metrika yandex
  • $32.19
  • 34.99
  • GA17650

Küreselleşme Bağlamında Şehir ve İslam - VI

OSMAN KAYAER
17.04.2018

5- Hz. Peygamberin Medine’deki uygulamaları

 

Hz. Muhammed (sav) İslam’ın peygamberi ve ilk uygulayıcısıdır. Müslümanlar için “Usvet’ül-Hasene”dir. Müslümanlar çıktıkları yolculukta onun yaptıklarını bir çeşit yoldaki işaretler olarak algılamış kendisine Hz. Peygamber tarafından gösterilen istikamette ilerlemiştir.

 

Hz. Peygamber Mekke’yi terk etmek zorunda kaldığı zaman, bugün birilerinin yaptığı gibi çöle kaçmamış (dağa çıkmamış), bölgenin ikinci büyük şehri Yesrib’e hicret etmeyi seçmiştir. Eğer o, sadece dünyevi arzular peşinde koşan bir menfaatperest olsaydı yani peygamber olmasaydı, inananları ile birlikte o dönem pek yaygın olan göçebe hayata yönelir, Mekke civarındaki vahalarda özgür bir hayat sürerdi. Hatta buralarda bir çeşit eşkıyalık yapmak suretiyle Mekkelilerin kervanlarına musallat olarak yaşar giderdi.

 

Müslüman şehirlerini anlamak için Resulullah’ın ilk örnekliğini iyi tetkik etmek gerekir. Şehirciliğimiz konusunda onun yol göstericiliğine bugün de ihtiyacımız olduğunda şüphe yoktur. Şimdiki halimizi, doğru ve iyi zannetme gafletine düşmediğimiz takdirde ondan öğreneceğimiz çok şey vardır elbet. İşte bunlardan sadece bir kaçı:

 

a. Yesrib’den Medine’ye: Hz. Peygamber “Yesrib”e hicret eder etmez “Kötülük ile maruf” yer anlamına gelen ismini, “Dinin kaim olduğu, hayat bulduğu yer” anlamına gelen “Medine” ile değiştirmiştir. Bu isimlendirme ile Hz. Peygamberin ne yapmak istediğini çok iyi anlayan Müslümanlar sonraki yüzyıllarda “Medine” kelimesini “Şehir” anlamında kullanmışlardır. Çünkü İslam, tam anlamıyla ancak şehirde tecelli etmekte, ete-kemiğe bürünebilmektedir. Medine Hicreti’nin şehir tarihine ne denli büyük etki yaptığını anlamak için, Müslüman olmuş kavimlerin neden birer ikişer yerleşik hayata geçtiklerini çok iyi tetkik etmek gerekir. Bugün globalizmin birinci derece aktörü olan Avrupa kavimlerinin bile yerleşik hayata geçmeleri hicretten yüzyıllar sonra müslümanlar ile karşılaşmalarıyla birlikte hızlanmıştır.

 

b. Mescid-i Nebevi, Pazar yeri, Cennet’ül-Baki, Beytül Mal, Ashab-ı Suffa ve genişletilmiş yollar: Hz. Peygamber Medine’ye yerleşir yerleşmez Mescid-i Nebevi adıyla bir mescid inşaa ettirdi. Kendisi de bizzat bu inşaatta amele gibi çalıştı. Böylece şehrin merkezine ilk mabedi dikmiş oldu. Bundan sonra Müslümanlar ne zaman yeni bir şehir kuracak olsalar şehrin merkezine ilk yapı olarak bir cami diktiler. Ardından pazar yerini belirledi ve görevlisini atadı. Çünkü Hz. Peygamber ticaret geleneğinden geliyordu ve insanların geçimlerini temin etmenin şehir hayatında ne denli önemli olduğunu çok iyi biliyordu. Üçüncü olarak cenazelerin defnedilebileceği bir mezar yeri belirledi ve buraya Cennet’ül-Baki ismini verdi. Bir süre sonra artık Medine bir çeşit şehir devleti olmuş ve kamuya ait işlerin yürütülmesi için yeni mekanlar ihdas edilmesi gerekmişti. Hz. Peygamber Mescid-i Nebevi’nin yanına bir oda ilave ettirerek Beyt’ül-Mal ve Beyt’ül-İmara olarak kullanılmasını sağladı. Mescidin hemen yanına ilave edilen kurumlardan biri de Ashab-ı Suffe’dir. Çoğunlukla gençlerin ve İslam hakkında bilgi sahibi olmak isteyen misafirlerin kaldığı yer olan Ashab-ı Suffe sonraki dönemlerde medreselere öncülük etmiştir. Hz. Peygamberin yaptığı işlerden biri de, gerek Mekke’den göçen muhacirlere, gerekse çölden gelip Medine’ye yerleşen bedevilere evleri arasına en az sırtı yüklü iki devenin yan yana geçebileceği kadar boşluk bıraktırmasıdır. Böylece dönemin şartlarına göre geniş sayılabilecek sokakların oluşumunu temin etmiştir.

 

Hz. Peygamber, Muhacirun ile Ensarı kardeşleştirmek suretiyle, belki de tarihte ilk defa sosyal şehircilik yapmış, muhtaç ile zengini yayana getirmiştir. Birbirine düşmanı olan Evs ve Hazreç kabilelerini barıştırmak suretiyle, kan davalarını ve düşmanlıkları sona erdirmiş “Silm şehri” diğer bir deyiş ile “Medine’tü-l fazıla”yı inşaa etmiştir.

 

c. Bedeviliği yasaklaması Müslümanları Medine’ye hicrete çağırması: Hz. Peygamber hicretten sonra müslüman olan bedevi kabileleri önce Medine’ye hicret etmeye teşvik etmiş bir süre sonra da bedeviliği yasaklamıştır. İmam Buhari’nin Edeb’ül-Müfred adlı eserinde naklettiğine göre Ebu Hureyye hicretten sonra göçebeliği sürdürmenin büyük günahlar arasında olduğunu söylemiştir. Hz. Peygamberin bedevileri Medine’ye yerleştirmesi bilinen tarihin ilk şehirlileştirme faaliyeti ya da şimdiki adıyla projesidir. Hz. Peygamberin Veda Haccı’nda 100.000’den fazla kişiye konuştuğu düşünülecek olursa Hicretten sonra başlatılan şehirlileştirme faaliyetinin ne denli hızlı ve büyük olduğu anlaşılabilir. Hz. Peygamberin Medine’de yürüttüğü medenileştirme faaliyetlerinin ne büyük tesirlere yol açtığını anlamak için üzerinde düşünülmesi gereken konulardan biri de okur-yazarın yok denecek kadar az olduğu bedevi bir toplumdan sadece yüz sene içinde dünyanın en büyük kütüphanelerine sahip olan bir medeniyetin ortaya çıkmış olmasıdır.

 

Hz. Peygamberin Medine’de uyguladığı şehir nüfusunu artırma çabaları sonraki dönemlerde Müslümanlar tarafından hep örnek alınmış, bu sayede insanlık tarihinin en büyük şehirlileştirme ameliyesi Müslümanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Şehir tarihi bakımından İslam, ayrıcalıklı bir yere sahiptir ve insanlık şehirlileşme bakımından Müslümanlara en azından bir teşekkür borçludur.

 

Devam edecek...

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş