TÜRKİYE SOLU / KAYBOLAN MASUMİYET

Türkiye solcusunun ekseriyeti, ırkçısı ve dincisinden neden daha fazla çöptür biliyor musunuz?

Çünkü büyük oranda-hiçbir gerçekliğe tekâbül etmediği halde- yüzüne takındığı üstencilikle, içine doğduğu vasatta "pembe çiçek" zannı galibinde bir ömür yaşamıştır da ondan.

Oysa bir zan o, bir his sadece. Kendi kendine yani. Peki toplumun haberi var mı "üstünde" olduğundan?

Heeeü! Sen toplumun "seçkin"isin de toplum bunu ipliyor mu?

Türkiye solu "buralı" değildir, hiç olmamıştır?

Sağın diplomalısının okuma çeşitliliği, solun diplomalısının fersah fersah üzerindedir bizde.

Yaşar Kemal'in en az bir kitabını okumuştur. Fakir Baykurt'u tanıyordur. Oğuz Atay'dan alıntı, Ahmed Ariften esinti, Kemal Tahir'e atıf yapar. Nuri Bilge Ceylan sinemasına aşinadır. Protest müziği takip eder, türkü dinler. İbrahim Kalpakkaya'nın mücadelesini -kıskanarak da olsa- okumuştur. Denizlere üzülmüştür. Hikmet Kıvılcımlı "bize yakınmış" der mesela Türkiye'nin diplomalı sağcısı.

Peki "denk karşıtı" öyle mi? Peyami Safa'yı okumamıştır. Cahit Zarifoğlu'nun adını duymamıştır.

Metin Yüksel'in, Sedat Yenigün'ün, Nizam Bıçakçı'nın anti-emperyalist direnişlerinden/ can verişlerinden bihaberdir.. Ömer Karaoğlu'nun sesinden nasibi yoktur. Taleal bedru aleyna tınısının yabancısıdır. Klasik Türk müziğinin tarihi arkaplanına seyircidir sadece. Tezhip, hat, çini, minyatür, ebru sanat değildir.

Sezai Karakoç onun için "Tayyip'in, şiirlerini okuduğu bir faşisttir(!)". Koca bir coğrafyaya konuşmuş Sezai bey, onu kısır kavgasında arkalamadığından, "kötü"dür ülkenin diplomalı solcusu için.

Peki senin kumda seçkincilik oynaman kimin umrunda sahi?

KAYBOLAN MASUMİYET

Ey sevgili halkım sen de masum değilsin biliyorsun değil mi?

iktidar ve fetullahçılar elele verip, karşıtlarına kan kustururken,

Gencecik Dilek Doğan'ı ev araması sırasında yanlışlıkla(l) vurduklarında,

Ali İsmail Korkmaz'ı tekmeleyerek öldürdüklerinde,

Helikopterden insan attiklarinda,

Dördüncü evre kanser hastası kadını dört duvar arkasına kilitleyip, 7 yaşındaki oğlundan ayırdıklarında,

Gazeteye, sendikaya üye oldular diye, falan bankanın müşterisi filan ev toplantısının müdavimi oldular diye işlerini kaybettiklerinde,

hapsedildiklerinde,

çocukları açlığa terkedildiğinde,

işkence edildiklerinde,

kadınları çırılçıplak aradıklarında,

ilaçlarını vermediklerinde,

Ölüme terkedildiklerinde,

De susmuştun!!!

Şenyaşar ailesinin işyerini basıp 2 oğul ve babayı katlettiklerinde sustun,

Geride kalan bir ana bir oğul adalet ararken mi konuşacaksın sanki!!

Sustun!!

Bak aşağıdaki resimde Nusret amca var. 84 yaşında. Terörist olmuş. Tutuklanıyor. Susacaksın!!

Sahi sen üniversiteye başı örtülüler girmesin dediklerinde de susmuştun değil mi?

Seçtiklerin "Dışarı dışarı!!" diye tempo tuttuklarında ağzını açıp tek kelime etmemiştin. Gericiler İran'a/Arabistan'a yollandıklarında sanki ülke sana kalacaktı!!

Sevgili halkım vallahi çok günahın var, çok hakka girdin. Şimdi bak, geldi seni buldu zor günler.

Her zaman bahar yok, nerde görülmüş?

Artık mevsim kıştır. Ekonomik krizdir. Açlıktır. Yoksulluk, işsizliktir. Geleceksizliktir.

Umutsuzluktur. Acıdır!!

Eyy uğruna nice gençleri kurban edilmiş sevgili halkım!!! MASUM DEĞİLSİN!