metrika yandex
  • $34.34
  • 37.69
  • GA21310

Haberler / Yazı Dizisi

Nurettin Topçu ve Anadolu Sosyalizmi-4

18.08.2024

Yazarımız Yusuf Yavuzyılmaz'ın  Hertaraf Haber  takipçileri için yeni bir yazı dizisi kaleme aldı..

"Nurettin Topçu ve Anadolu Sosyalizmi" başlıklı yazının 4. bölümünü dikkatinize sunuyoruz:

NURETTİN TOPÇU’NUN İNSAN ANLAYIŞI

Nurettin Topçu’ya göre İslam alemi dinamizmini kaybetmiş sefalet dönemi yaşamaktadır. İslam alemi çeşitli nedenlerle birliğini kaybetmiş ve bunun sonucunda birbirleriyle mücadele etmektedirler. Topçu’ya göre “Her sene yüz binlerce ziyaretçi ile dolan Kabe’nin etrafında ruh birliği ve beraberliği meydana gelemiyor. Bunun sebebi ne siyasi, ne iktisadi, ne de esasında ilmi ve fikridir. Bu halin sebebi, İslam’ın temeli ve Kur’an’ın özü olan ahlakın kaybedilmiş olmasıdır. Bugünkü Müslümanlar, birtakım geleneksel hareketleri dikkat ve titizlikle yapmaktan başka endişesi olmayan, ilkçağın ve ilkel devrin sihirbazlarını andırıyorlar.”(1) Topçu’ya göre kuşkusuz buradan çıkış Kur’an’a uygun bir İslam ve insan anlayışıyla mümkündür. Ne yazık ki, İslam dünyası din ve insan anlayışı bakımından son derece sorunlu bir noktada durmaktadır. “İnsanlığın beşbin yıllık ruh ve vicdan eserini inkar ederek düşünmeyi günah sayan sefaleti din diye tanıtan gerilikle taassup, bu zulme sığınmış bulunmaktadır. Kalbe karşı gelen kaideleri İslam çerçevesi içinde insan ruhunun esaret zinciri yapmakla geçinenler kendilerine din adamı dedirttikçe ve halkın bunlara hörmet ve itibarı devam ettiği müddetçe İslam dünyasının, içinde yüzdüğü sefaletten kurtulması imkansızdır. (2)

Topçu’ya göre din adamları İslam dünyasının içinde bulunduğu sorunlara çözüm üretmek şöyle dursun, bizzat kendileri sorunun kaynağı durumundadırlar. Devrimizin din alimleri maddeciliği hedef göstererek, kendilerinin Allah yolunda olduklarını savunmaktadırlar. Oysa onlar dini ahlaktan boşaltarak maddeleştirenlerin kendileridir.

Nurettin Topçu’ya göre “Herşeyden evvel insan, sefil bir varlıktır. Zira bir maddenin kalıbına bürünmüş nefsin eseridir.”(3) İnsanın bu aşağı durumdan, Allah’a doğru yükselişi, kuşku yok ki, hayatın en önemli anlamıdır. İçinde yaşadığı topluma ihanet eden, menfaatini öne çıkaran insan, aşkı yaşamayan insandır. “Dindar adam, yalnız mabette değil, hayatın her hadisesinde ve gündelik hareketlerinde bile ibadet halinde bulunur. Dindar her zaman dini hayatını yaşar; kendi benliğinin dışına çıkmaktan korkar, bu halin günah olduğunu hisseder”(4)

Topçu’ya göre İslam insanlığın kurtuluşu için yegane umuttur. Ne yazık ki, İslam’ın ilk dönemlerinden beri, İslam dinini içeriden kemiren anlaşmazlıklar, dini tanınmaz hale getirmiştir. İslam dışı inançlar İslam’ın içine taşınarak ruhu bozulmuştur. Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde bozulma devam etti. “Abbasiler döneminde Ebu Hanife’nin celladı olan devlet, zulmüne alet olan taassubu himaye etti.”(5) . Devlet zulmü, İslam’ın yaratıcı ruhunu engelledi; alimler baskı altına alınıp susturulmaya çalışıldı.

Topçu, başta Süleymancılık olmak üzere, tarikat ve cemaatlerin insanları sömürdüğünü savunur. Ona göre cemaatlerin “Kimi tegannici, kimi propagandacı, kimi büyücü ve üfürükçü, ancak hepsi geniş anlamda politikacı, hepsi sömürücü, hepsi samimiyetsiz ve hepsinin koltuklarında birer balta saklanan önderler, cemaati bir bataktan ötekine saplamak ve her biri onu daha mükemmel bir surette soymak için birbiriyle yarışıyorlar.”(6)

Cemaat liderleri kendi hırsları doğrultusunda gençleri yetiştiriyor, maneviyatı dillendirmelerine karşın kinci ve maddeci bir dünya görüşüne sahipler. Bu zümreler dinin kuvvetine inanmayan kimselerden oluşuyor. Çünkü bu kimselerin manevi ve irfani derinliği yoktur. Dinin ahlak ve irfandan yoksun formel ibadetlerine yöneliyorlar. Oysa “ Sade nüfuz cüzdanı ile Müslüman olmak ve yalnız camide kulluk yapmak (ibadet), bu ne Allah’ı tanımaktır, ne de gerçekten Müslüman olmaya yeterlidir.”( 7) Topçu, aşktan ahlaktan, irfandan, içerikten yoksun dindarlığın sorunlu bir kişilik ürettiğe işaret etmektedir.

Topçu’ya göre İslam’ı asıl sömüren insanlar, dini araçsallaştıran insanlardır. “Merhametle birlikte insana hürmet duygusunu temelinden kaybeden  ve her fırsatta imanlı başları koparmak isteyen anarşist zümreye ‘irtica baş istiyor’ demek fırsatını verenler, Müslümanların önüne düşen sömürücü sahtekarlardır; cemaata önder geçinen ve İslam cemaatının selametini kumar oyunları ile soygunculuklarına fedadan çekinmeyen üstatlar, gazeteciler ve sözde dini neşriyatın kahramanlarıdır.”(8). Topçu’ya göre İslam mutlaka bu sömürücü zümrenin elinden kurtarılmalıdır. İslam bu zümrelerin elinde uçurumun eşiğine gelmiştir. İslam’ın ideali, insanın, aşkın, kalbin idealidir. Toplumun virüsü olan anarşistler kalpsiz insanlardır.

Topçu’ya göre, insan çelişkiler içinde bir varlıktır. En yüce ve en aşağılık duygular insanda bir aradadır. Bu durum insanların birbirinden farklı kişiliklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. “Kimi över, kimi okşayarak ısırır, kimi de yarasa gibi kan emer. Bunlardan biri demokrat, biri mason, öbürü komünist, öbürü de sömürgecidir. Bunların her biri ayrı ayrı birer hayvanda barınan karakterlerdir.”(9) Topçu’ya göre hayvan karakterleri bazen tek tek bazen de birlikte insanlarda ortaya çıkarlar.

Topçu, insanın sağlıklı gelişebilmesi için eğitim sisteminde üç aşamanın uygulanması gerektiğini savunur:

“1- Dışımızdaki kainatın hakkıyla tanınmasını temin eden dış tecrübe; burada eşya ile temasın mükemmelliğini araştırılır.

2- Dış dünyaya ait tecrübelerin zenginliği ile kendi içimize dalmak ve iç dünyamızda derileşmek.

