Büyükelçi Gutierrez; Venezuela’da bulunan dünyadaki en büyük petrol rezervlerinin yanı sıra zengin doğalgaz, altın ve nadir toprak elementlerinin ABD’nin ağzını sulandırdığını, ordu dışında 8 milyon gönüllü halk milisi bulunduğunu, olası bir ABD askeri müdahalesine karşı direniş ve gerilla saldırıları ile cevap vermeyi planladıklarını, geçmişteki yaptırımları Türkiye, Çin, Rusya ve İran gibi dost ülkelerle aştıklarını ama artık geliştiklerini ve 10 yıl önceki aynı Venezuela olmadıklarını, temel tüketim kalemlerin neredeyse yüzde 100’ünü kendileri üretir kapasiteye geldiklerini söyledi.
Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Freddy Eduardo Molina Gutierrez, “Venezuela ile Dayanışma Günü”nde Aydınlık’ı makamında ağırlayarak pekçok konuda sorularımızı yanıtladı.
Aydınlık: 19 Eylül Venezuela ile Dayanışma Günü vesilesiyle çok sayıda kişi elçiliğinize ziyarete geliyor. Sizin için bugünün anlamı ne?
Büyükelçi Gutierrez: Özellikle hem Aydınlık çalışan ve okuyucularına hem de tüm Türkiye halkına, Venezuela halkına göstermiş oldukları dayanışma için teşekkür ederek başlamak istiyorum. 19 Eylül olarak belirlediğimiz bu dayanışma günü vasıtasıyla aslında sadece Venezuela ile değil, bizim gibi emperyalist dayatmalara maruz kalan ülkelerin hepsiyle bir dayanışma günü olarak görebiliriz.
Şu anda gördüğünüz gibi emperyalist canavar ölmek üzere. Artık her an tarihten silinmesi söz konusu. Fakat hala daha son çırpılışlarını sürdürüyor ve son bir umut olarak yakınındaki ülkelere gözünü çevirmiş durumda. Venezuela’nın tüm dünyadaki büyükelçiliklerinde ve çeşitli mecralarda insanlar ülkemize desteklerini gösteriyorlar. Bu sadece bizim ülkemize destek değil, aynı zamanda Latin Amerika ve Karayip bölgesinde yer alan diğer ülkelere de destek veriyorlar.
Katil İsrail hükümeti de Filistin halkına bir ültimatom verdi Gazze topraklarını terk etmesine dair. O yüzden bugün ayrı bir önem de taşıyor. Venezuela ve Filistin gibi tüm mazlum ülkelere bir dayanışma göstermek gerekiyor. Bugün tüm dünyanın dayanışması daha da önemli. Dolayısıyla şu anda çifte bir önem arz ediyor bugün. Türkiye'deki çeşitli kurumlardan, sosyal sınıflardan pek çok insan bizi ziyaret edip desteklerini sunuyorlar. Hepsine teşekkür ediyoruz.
Aydınlık: Son dönemde ABD’nin uyuşturucu bahanesiyle Venezuela yönetimini hedef aldığını görüyoruz. Nedir bu uyuşturucu meselesi? ABD, Venezuela’dan ne istiyor?
Büyükelçi Gutierrez: Bunun için ufak bir tarihi hatırlatma yapacağım. 100 yıl boyunca Venezuela tek bir ürüne bağımlı yaşadı ve bunun da tek bir müşterisi vardı. Petrol üretiyorduk, hepsini de ABD alıyordu. Ancak devrimin gelmesiyle beraber bağımsızlığımızı ele almayı ve tüm doğal kaynaklarımız üzerindeki kayıtsız şartsız bağımsızlığımızı ilan etmeye karar verdik. Önceki düzende petrol gelirlerinin hepsi ABD’ye akıyordu ve bizim halkımız bundan faydalanamıyordu. Devrimin başa gelmesinden itibaren onların sürekli ve tırmanan bir nitelikte saldırıları ve müdahalelerine maruz kaldık. Yıllar boyunca zaten yaptırımlarla bizi sindirmeye çalıştılar. Bunu başaramayınca sürdürdükleri müdaheleyi diğer bir aşamaya yani askeri müdahaleye geçirmek istiyorlar.
Şu anda uyuşturucu trafiği bahanesini kullanarak bölgede faaliyetlere başladılar. Söylediklerine göre bu uyuşturucular sadece Venezuela'dan geçmiyor, Venezuela'da üretildiği gibi bir yalanlar da söylüyorlar. Ve bu bahaneyle 8 tane muhrip gemiyi, 1 tane nükleer denizaltı ve sayısız başka savaş gemisini bizim kıyılarımıza yığdılar. Ancak şöyle bir gerçek var; Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin paylaştığı verilere bakıldığı zaman bu uyuşturucu trafiğine %87'si Kolombiya'dan doğrudan çıkarak Pasifik rotasını izleyerek ABD'ye ulaşmakta. %8’lik bir kısmı yine direkt Kolombiya'dan çıkarak Karayip denizinden geçerek ABD'ye ulaşıyor. Geri kalan %5'lik kısmı da söylediklerine göre Venezuela ve komşu ülkelerinden geçiyor. Bunlar bizim verilerimiz değil, kendi ülkelerindeki uluslararası kurumların verileri. Bu bilgiler bu yıl güncellendi.
Dolayısıyla bariz bir şekilde bu müdahalelerin uyuşturucu trafiği ile bir alakası olmadığı çok açık ve net. O zaman geriye kalan sebep şu oluyor, o da bizim ülkedeki doğal kaynaklarımızı ele geçirmek. Her zaman söylüyoruz, Venezuela'da dünyadaki en büyük petrol rezervleri bulunuyor. Petrolün yanı sıra dünyada doğalgaz rezervlerinde üçüncüyüz, altın rezervinde üçüncüyüz. Bunun yanında 16 tane olduğu söylenilen nadir toprak elementlerinden 13’ü Venezuela'da bulunuyor. Ve ayrıca Venezuela sahip olduğu tatlı su kaynaklarıyla da öne çıkan bir ülke ki tatlı su kaynaklarının da geleceğin savaşlarının sebebi olacağına inanıyoruz. Dolayısıyla Venezuela ABD için oldukça ağız sulandıran bir hedef.
Şimdi mesela örnek vermek gerekirse Körfez ülkelerinde petrol yüklü bir geminin Houston'daki, Teksas'taki rafineriye gitmesi yaklaşık 43-48 gün sürüyor. Ancak Venezuela’dan petrol tanklarının aynı rafineriye gitmesi 4-6 gün sürüyor. 200 yıldır ABD'nin zaten Latin Amerika'yı takdığı isim ‘arka bahçe’ydi. Şimdi tabii şöyle bir şey var, baktılar ki dünyanın kendilerinden uzak başka ülkelerde bir etki yaratamıyorlar. O yüzden de tekrardan gözlerini kendilerine yakın olan topraklara, Latin Amerika'ya çevirdiler.
Bunlar zaten zaman içerisinde pişen fikirlerdi ABD tarafından ve artık uygulama aşamasına geçmek istiyorlar ve bizi gerçekten endişelendiren tehlikeli bir aşama. Çünkü artık askeri bir müdahaleyle tehdit etmeye başladılar ki, zaten dünyada bunun örneklerini gördük yapmış olduklarını. Mesela İran'da yaptıkları, nükleer silahları olduğundan söz ettiler ama hiçbir zaman bunlar kanıtlanmadı. Daha evvel Libya'da Kattafi'yi indirdiler, onun hakkında pek çok söylenti yarattılar ama bunların neredeyse hiçbirisi kanıtlanmadı.
Aydınlık: Venezuela devleti, ABD’nin bu askeri tehdidine karşı ne gibi hazırlıklar ve çalışmalar yürütüyor? Diplomatik açıdan, özellikle başka ülkelerle dayanışma açısından Venezuela’nın attığı adımlar neler?
Büyükelçi Gutierrez: Bizim devrim başa geldiğinden itibaren her zaman böyle bir beklentimiz vardı. Bu emperyalist güç illa ki bizi alaşağı etmeye çalışacak. Ve halkımız da yaşanan gelişmeler hakkında oldukça bilinçli çünkü yakın tarihten aldığımız dersler var. Ve devriminin ilk günlerinden beri şunun farkındaydık ki dünyada bilinen en güçlü, en donanımlı ordu karşısında karşılıklı eşit şartlarda bir savaş olamayacağını zaten biliyorduk. Onlar her ne kadar bize saldırı projelerini, planlarını geliştiriyor olsalar da süreç içerisinde, biz de devrimin ilk günlerinden itibaren kendi stratejilerimiz, savunma stratejilerimiz üzerine her zaman çalışmalarda bulunduk. Ve her zaman altını çiziyoruz savunma stratejileri, çünkü biz her zaman barıştan yanayız. Bolivarcı devrim barışçıl bir devrim ama aptal da değiliz. Komutan Chavez her zaman söylüyordu; ‘Bu barışçıl bir devrim ama aynı zamanda silahlı bir devrim’ diye. Ama hiçbir zaman bu silahlar başka ülkelere saldırmak için değil, savunmamız için. ABD’den gelen bu hareketlenme karşısında elbette ki halkımız da yüksek bir bilinç ile hareket etti, halk arasındaki birlik de kuvvetlendi.
Cumhurbaşkanımız Nikolas Moduro ne zaman böyle bir çağrıda bulunduğu an halk nezdinde oldukça büyük bir ilgi oldu. Her sınıftan yaşlısından gencine kadar herkes adını yazdırdı ve herkes en azından temel seviyede bir eğitim almak için istek gösterdi. Umarım olmaz ama tabi ki bunun amacı olası bir saldırı karşısında kendimizi savunmak için. Halihazırda mevcut silahlı kuvvetlerin yanı sıra bu çağrı halktan 8 milyondan fazla karşılık buldu. Biz zaten yaklaşık 30 milyon nüfusuna sahip bir ülkeyiz. Dolayısıyla 8 milyon gibi bir rakam herhalde dünya tarihinde de çok nadiren görebilecek bir rakam. ABD dünyada bilinen şu anda en güçlü donanımlı ordu. Dolayısıyla bir düzenli ordunun yanı sıra biz daha çok direniş ve gerilla saldırıları ile onlara cevap vermeyi planlamaktayız. Çünkü Venezuelalılar aşık oldukları toprakları savunmak için zaten her şeyi yapmaya hazırlar. Topraklarımıza çıkarak askeri müdahale yapma ihtimalleri var. Ancak ülkemizden tekrar sağ salim çıkma gibi ihtimalleri çok düşük.
Aydınlık: ABD, Venezuela’ya saldırırsa karşısında ne bulacak?
Büyükelçi Gutierrez: Böyle vahşi şekilde saldıran bir canavarın ne yapacağını önceden kestirmek çok zor hatta imkansız. ABD’nin olası bir saldırısına karşı Bolivarcı hükümet ve halk oldukça birleşik. Yaptıkları savaşı farklı yollardan yürüttüler geçmişte. Örneğin yaptırımlarla. Bu yaptırımlar ülkemizi neredeyse iflas ettirdi. Paramız da olsa, petrolümüz de olsa, biz en temel ihtiyaçlarımızı satın alamaz hale geldik. Çünkü tüm dünya bize sırt çevirmişti. O zaman da Türkiye, Rusya, Çin, İran gibi ülkeler sayesinde ayakta durmayı başarmıştık. Yaptırımların yarattığı kötü ortamı işte bu dost ülkelerin, ortak ülkelerin katkıları sayesinde aştık.
