Kırk üç (43) yıllık ömrünüz olsa bir Müslüman olarak ne yapardınız, neler yapmak ister, ne hayaller kurardınız?
Yapacağınız da yapmayı düşündükleriniz de Müslümanca olduktan sonra yüce Allah kolaylıklar verip yollar açacaktır size. Rızasını gözetene yardımını esirgemeyecek bir rabbin, bir ilahın, bir melikin kulu olduğunun farkına vakıf bir kişiyseniz eğer; yorulma, dinlenme, bekleme, erteleme, eğlenme bilmeksizin İslam davası uğruna mücadele etmeniz gerektiğini de pek ala bilen, hisseden, yaşayansınız demektir.
Akıl, fikir, zikir, şükür, mücadele, cihat etme yetilerinin olgunlaşmasından itibaren ömrünün her safhasında ilahi bir sayha için bulunduğu her yerde bir cemiyet, bir hareket, bir oluşum gerçekleştirmiş bir şahsiyet bilir misiniz?
Kırk üç seneyi kılı kırk yararak yaşamak…
Bir şahsiyet ki 14 Ekim 1906’da dünyaya selam verip 12 Şubat 1949’da da en görkemli selam ile cennete uçuvermiştir. Kırk üç sene nasip olmuş fani dünyadan faydalanmak ya da bu dünyaya katlanmak… Kırk üç seneyi kılı kırk yararak yaşamaya azmetmiş bir Müslüman, bir muvahhid, bir mücahitti İmam Hasan el-Bennâ. İmam vasfının en çok yakıştığı ama vazife olarak öğretmenlikle iştigal eden bir öncüydü o.
Mart 1928’de yani yirmi iki (22) yaşının sınırlarındayken Müslüman Kardeşler (İhvân-ı Müslimîn) hareketini kurmuştu kendisiyle aynı inancı, amacı, ideali, derdi taşıyan altı (6) gençle birlikte. Şehadet tarihine kadar bu hareket/cemiyet çerçevesinde gayret göstermiş, faaliyet yapmış, mücadele ve cihat etmiştir İmam Hasan el-Bennâ.
Onu seven ve mücadelesine hayran olan Türkiyeli ve dertli bir Müslüman fikir, düşünce, hareket adamı Ali Kaçar, Eylül 2025 tarihinde Davetten Şehadete Hasan el-Bennâ ve Müslüman Kardeşler adını verdiği kitabıyla çıkageldi.

İlgilisi ve meraklısı için doyurucu bir Hasan el-Bennâ ve İhvan-ı Müslimîn haritası çizivermiş değerli yazar bu ter u taze kitabında.
Tasavvufa olan muhabbeti, siyasetle olan alakası…
Doğumundan eğitimine, öğretmenliğinden İhvan hareketini oluşturup faaliyetlerini sürdürmesine, İngiliz işgaline karşı Mısır insanını bilinçlendirmesinden bu işgalcilere yönelik nasıl bir mücadele içerisinde bulunduğuna kadar detaylı bir biyografik bilgiye muhatap oluyoruz eser boyu.
İmam Hasan el-Bennâ’nın tasavvufa olan muhabbeti ve münasebetinin yanında dönemin şartları çerçevesinde Müslümanca siyasetle alakasının üzerinde durulan eserde, bu hususların değerlendirilmesi hakkaniyetle yapılmaya çalışılmış. Mesela İmam Hasan el-Bennâ’nın tasavvufa olan muhabbetinin, İhvân hareketinin de tasavvufi bir hareket olduğu manasına gelmediğinin altı önemle ve özellikle çizilmiş. İtham ederek değil de anlayarak, şartların getirdikleri ve gerektirdiklerine ama Kur’an-ı Kerim’in ve Sünnet-i Nebevi’nin belirlediği ölçülere dikkat çekilerek aktarımlarda bulunulmuş.
Yirminci yüzyılın yüz akı, gönül aydınlığı…
Kuruluşundan teşkilatlanmasına, yaygınlaşıp pek çok bölgede şubelerinin açılmasına, gelişip etki gücünün genişlemesiyle birlikte takibe alınıp Mısır idaresi tarafından kapatılmasına ve mensuplarının hapse atılmasına varacak kadar çeşitli sıkıntılara uğratılan Müslüman Kardeşler hareketi/cemaati/oluşumu, bütün dünya Müslümanları adına yirminci yüzyılın yüz akı, gönül aydınlığı olmuştur. Küfrün, şirkin, zulmün, fahşanın Mısır diyarındaki bir anlamda korkulu rüyası haline gelmiştir İhvân.

Gelmiştir; çünkü işgal güçlerine karşı şuura ermiş bir toplum var olmuştur artık.
Gelmiştir; çünkü uyuyan ve uyuşan ümmet harekete geçmiştir artık.
Gelmiştir; çünkü Müslümanların dünyaya söyleyecekleri sözleri, teklif edecekleri bir nizamlarının olduğu yeniden gündem edilmiştir artık.
Bunlarla beraber daha nice sebepten ötürü hareketin önü ve sesi kesilmeliydi. Kukla yönetimler iş başına geçirilmeliydi. Topraklarının inanç ve kültürünün değil de sömürgeci heyulanın zilletinin gereği yapılmalıydı. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (aleyhisselam) ile Havva validemize yaptıklarıyla müminlere düşmanlığı tescilli olan şeytan (aleyhillane), her dönemde iş başında olmalıydı ve oldu da.
Şehadet gününde doğan bir şahit…
Müslüman Kardeşler hareketi kapatılmış, sahip olduklarına el konulmuş, faaliyetleri yasaklanmış, mensup ve gönüllüleri toplumdan bir şekilde tart edilmiş, zindanlar Kardeşler’le doldurulmuştur en insafsız ve izansız haliyle.
Tekrar toparlanmak ve mücadeleye devam etmek için bütün enerjisini davasına harcayan İmam Hasan el-Bennâ, insanlık dışı bir suikastla vurulur ve götürüldüğü hastanede doktorların müdahale etmesi engellenerek şehadete kavuşur 12 Şubat 1949 günü. Ne hikmet-i ilahidir ki; şehit edildiği gün, dünyaya soyundan yeni bir şahit gelir ve adı da şehadet konulur.
Genç Birikim yayınlarının onuncu (10.) eseri olan kıymetli Ali Kaçar’ın söz konusu kitabı, İmam Hasan el-Bennâ’yı ve davasını yeniden hatırlamamıza, haklarındaki eksik bilgilerimizi tamamlamamıza, aynı zamanda da yeni nesle okutacak mühim ve elzem bir çalışma daha kazanmamıza vesile olmuştur. Yüce Rabbimiz, hakkıyla okuyup anlamayı ve bu yüce davayı sahiplenip yaşamayı nasip etsin bizlere.
Âmin.
Derleyen: Fatih PALA
Yazarımız Osman Kayaer Emekli Oldu
18.10.2025
Gazze’de Söz Kimin Olacak|Bekir Tank
13.10.2025
Bugün Günlerden Yahya Sinvar..
16.10.2025
Ne Yapmalı? YUSUF YAVUZYILMAZ 09.11.2025
Atasoy Ağabey/Ak Saçlı Bilge TALİP ÖZÇELİK 15.10.2025
Bir cami, bir imam ve cemaat OSMAN KAYAER 28.10.2025
Dindarların Trajedisi YUSUF YAVUZYILMAZ 25.10.2025
Sünnet Üzerine YUSUF YAVUZYILMAZ 19.10.2025