2- Son evre, içindeki ibadeti tamam olan, dışındaki bütün varlıkları ve hadiseleri, mütemadiyen derinleştiği kendi iç dünyasının hükümleriyle değerlendiren alemi nefsiyle ve nefsini alemle karşılaştırmaktan usanmayan insanın bu görüşle olgunlaşan düşüncesini her zaman etrafında gezdirmesi ve gözle alemi görebilmesidir.”( 10)

  Topçu’ya göre değişim ruh cephesinde başlamalıdır. Çocukları küçük yaşlarda din sömürücülerinin tasallutundan kurtarmak gerekmektedir. İnsanın en önemli özelliği bilmek ve düşünmektir. Bilgi, ancak üzerinde düşünüldüğünde değerlidir. İslam dünyası Aristo’ya olan kızgınlığından dolayı düşünceyi yasakladı. Ancak bu davranışlarıyla ne büyük kötülük yaptıklarının farkında bile değillerdi. Topçu’ya göre, “ Aristo’ya kızıp felsefeyi bütün bütün kaldıranlar, pireyi öldürmek için yorganı yakanlardan farksızdı. Bunlar felsefeyi kaldırmakla, İslam’da düşünceyi yok etmişlerdi.”( 11)

Topçu, çok bilginin değil, işlenilen bilginin düşünce doğurduğunu savunur. İslam dünyasının gerileyişi felsefeyi gömerken, düşünceyi de gömmelerinden kaynaklanmaktadır. Düşünmeyen insanlar kelimelerin manalarını öne çıkarıp manayı ihmal ettiler. İlk olarak Kur’an tefsirlerinden işe başlamak gerekir. “ Yapılan Kur’an tefsirleri de Allah Kitabı’nın bütün halindeki mana ve hüviyetini ortaya koymaktan çok uzaktırlar. Onlarda belirtilen sadece kelimelerin manasıdır. Bunca sapıklık ve anlayışsızlık fırtınalarından sonra, artık Kur’an’ın bütün halindeki manasını, yani ruhunu tanıtacak çalışma başlamalıdır. Kur’an’ın felsefesi mutlaka yapılmalıdır. Gerçekte bu felsefe Mevlana’nın eserlerine tam ve eşsiz bir şekilde sinmiş bulunuyor.”( 12)

Nurettin Topçu, gerçek İslami anlayışın ancak Kur’an’ın anlaşılmasıyla başlayacağını savunur. İslam dünyasında Kur’an ezberlenmekte ancak özü anlaşılamamaktadır. “Hafız; Kur’an’ı üç günde bir hatmededursun, ömrünün sonuna kadar onun içini tüketmeyen, yüzyıllarca bile tükenmeyeceğini can gözüyle gören, Büyük Kitab’ı anlamıştır. Kur’an’ı gerçekten okuyan işte odur”(13)

Nurettin Topçu, gerçek insanın Allah’ın dünyaya müjdesi olduğunu söyler. Bu insan, sadece mabet veya inzivada değil, ilim, sanat, siyaset ve ailede bulunur. Kuşku yok ki, insanın en öneli özelliği akıl sahibi olmasıdır. Topçu’ya göre “Yeryüzünün en sarsılmaz saltanatı aklın saltanatıdır. Akıl, hem herkese, hem de Allah’a hesap vermesini bilen sultanımızdır. Kaderimizin sırrı onda saklıdır.”(14) İnsanı hayvanlardan farklı ve üstün kılan akıldır; varlık karşısında muhakeme yapmamızın merkezidir.

Topçu’ya göre aklı inkar eden ve küçümseyenlere karşı akılın gücünü ve üstünlüğünü savunmak gerekir. “Dinci aklı inkar ediyor, inkılapçı da akla hakaret ediyor. Öğretim tarzımızı değiştirelim, hayat tarzını değiştirelim, hareket tarzını değiştirelim. Bizden bin çeşit kıtal ile çalınıp imha edilmek istenen aklımızı kurtarmaya çalışalım; zira yeryüzünde ebedi saltanatın gerçek sahibi odur.”(15)

İnsanın en önemli özelliklerinden biri kalp sahibi olmasıdır. Burada kalbin biyolojik varlığı değil, ihtirasların dışında temiz imanın yuvalandığı kalptir. Kalp düşünen hakikatlerin kaynağıdır. Din, kalbin en büyük eseri olan hakikattir. Hakikate varılacak imanın kaynağı kalptir.