Ama biz de artık 10 yıl önceki aynı Venezuela değiliz. Bizler de değiştik. Biz bu yartırımlardan önce tükettiğimiz her şeyi neredeyse her şeyi dışarıdan ithal eden bir ülkeydik. Fakat artık bu değişti. Temel tüketim kalemlerin hepsini -neredeyse yüzde yüzünü- üretir kapasiteye geldi. Bazen böyle yaşanan zorluklar insanların daha ileriye götürmeye vesile oluyor. Bölgede şu anda en yüksek ekonomik büyüme oranlarına sahip ülke Venezuela. Son 18 üç aylık ekonomik dönem incelendiğinde sürekli bir büyüme var ülkemizde. Bu bilgi bizim verilerimiz değil Uluslararası Para Fonu verileri. Artık halk arasında da daha büyük bir dayanışma var ve tüm halk tabanına yayılmış bir görüş var, ‘Hepimiz ülke olarak kendi kaderimizi tayin etme hakkına sahibiz.’ Eğer istenmeyen bir şey varsa ülkede bunlar yine ülkenin kendi içerisinde seçim gibi araçlar vasıtasıyla çözülür.
Her ülke kendi kaderini tayin etme bağımsızlığına, bağımsızlık hakkına sahiptir. Ancak bu emperyalist güçler her zaman tabi ki bu Bolivarcı milislerin önemini göz ardı ediyorlar. Sanki Vietnam'da hiçbir şey öğrenmemişler gibi. Hatta onlar kendi aralarında Venezuelalı çok yaşlı insanların bile orduya yazılmasını alay konusu buluyorlar. Vietnam'dan almaları gereken dersler vardı. Hepsini sanki unutmuş birileri.
Soru: Venezuela’nın Filistin konusundaki yaklaşımı hakkında neler söylersiniz?
Büyükelçi: Tam da bugün bildiğiniz üzere İsrail Hükümeti Filistin halkına toprakları boşaltması yönünde bir ultimatom verdi. Emperyalizmin tüm şekilleri korkunç. Biz halkların düşmanı değiliz. Ancak bu genişlemeci, yayılmacı, emperyalist, Siyonist yönetimin karşısındayız. Şu anda Latin Amerika ülkeleri olsun, Avrupa ülkeleri olsun, dünyanın geri kalan tüm ülkeleri olsun, Filistin meselesi söz konusu olduğunda hepsi aslında aynı fikirde neredeyse. Orada yaşananlar korkunç bir katliam ve soykırım. 20. -21. yüzyıla gelmişken böylesi katliamlar. İnsanlık dışı katliamların savunulacak hiçbir yanı yok ve tüm dünya ülkelerinin bu konuda birleşerek sesini yükseltmesi gerektiğine inanıyoruz.
Filistin'de bebeklere karşı bile beyaz fosfor bombası kullanıyorlar. Öte yandan mesela Venezuela'da ufacık teknelere saldırmak için nükleer denizaltılarını gönderiyorlar. Şu anda adeta ölmek üzere olan, ortadan yok olmak üzere olan bu emperyalist canavar, çöküş dönemine girmesiyle birlikte şiddetin daha da dozunu arttırdı. Adeta kandan beslenir hale geldiler. Filistin konusunda aldığı konum itibariyle Türk halkını çok değerli görüyorum. Ve sürekli aklıma gelen, çok önemli bulduğum bir ifadesi vardı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ‘Dünya beşten büyüktür’ demişti. Bu gerçekten çok önemli bir ifade.
Hal yasası yine değişiyor
28.08.2025
Türk Telekom'a yılda iki zam izni
28.08.2025
ÇARE ARAMALIYIZ! ORHAN GÖKTAŞ 28.08.2025
Terörsüz Türkiye Terörsüz Ortadoğu AHMET GÜRBÜZ 31.08.2025
KONYA OLAYI VE AYRIMCILIK YUSUF YAVUZYILMAZ 31.08.2025