Elmas Sömürge Türkiye Duruşmaları-5
Ülke işgal altındadır. Suçlu-suçsuz tüm kesimlerin güçlerini birleştirmeleri, millî mücadeleyi işgalcilere karşı vermeleri gerekirken, iç düşmanlar üretmenin peşine düşülmüştür. Başta İstanbul, ülkenin stratejik yerleri işgal altındayken bile, Erzurum, Sivas Kongrelerinde çekişmeler, ayak oyunları, kişisel husumetler ya da çıkarlar, geri plâna itilememiştir. Elaziz valisine suikast, Trabzon valisinin askerlerce tutuklanması, örgüt mantığı ile guruplaşmalar; maddî manevî yıkımlara uğramış, genç nüfusunun çoğunu cephelerde kaybetmiş, ekonomisi tıkanmış, enerjisi azalmış, can çekişen ülkemizde; topyekun bir mücadele verilmesini engellemiştir. Siyasî ayak oyunları, Mondros Mütarekesi’nden bu yana iki yılın heder edilmesine yol açmıştır. Ne yazık ki, askerî erkân da dahil, topluma vaziyet edecek kadroların bölünmüşlüğü, çözümün değil sorunun parçası olmaları, Lozan’a güçlü kartlarla oturmamızı engellemiştir.
Karabekir Paşa, İstanbul’dan kurtarıcı bekleyeceğine öne çıkıp millî mücadeleyi daha organize daha kapsamlı, daha güçlü kılacak irade ve basireti gösterememiştir. Bölgesel konumda kalmayı tercih ederek siyasî bir lider olamayacağını adeta ilân etmiştir. Vizyonu ve misyonu teknisyenlik seviyesinde bir askerî bürokrat olmanın ötesine geçememiştir.
* * *
Doğu Anadolu Bölgesinde Rusların ve diğer Batı ülkelerinin kışkırttığı Ermeniler, devlet kurma girişimlerini hızlandırmışlardır. Osmanlı Devleti’nin millet-i sadıkası Ermeni toplumu içinde suçsuz olanların tehcire tabî tutulmasının yanlışlığı kadar; Rus ordusu içinde oluşturulan Ermeni birliklerinin Müslüman ahaliye yaptığı zulümler de büyük yanlışlıklardır… Ermeni ileri gelenleri bölgedeki hakimiyetlerini pekiştirmek için Müslüman Kürt aşiretleriyle irtibat kurmuşlar, kendi himayelerinde işbirliği teklif etmişlerdir. Bu maksatla yazılmış mektuplardan (bazı bölümleri) ikisi aşağıdadır:
Ermenilerin Kürtlere Müracaatı
Hamid Bey’in, Ali Merze Bey’in ve Ahmed Haso ve Yusuf Bey’in Huzur-ı âlilerine
Zât-ı devletleri ile hüsn-i münasebet (güzel ilişki) meydana getirmek ve bilumum Kürtlerle hal-i sükunette(barış, rahatlık) ve uhuvvette (kardeşlik, dostluk) yaşamak bizim en büyük emel ve maksadımızdır.(…) Taraf-ı âlinizce de aynı gaye ve fikrin takip edilmekte bulunduğuna katiyyen ümitvârız. (…) Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün muhakkak dost ve kardeş olacağız. (…) Bizim gayet âlicenab (şerefli, cömert) ve asil bildiğimiz Kürt milleti, neden dolayı bizimle uzlaşma tarikini (yolunu) tercih etmemişlerdir. (…) Kürt beyleri, Kürt aşairi (aşiretleri) ve Kürt milletiyle götürülecek bu uhuvvet cephemizde müstahdem(hizmetli) umum Ermeni zabitanı (subayları) ve ümerası (beyleri) arzukeş ve âmâdedir (hazırdır). (…) Fikir ve nokta-i nazarlarınızı (bakış) hemen iş’ar (bildirme) buyurunuz. Şeraitinizi (şartlar) bildiriniz. Bendeniz âlicenab beyler sizlerin ve aşairinizin kaffe-i metalibatınızı (bütün meselelerinizi) Ermeni hükümeti namına temin edebileceğimi arz ediyorum. Sizlerin arzu buyurduğunuz menatık (bölgeler) ve mahallerde yaşamanızı ve sizlere icab edecek her türlü suhuletin (kolaylık) ibrazını(gösterme) keza temin ve taahhüt eylerim. Kürtlerle Ermeniler hiçbir zaman birbirlerinden uzak ve soğuk kalmayacaklardır. ;İşte bu maruzatı (başvuru) cidden nazar-ı itibara alıp bir ân evvel görüşmek ve mübadele-i efkârda (fikir alışverişi) bulunmak üzere münasip bir vaktin ve münasip bir mevkiin zât-ı devletlerince tâyin ve bize tebliğini istirham ederim ve kemâl-i samimiyetle ellerinden sıkarım devletlü Hamid Bey, Ali Merze Bey, Ahmet Haso Bey ve Yusuf Bey hazretleri. 30 Ağustos 1919
Dost ve muhibbiniz
Haçador Ağa
Kürtlerin cevabı:
Baron Haçador Ağa;
Mektubunuzu aldım. Ermenilerin ağuş-ı İslâmiyette (İslâm’ın kucağında) pek mes’udane idame-i hayat ettikleri(mutlu bir hayat sürdükleri) sırada bile makasıd-ı asliyyeleri (asıl maksatları) uğrunda hafî ve celî (gizli ve aşikâr) her türlü fenalığı ikâdan (yapmaktan) geri durmamışlar ve ezcümle bu harpde cepheden müsellâhan (silâhlı) firarla Rus ordularına iltihak etmişlerdir. Binaenaleyh ihanetleri tamamen ve gaye-i maksadları zahiren anlaşılan Ermenilerle İslâm-Kürt milleti meyanelerinde uzlaşmak imkânı kalmamıştır. Ve beş seneden beri İslâmiyeti mahvetmeye fırsat buldukça nüfus-ı İslâmiyeyi şiar-ı insaniyete mugayir bir tarzda balta ve süngülerle katil ve muhadderatı Osmaniyye’ye (örtülü kadınlara) tecavüz etmeyi mubah gören Ermenilerle Kürt milleti biraraya gelemez. Ermenilerin on misline faik(yüksek, fazla) Kürt milleti Ermeni himayesine giremez ve girmesi imkânsızdır.
(…) nüfus-ı İslâmiyenin tensiki (eksiltme) yolundaki azim ve harekâtınızı var kuvvetimizle mennedeceğiz. Ermeniler böyle vahşiyane İslâm nüfusunu katletmekle ihraz-ı ekseriyet (çoğunluğu elde etme) edemezsiniz. Böylelikle icra-yı hükümet de hiç edemezsiniz. Bizim sizinle hal-i sükunette yaşamamız şerait-i âtiyeye (gelecekteki şartlara) bağlıdır.
(…) İşte Haçador Ağa! Nokta-i nazarımız ve şeraitimiz altı maddeden ibarettir.(…) Bu vesile ile mukabeleten ellerinizi sıkarım Haçador Ağa cenapları. 4 Eylül 1335
Aşiret Rüesasından Bu dahi Bu dahi Bu dahi
Hamid Bey Ali Merze Bey Ahmet Haso Ağa Yusuf Ağa
* **
Sivas’ta önemli bir mesele de Birinci Ordu Müfettişi Fevzi (Çakmak) Paşa’nın başkanlığında bir heyetin Samsun üzerinden Sivas’a gelmekte oluşudur. Karabekir Paşa, Fevzi Paşa’yı şöyle anlatır: “Namus ve hamiyetine emindim. Zayıf tarafı, kuvvetten korkar, fena durumlarda fazla kötümser olmasıydı. Bugünkü vaziyette İstanbul’u kuvvetli gördüğünden aldığı emri tam bir gayretle yerine getirmeye çalışacağını biliyordum. (…) Aleyhinde dehşetli bir cereyan başlamıştı. ”Dövelim, öldürelim” diye asabî haykırmalar oluyordu. En ziyade Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey hiddetlerini gösteriyorlardı. (…) Ben Fevzi Paşa’ya yapılacak hakarete kat’iyyen tahammül edemeyeceğimi, aleyhine söylenen sözlerden pek müteessir olduğumu arkadaşlara ve bilhassa bu hususta pek ileri giden M. Kemal Paşa’ya ve Rauf Bey’e söyledim. (…) 26 sabahleyin ziyaretine gittim. İki saat kadar münakaşa ettik. Fevzi Paşa’nın en mühim vazifesinin beni görmek olduğunu anladım. Mustafa Kemal Paşa’yı tutmaklığımın felâketini, ilerde kötü nam alacağımı anlattı. Söylediği iki şey şudur: Yegâne dayanakları sen olan Mustafa Kemal Paşa muhteris ve menfaat düşkünüdür. Maksadı, hükûmet şeklini değiştirmek, diktatör olmaktır. Ahlâkca herkesce fena tanılan bu zâtın milletin başına belâlar getireceğini seni seven bütün arkadaşlarınız ve ben yakından biliyoruz. Ali Fuad Paşa da muhterisin biridir. En itimad ettiğin İsmet de aynı fikirdedir. Bunların hiçbir kuvveti olmadığı halde, sen bunlara kuvvet veriyorsun. Geleceğin tehlikeli vaziyetlerinde omuzlarına büyük sorumluluk alıyorsun. Kendisinin İstanbul’a getirilmesine sen mani oluyorsun. Buna yardımcı olma!’
Cevap olarak şunları söyledim: Paşam! (…) Ondan daha hamiyetli ve değerlisini İstanbul’da iken aradım, bulamadım. Pekâla hatırlarsınız. Hanginiz esaret altındaki İstanbul’dan çıkıp da geldiniz. Bugün de sizden rica etsem ihtimal yine gelmezsiniz. Burada kalınız, seni reis yapalım. Bugün benim kuvvetle tutacağım zattır ki, milletin başında durabilir. (…) Siz ve emsâliniz esaret altında oturmayı tercih ediyorsunuz. (…) Keşke milletin ilerisinde ve kolordu kumandanlıklarında daha değerli kişiler bulunaydı.
(…) Fevzi Paşa’yı nihayet ikna ettim ki millî mukavemet olmazsa, esaret altına, hem de Mısır gibi, bir devletin değil, parça parça muhtelif devletlerin esaretine düşeceğiz. (…) Artık bu işlerle ve Mustafa Kemal Paşa ile uğraşmak yanlıştır. . Millî karara karşı harekettir, ihanettir, felâkettir.
Fevzi Paşa millî direnişe ve millî karara hak veriyor. Yalnız ‘Mustafa Kemal Paşa hepinizi atlatır, sürükler, bir şeyden haberiniz olmaz. O millî kararı, sizin meşrû emelinizi değil, şahsî ihtirasını düşünüyor. Onu tanımıyorsunuz’ diyor ve endişesini bir noktada Mustafa Kemal’in şahsında topluyor, diktatör olacak diye endişe ediyordu.” (a.g.e. I. Cilt, s. 402-404)
04.08.2020, Kardelen, Ankara
Mehmet Yavuz AY
myavuzay@hotmail.com
Seyfettin Huca ile Derkenar
09.11.2025
Gannuşi süresiz açlık grevine başladı
08.11.2025
ABD, Şara'yı terör listesinden çıkarttı
08.11.2025
Yazarımız Osman Kayaer Emekli Oldu
18.10.2025
Bugün Günlerden Yahya Sinvar..
16.10.2025
Gelelim tazminat meselesine!/Mehmed Göktaş
16.10.2025
İyi bir İNSAN: Aliya|Mehmet Doğan
19.10.2025
Ne Yapmalı? YUSUF YAVUZYILMAZ 09.11.2025
Bir cami, bir imam ve cemaat OSMAN KAYAER 28.10.2025
Dindarların Trajedisi YUSUF YAVUZYILMAZ 25.10.2025
Sünnet Üzerine YUSUF YAVUZYILMAZ 19.10.2025
gazze mahkemesi ay’ı RESUL UZAR 21.10.2025