bembeyaz saçları ve sakalları ile bilge bir şeyhti bizim için.
Bazı kalıplara sığmayan birkaç delikanlı olarak hızlı olmayı, güçlü olmayı, hemen her şeyi çözmeyi isterdik. “Neden vahdet, ümmet diyen abiler, önderler, hocalar 100 metrekarelik bir alanda 5-10 vakıf, dernek vb. kurar?” konulu oturumlarımızın sonunda ilk uğrağımız onun odasıydı.
Kalıpların yanlış belirlenmesini, döneme uymamasını, şahısların enaniyetlerini ve futuvvetin dinamizminin engellenmesini kabullenemiyorduk.
Ümmetin coğrafyaları ateş yeriydi, mazlumlar hep İslam toplumlarıydı. “Neden birleşemiyoruz, neden üretemiyoruz, neden gidemiyoruz?” Kabullenemiyorduk.
Kendisi de kalıplara sığmıyordu. Anlıyordu bizi. Geleneği tatmış ama çağın sorunlarını da tanımış bir yorumu vardı olayları ele alırken. Bizi anlıyor, bizimle acı çekiyor ama aynı zamanda da tecrübesinden beslediği tavsiyeleriyle bizi doğru adımlar atmamız için teşvik ediyordu.
Küsüyorduk, önümüz kesiliyor, yapacaklarımız eleştiriliyordu. “Koltuk sevdası” kaynaklı çekişmelerden gına geliyordu. Kendisi de içinde bulunduğu hareketçe tam kabul görmemiş bir İslami önder olarak, bizimle aynı köşeye sıkışmışlık hissini paylaşıyor ama bu yolun değerini bildiği için yoldan ayrılmayalım diye gönlümüzü hoş tutuyordu. Kendisi ise daha büyük çekişmelerin nesnesi haline gelirken sabrediyor ve içinde bulunduğu gemiyi terketmeme azmini ve sabrını bize öğretiyordu.
Görüyorduk çektiklerini, bize söylemezdi dertlerini. Ama görünen köy de kılavuz istemiyordu. Yine de tefrikanın öznesi olmazdı. Onu nesne yapanları tek söz etmeden mahkum eden bir vakarı vardı.
O kadar çok anlatacak şey var ki…
O dönemde bir limandı ben ve benim gibi “ateşli ama biraz da yol bilmeyen” gençler için… Muhabbetine sığınır, onunla içeceğimiz çayların soluk renkli bardaklarına sarılırdık.
Sonra sanırım büyüdük. Yaşlanamadık. O da yaşlanamamıştı bence. Esprileri ve gençleri kendine çeken enerjik karakteriyle yaşlanamamıştı. Saçı ve sakalı “tatlı bir dede” olarak görünsün diye, güzel niyetlerinin hatrına aklanmıştı sanki…
Gölbaşı’ndaki evinde kiraz yememiz için beni ve çocuklarımı teşvik ederken ki cömertliğini, hep ihtiyaç duyduğumuz güzel öğütlerini de aldı gitti.
Dua ediyorum sana “güzel kalpli şeyh”.
Bana sevdirdiğin Kur’an hakkı için Rabb’im seni cemaliyle şereflendirsin, Amin!
Büyük Direnişci Cevher Dudayev
22.04.2025
Mustafa Ökkeş Evren ile Derkenar..
20.04.2025
Ankara'da 525 torbacı yakalandı
17.04.2025
İmamoğlu gösterilerinde 172 kişi tutuklandı
26.03.2025
Güven ve Adalet Toplumu |HAMZA ER
28.03.2025
UMRAN SORUYOR: DÜNYA NEREYE GİDİYOR?
29.03.2025
Sorular YUSUF YAVUZYILMAZ 19.04.2025
Bir Umreden Arda Kalan AHMET GÜRBÜZ 18.04.2025
Çağdaş Sorunlar ve Entelektüel… ABDULAZİZ TANTİK 18.04.2025
Şah Kalender Veli ORHAN GÖKTAŞ 19.04.2025