MİLLİYETÇİLİK ÜZERİNE GÖZLEMLER-2
Milliyetçiliğin faşizme evrilme potansiyeli yüksektir.
Yusuf YAVUZYILMAZ
Ziya Gökalp’a göre Turan ülküsü Dünyadaki Türklerin ulus olarak birleşmesi Türkçüler için önemli bir motivasyon kaynağıdır. Bu motivasyon olmasaydı, Türkçülük akımının hızlı yayılışı mümkün değildi. Ona göre ülkü geleceğin oluşumuna büyük katkı yapmaktadır. Gökalp bu görüşünü ispatlamak için Türkiye Cumhuriyetini örnek vermektedir. Çünkü geçmişte hayal olan ulus devlet, günümüzde gerçekleşmiştir. Türkçülüğü, Türkiyecilik, Oğuzculuk ya da Türkmencilik, Turancılık olarak üç aşamada inceleyen Gökalp’a göre bunlardan sadece Türkiyecilik gerçekleşmiştir. “Kızıl Elma” metaforuyla anlatılan dünyadaki bütün Türklerin bir araya gelerek kuracağı Turan ülkesi ise şimdilik hayaldir ve Türklerin uzak hedefidir.
Kurucularının genellikle yurtdışından gelen Türklerin oluşturduğu akımım en önemli temsilcileri Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, İsmail Gaspıralı, Ömer Seyfettin, M. Fuat, Ahmet Ağaoğlu, Hamdullah Suphi ve Nihal Atsız gibi yazarlardır. Türkçüler temel fikirlerini “Genç Kalemler”, “Küçük mecmua”, “Türk Yurdu”,”Orkun” gibi dergilerde savunmuşlardır. İsmi anılan yazarlardan ikisi, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura, aynı zamanda Türk milliyetçiliğinin kuruluşunda ve gelişiminde çok önemli katkıları olan mimarlar durumundadır. Şurası muhakkak ki, Cumhuriyetin kuruluş ve gelişim sürecinde Milliyetçilik akımı, yönetici elit tarafından, yeni bir kimlik oluşumu için aktif olarak kullanılmış ve Batılılaşma ile birlikte devlet katında meşruiyet sağlayan iki akımdan biri olmuştur.
Milliyetçilik, bütün diğer farklılıkların ( din ve ideolojik görüşler) üzerinde vatan, millet ve milli birlik kavramını koyar. Din ve diğer bütün ideolojiler bu amaç uğruna araçsallaştırılır. Artık en büyük amaç dini de araçsallaştıran milli devlet amacıdır. Hegelyen felsefede devletin yeri tam da budur. Devlet, evrensel idenin kendini yeryüzünde gerçekleştirdiği yapıdır.
Milliyetçilerin fikri ve entelektüel donanım bakımından Türkiye'nin en yetersiz ideolojisi olduğu açıktır. Atatürk milliyetçiliği ise, milliyetçiliğin dinle temasını keserek sekülerleştirmeyi amaçladığından daha da dar bir alana hapsetti. Bu yüzden milliyetçiler toplumsal yönden kullanılmaya daha müsaittir. Fikir anlamında yetersiz ancak samimiyet anlamında güçlü ve duygusal oldukları için yetersizliklerini ancak silahlı mücadele üzerinden giderebilirlerdi. Öyle de oldu. 12 Eylül öncesi milliyetçi militanların entelektüel seviyesi, solcu komşu çocuklarını öldürmekle ülkelerini Sovyet işgalinden kurtaracaklarına inanacak kadar sığdı. Üzerinden bunca yıl geçmesine karşın, 12 Eylül öncesinde, bir darbeye zemin hazırlamak için kullanıldıklarının hala farkında olmayanlar var.
Milliyetçiliğin sadece egemen olan devletlerle ortaya çıktığı tezinin hiçbir bilimsel karşılığı yok. Tam tersine egemenlik için var olan bir ideolojidir. Dolayısıyla Türk milliyetçiliği Türkiye kurulmadan önce vardır. Katalan devleti yok Katalan milliyetçiliği var. Kürt devletinin olmaması Kürt milliyetçiliğini ortadan kaldırmıyor. Milliyetçilik ile egemenlik arasında bağlantı grup bunun üzerinden Kürt milliyetçiliği yoktur demenin sosyolojiye bir ilgisi yok; gerçekliği de yok.
Andımız savunmasının ardında ki milliyetçi refleksin entelektüel yetersizliğinde şaşırtıcı bir şey yok.
Milliyetçilik zaten bu ülkenin entelektüel yönü en zayıf ideoloji olduğu açıktır. Ne yazık ki, milliyetçilik adına buram buram ırkçılık kokan bir yemin savunulabiliyor.
Bu yemin zorunlu olsa da Anadolu sosyolojisinde aykırıdır. Sosyal zeminde yeri olmayan bir yeminin barışa ve insanlığa hizmet etmesi mümkün değildir.
Milliyetçilere önerim, milliyetçiliğin en kabul edilebilir felsefi temellerini oluşturmaya çalışan Erol Güngör'ü okumalarıdır.
Türk milliyetçiliği ne yazık ki, faşizme evrilme potansiyeli yüksektir.
Türk, Kürt, Arap olmak bir tercih değil zorunluluktur. Zorunluluk üzerine bir üstünlük ve değer inşa edilemez. Dolayısıyla tercih edilmeyen bir özellik kişiye artı bir değer katmaz. Dolayısıyla bir etnik gruba ait olmak insana hiç bir artı değer katmaz. Yoksa yaratılıştan bazı insanların ayrıcalıklı ve üstün olduğunu kabullenmek zorunda kalırız ki, bu da ilahi adalete aykırıdır.
Devam Edecek...
Sumud Filosu Saldırıya Uğradı
24.09.2025
Savunma sanayii verileri Telegram’da satıldı
23.09.2025
Zorlu CEO'su geri döndü
01.09.2025
KONYA OLAYI VE AYRIMCILIK YUSUF YAVUZYILMAZ 31.08.2025
Dil, Kabalık, Kavga ve Cinayet OSMAN KAYAER 21.09.2025