Topçu, insanın serüvenini tabiat ve mabet arasındaki ilişkileri temel alarak değerlendirir. Tabiatın genel özellikleri şunlardır:

“1- Tabiatta ilk göze çarpan engin düzendir.

2- Tabiat, mevcut ve zaman içinde süreklidir.

3- Tabiat unsurlarını birliğe icra ederek izah edilemeyecek kadar mekan ve mesafe içinde dağılmış görüyoruz.

4- Dağılmış tabiat unsurları bir çokluk sistemini içinde barındırıyor.

5- Tabiatta her şey mütenahidir ve insanın kuvvetleriyle ölçülebilir.”(16)

İnsan ruhunun tabiatta huzur bulması imkansızdır. Bu yüzden mabede yönelir. Mabedin temel özellikleri şunlardır:

“1- Ruhun mabette karşılaştığı kuvvet, bizden olmadığı halde içimize doğan Allah’ın kuvvetidir.

2- Mabette, yanımızda varlığını henüz hissetmediğimizi, benliğimizin sırrını elinde taşıyanı arıyoruz.

3- İnsan mabette, gayriden ve eşyadan sıyrılmak yolu ile insan ruhu samimiyeti içinde kendini buluyor, kendini kazanıyor.

4- Tabiattaki çokluk içinde görünenin bir vehim, bir hayal olduğunu kendinde toplanmaya erişen düşünce gücü anlıyor.

5- İnsan ruhu en derin gerçekliğini mabette bulur.”(17)

Topçu’ya göre insan, ruhtaki ebedi aşkın kuvvetiyle, iradeyi atlatan tabiat kuvvetleri arasında sürekli bir mücadele vardır. Mabet, tabi hayatın yetersizliğine karşı, kurtuluş ümididir. İnsan tabiatta mahkum olduğu sefaletten mabedin ışığı ile kurtulabilir.

Topçu’ya göre insan kendini kendi dışında aramaktadır. Hareket kendinden uzaklaşmak, düşünce dönüp geriye bakmakla gerçekleşir. Dolayıdıyla hareketin sonunda ortaya çıkan düşünce bir tür nefs muhasabesi olarak ortaya çıkmaktadır. İnsanın hakikate ermesi hakikatin kaynağı ile buluşmasıdır. Bu buluşmayı tam olarak gerçekleştiren olmasa da, onun sesini duyanlar var. İşte bu, benlik ve eşyanın bir ve aynı olduğu  duygusal bir ttemaşadır.

Topçu’ya göre hakikatın sultanına insanı götüren ilk yol tabiat sevgisi, ikincisi ise müziktir. Tabiattaki her şey insanı hakka götürür. Müzik tabiatta kendini gizleyen Hak’kın sesi, ilahibir şifredir. “Musiki de tabİat gibi temizleyicidir.Onda kinler hasletler dayanmaz, erirler”(18)

 

  1. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, yayına hazırlayanlar: Ezel Erverdi, İsmail Kara, Temmuz 2005, İstanbul, s: 13
  2. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 13
  3. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 15
  4. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 19
  5. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 21
  6. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 22
  7. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 23
  8. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 24
  9. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 32
  10. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s:38-39
  11. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 41
  12. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 43
  13. Nurettin Topçu, İslam ve İnsan/Mevlana ve Tasavvuf, s: 44
  14. Nurettin Topçu, İradenin Davası, Dergah Yayınları,Ezel Erverdi/İsmail Kara, s: 81
  15. Nurettin Topçu, İradenin Davası, Dergah Yayınları,Ezel Erverdi/İsmail Kara, s: 85
  16. Nurettin Topçu, İradenin Davası, Dergah Yayınları,Ezel Erverdi/İsmail Kara, s: 97-98
  17. Nurettin Topçu, İradenin Davası, Dergah Yayınları,Ezel Erverdi/İsmail Kara, s: 99-102
  18. Nurettin Topçu, Kültür ve Medeniyet, Dergah Yayınları,Ezel Erverdi/İsmail Kara, s: 153

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Realist | 23.09.2024 20:07
Din iyi insan projesidir tarikatlar iyi din projesidir