Av. Nesip Yıldırım gözaltına alınma ve sonrasında yaşanan süreci hertaraf.com"a değerlendirdi.
..
Adaletin bir gün hepimize lazım olduğunu anlamamız için, illa başımıza bir olay gelmesine gerek olmamalı…
Geçen Cuma sabahında, hakkımda gözaltına alınma kararı olduğunu, “terör” iddiasıyla gelen memurlardan öğrendim. Gelenlere, hayırdır, neden ve hangi örgüt, türünden soru sorduğumu hatırlıyorum. Allah’ın takdirinin dışında bir fiil olmaz, kabulümüzdür, hayırlara vesile olmasını dilerim.
Diyarbakır ilinde 24 yılı aşkın avukatlık yapmaktayım. İnsan hakları alanında çalışan MAZLUMDER’in Diyarbakır şubesinin 2005 yılındaki kurucusu ve birçok sivil toplum örgütüne, camiaya hukuki destek temelinde katkı sunmayı insani görürüm. Allah’ın yarattığı kullara insan nazarıyla bakmak, insana değil, varsa zulümlerine karşı olmak inancındayım. Bu meyanda herkesle görüşmek, eleştirmek, önerilerde bulunmak vicdani bir sorumluluk kanaatimce. Hak savunucusu ve bir avukat olarak, insanlarla görüşürken kimliklerine bakmayız, herkes, zıt gruplar ve kişiler dahi görüşmek isteyebilir, hukuk sınırları içerisinde kalarak kendi görüşlerimizi söyleriz.
İddiaya göre; 2013 -14 yıllarında, 8-9 yıl önce Diyarbakır’da Fetöcü olduğu belirtilen bir kişinin 3 defa beni aradığı, kısa telefon görüşmesi olduğu, baz istasyonunun aynı bölgeden sinyal verdiği. İlk defa karakolda adını duyduğum bir isim söylendi, bu ismi ve Fetö iddiasını reddettim. Hak savunucuları, birisiyle görüşse dahi kandırılacak bir çocuk mudur ki…
Ömrüm boyunca zulüm yapan, baskı, cebir, şiddet yöntemlerini kullanan kişi ve örgütleri tasvip etmedim, sevmedim. Tanıyanlar bilir bunu yapanlara ciddi eleştiriler de getirir, sözlü yada kurumsal basın açıklamalarıyla açıkça kınarım, uyarırım. Kendi şahitliğim ve dostlarımızın şahitliği yeterli.
15 Temmuz 2016 daki zalim / hain darbe girişimini kurumsal olarak karşı çıkmış ve basın yoluyla kınamış bir kişi olarak, zulüm yapan, insan öldüren, soru çalan, kumpas kuran, haksız bir şekilde makamlara gelen kişilerin zulümleri oranında ölçülü ve orantılı olarak cezalandırılmalarını talep ettim, ediyorum. Hatta inancıma göre insan öldürenlerine, bu emri verenlerine kısas gerekir.
Bunlar dışında kalıp zulümlere karışmamış, örgüt olma tarihi olan 2016 darbe girişimi öncesi bankaya para yatırmış, çocuğunu onların okuluna göndermiş, sohbetlerine katılmış geniş ibadet tabakasının ise suçlanmamasını, bunların KHK ile işine son verilmemesi gerektiğini de savunmaktayım. Bu ailelerin şeytanlaştırılmaması, bir arada barışçıl yaşamın güçlendirilmesi, topluma kazandırılması daha hikmetli kanaatimce.
2013-14 yılında bir topluluğun / cemaatin ileride bir darbe yapabileceğini, devletin dahi tam olarak bilemediği bir darbeyi sivil bireylerin bilmesi gerektiğini düşünmek, günümüzdeki netliği geçmişte de insanlardan beklemek doğru değildir.
Asıl zulümleri yapan kişiler yerine; örgüt olmadan önceki dönemde kim aramış, ne görüşülmüş gibi soyut iddiaların delil olarak kabul edilmemesi gerekir. Aksi halde birçok kişinin tanıdığı bir akrabası, meslektaşı yada kendisinin sıfatını bilmediği bir kişinin araması ile dahi suçlanabilir. Bu hukuk güvenliğinin ihlali niteliğindedir. Hiç kimse, suç olmayan bir dönem ve fiilden dolayı, sonradan suçlanmamalıdır. Neticeten lekelenmeme hakkı, herkes için gereklidir.
Zalimin işlediği zulmü oranında hak ettiği cezanın verilmesi, mazlumunda kirletilmeden masumiyetinin korunması, Adaletin tecellisi için gerekir.
Av. Nesip Yıldırım
"Online tetikçi pazarı oluştu"
05.09.2025
Papa, katil Herzog ile görüştü
05.09.2025
Umran Dergisi:Üniversiteler Nasıl Ölüyor!
06.09.2025
Google'dan İsrail katliamına destek!
06.09.2025
Mehmet Doğan ile Derkenar
17.08.2025
İKTİDAR VE SERVET YUSUF YAVUZYILMAZ 08.09.2025
Kaybetmek Yok Hep Kazan-Kazan FEYZULLAH AKDAĞ 09.09.2025
Yeni Bir Dünyaya Uyanmak… ABDULAZİZ TANTİK 11.09.2025
Harabe Binalar ve Virane Bağlar OSMAN KAYAER 11.09.2025
Umut; Varlıktan Bilgiye… ABDULAZİZ TANTİK 13.08.2025
Musa'nın Haykırışı KADİR ÇİÇEK 20.08.2025
Türk'üm Demek Ayıp Mı? YUSUF YAVUZYILMAZ 19.08.2025