metrika yandex
  • $41.91
  • 48.64
  • GA40260
Yolcu

aynı babanın evladıyız ama birbirimizi kuyulara atmaktan çekinmedik!

MUSTAFA AKMEŞE
19.06.2025


"yusuf’un kardeşleri gibi olduk dostum… aynı babanın evladıyız ama birbirimizi kuyulara atmaktan çekinmedik!"
“kara kadının oğlu, sen bu işten anlamazsın!”
duyduğunuzda yürek burkan, iç yakan, adamın nefesini kesen bir söz…
bu söz, sadece bir adamı değil; bir ümmeti hasta etti…
tıpkı yusuf’u kardeşlerinin kıskançlığıyla kuyuya atanlar gibi.
baba bir, ama anne farklı…
peki biz? resul bir, kitap bir, kıble bir; ama yürekler parçalanmış!
kardeşleri
demişti ki:
“yusuf ve öz kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir.
oysa biz bir cemaatiz. babamız açık bir yanılgı içinde.” 
şimdi ne okuduk biz? neye benziyor bu sözler?
“biz çoğuz, güçlüyüz. biz cemaatiz, biz halkız, biz hak mezhebiz…”
“o öteki, o azınlık, o sapkın, o yanlış…”
ve yusuflar hep kuyuda…
ve kardeşler hep çokluklarının sarhoşluğunda.

tarih boyunca ümmetin içine düşürüldüğü ayrışmaların en yakıcısıdır şii-sünni ayrılığı.
bir kan davası gibi taşınmış nesilden nesile.

halbuki ehl-i beyt, resul'ün hanesidir.
hazreti ali, onun kardeşi, damadı, yol arkadaşıdır.
hazreti ebubekir, sadakatiyle,
hazreti ömer adaletiyle,
hazreti osman hayâsıyla örnek olmuştur.
ama biz, onları birleştiren resul'ün mirasını parçalayarak taşıdık.
sıffin’de kardeş kanı aktı; kerbelâ’da yürek dağlandı.
cemel’de ümmet birbirine ok çekti, nahrevan’da ah!

sorma dostum, bu ümmet ne zaman “biz” olduysa,
bir ötekisini de kuyuda unuttu…
ne zaman çoğaldıysa, parçalanmayı da beraberinde getirdi…
ne zaman “cemaatiz” dedi, adalet terazisi şaştı.
tıpkı yahudilerin ismail’i dışlarken sadece ishak üzerinden bağ kurmaları gibi... sebep? İshak “özgür kadının oğlu”
ismail’i “kara, köle kadının oğlu”
diyerek, Allah’ın seçtiği bir nebiyi kabul etmemişlerdi…
işte o vakit ırkçılığın, nesepçiliğin, soy sop kibrinin fitnesi sarmıştı yeryüzünü.

ve bil ki: ırkçılığın ilk fısıltısı iblis’ten gelmiştir.
“ben ondan üstünüm, ben ateşten, o çamurdan yaratıldı”
bu cümleyi her kim farklı bir dille tekrar ederse –ister mezhep adına, ister kavim, ister renk
iblis’in diliyle konuşmuş olur.
onu içindir işte, hazreti peygamber’in azarı hâlâ kulaklarımızda yankılanmalı:
“sende cahiliye kalıntıları var ey ebu zer! insanları anneleri üzerinden mi yargılıyorsun?”

tekasür suresi’ni hatırla:
“mal çokluğu ile övünmek sizi o kadar oyaladı ki mezarlara kadar vardınız.”
bugün mezheplerle, cemaatlerle, sayılarla övünenlerin de,
toprak altında eşitleninceye kadar süren bir gafletin içindeler aslında.
dostum, ulus devletlerin de dâhil olduğu bu modern tufanda
"millet" kelimesi kur’ani anlamından uzaklaştırıldı.
artık “millet” bir dinin değil; bir ırkın, bir dilin, bir ulusun taşıyıcısı gibi sunuluyor.
oysa kur’an der ki: “ibrahim’in milleti…”
bu millet, ırka değil; takvaya dayalı bir topluluktur.
o yüzden deriz ya:
zulüm kimden gelirse gelsin karşı dururuz; mazlum kim olursa olsun, yanında dururuz.
bu; tevhid aklının adaletidir, soy aklının değil!
ey dost!
şii olan da sünni olan da,
türk, kürt, arap, acem olan da,
Allah katında ne sayısınca,
ne rengine göre üstün değil…
“en üstününüz, Allah’tan en çok sakınanızdır.”
ne mezhebinin çokluğu, ne kavminin şöhreti… ne tarihinin gururu, 
ne şecerenin dalları… istersen peygamber torunlarından seyyidlerden ol!
Allah’tan uzaksa, hepsi çöptür.
Allah’a yakınsa, hepsi birer rahmettir.
bir gün yusuflar kuyudan çıkar dostum… valla!
ama önce kardeşler pişman olmalı.
yoksa her mezhep kuyusunda bir yusuf kaybederiz.
her milliyetçilik uğruna bir değerimizi yitiririz.
her “biz” dememiz, bir “öteki”yi yok sayar.

gelin, yeniden ibrahim’in milleti olalım…
doğuştan değil, duruştan bir ümmet inşa edelim.
"sahi şimdi, siz ehli sünnet misiniz, şii misiniz? hele bi söyleyin.

ama bak söyleyeyim israil için ne olduğunuzun önemi yok; gazze'de de, iran'da da yaptığı katliamın sünni veya şii olduğunuz için değil
müslüman olduğunuzu bildiğindendir..."
ökkeş sözü aldı 
kadim sunni - şii kavgasını bırakın demek, kardeşsiniz demek hayal, biliyorum. zorlamaya gerek yok!
ama İslam'ın düşmanlarına karşı ihtilafları bırakıp taraf ve birlik olmak dinî, ahlaki ve siyasi bir gerekliliktir 
dedi ve sustu..
paylaşmaya değer gördüğünüz yazılarımın dilediği kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş