Devletin ne olduğu sorusuna isabetli birçok cevap verilmiştir. Ancak tekil cevaplar devleti tanımlamak için yeterliliğe sahip olmayabilir. Bundan dolayı tanımları devletin güncel olarak ne yaptığıyla ilgili olarak dinamik bir şekilde ele almak yerinde olacaktır. Gazze de tüm çıplaklığıyla şahit olduğumuz gerçeklik, devletin meşru şiddet tekelini elde bulunduran yapı olarak tanımlanmasına neden olmaktadır. Şiddetin dozunun ve çıplaklığının arttığı ortamdaysa, meşruiyette vicdan sahibi insanlarda kaçınılmaz olarak kayba uğrayacaktır. Tam bu noktada gerçekliğin dönüşüp kurgu haline gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Şiddetin/Zulmün devamlılığı insanlara inanacakları bir kurguyu üretmekten geçmektedir. Bu zaruret artık devleti ve devletlerden oluşan uluslararası düzeni meşru kurgu tekelini elinden bulunduran yapı olarak da karşımıza çıkaracaktır.
Gerçekliğin, güçlünün kurgusuna dönüştüğü en kritik an savaş halidir. "Yası tutulabilir hayatlar" hep ezen tarafın hayatlarıdır bu kurguda. O hayatların mutlaka anlatılması gereken hikayeleri, bekleyenleri vardır. Öldürülmenin rutine döndüğü ezilen tarafta sadece rakamlar konuşur. Anlamlı yaşam ve ölüm ezenlerin tarafına yazılmıştır. Savaş halinde güncel olan durum kadar geçmişte kurguyla bezenir. "Barış" halinde sunulan yok sayma, öldürme bir ihsan gibi sunulur. Bu ihsanı kabul etmeyen Hamas artık suçludur, payına düşen terörle tanımlanmaktır. İşgal eden, öldüren İsrail, stratejik ortak olarak her şeye rağmen bir devlettir, tüm zulmünün karşılığı en fazla kısık sesli kınamalardır. Hem "Barış" halinde hem de "Savaş" halinde işleyen en önemli kurgu hukuktur. Her ikisinde de problemin kaynağı, verili olan kurguya itiraz edenlerdir. Bundan dolayıdır ki Hamas'ın terörle tanımlanması eylemlerinden ötürü değil bizatihi kurguya itiraz eden varoluşundan ötürüdür.
Savaş anında ezenlerin kurgusu (hukuk, uluslararası standartlar) her zaman kendilerini haklı olarak tanımlayacaktır. Gerçekliğin, ezenin kurgusuna dönüştüğü yerde ezilenin, ezenin hukukuyla yargılanması, tanımlanması ve ezenin hukukuna çağrılması beyhudedir.
Yıllarca o hukuk ezenin konumunu pekiştirmiş, devamlılığını sağlamıştır. Ezilen bu hukukun gölgesinde ezilmiştir. Ezilenin eyleme geçtiği yerde artık kendi hukuku konuşacaktır. Küresel kurguya dönüşen insan hakları, demokrasi, özgürlük zulme sessiz kalırken, zulme itiraz edenlere ayar verecek hakka sahip değildir. İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük yalnızca kurguyu kabul edenlerin olduğu yerde işleyecektir. Dayatılan bu kurguyu reddedenleriyse insan hakları adına askerler, demokrasi adına uçaklar, özgürlük adına da savaş gemileri beklemektedir.
Zorlu CEO'su geri döndü
01.09.2025
Dil, Kabalık, Kavga ve Cinayet OSMAN KAYAER 21.09.2025
Aile Huzuru FEYZULLAH AKDAĞ 14.09.2025