İslam Ansiklopedisin ilgili maddesinde kurban şöyle tanımlanmaktadır:
Arapça’da gerek maddî gerekse mânevî her türlü yakınlığı ve yakın olmayı kuşatacak bir anlam yelpazesine sahip olan kurbân kelimesi dinî terminolojide kendisiyle Allah’a yaklaşılan şeyi, özel olarak da Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet (kurbet) amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. (TDV, İA, KURBAN MADDESİ)
Kurbanın fıkıhi/ilmihal boyutu kadar, kurbanın ahlakı/bilinci de önemlidir. Meşhur Niyet hadisinde belirtildiği gibi amellere asıl anlamını veren niyettir. Çünkü niyet ameli adet olmaktan çıkarır.
Sözlükte “yönelmek, ciddiyet ve kararlılık göstermek” gibi anlamlara gelen niyyet (niyet) kelimesinin sözlük anlamı esas alınarak yapılan değişik tanımları arasında “kalbin hemen veya sonucu itibariyle maksada uygun bulduğu, yani bir yararı sağlayacağına yahut bir zararı savacağına hükmettiği fiile yönelmesi” şeklindeki tarif daha çok yaygınlık kazanmıştır.(TDV, İA;NİYYET MADDESİ)
Aslında bizi yaratan, hayat veren, rızıklandıran Rabbimiz nefsimizden bize daha yakındır. O ilmiyle bizi kuşatan, vücudi varlığımızın mutlak hakimi olduğu gibi, bütün yönleriyle vicdani, iradi ve ihtiyari hayatımızın merkezinde de olması gerekir.
Bize en yakın (karib ve akrep) olan Rabbimize ne yazık ki , niyet ve davranışlarımızla O'nun hidayetinden ve nusretinden uzaklaşıyor ve zulme sapabiliyoruz. Ondan uzaklaşmadan yakın durmak,uzaklaşmışsak tekrar yeniden yakınlaşmak için halis/katıksız bir niyet ile salih amellere yönelmemiz gerekir.
De ki;"Benim namazım, (her türlü) ibadetim/kurbanım, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.(En'am;6/165)
Allah peygamberinin dili ile bize şunu öğretiyor:Amelleriniz ve eylemleriniz zahirde doğru olsa da asıl onun arka planında ve hedefinde halis bir niyet olmalıdır. Niyet ve amel/eylem birbirini tamamlarken, bazı zamanlarda yapma imkanını gerçekte bulamayan niyetler, tamamlanmış bir amel gibi muamele görür.
Insanoğlunun "niyet ve amel bütünlüğünü" bozan/parçayan ilk imtihanı kurban üzerinden gerçekleşmiştir. Şöyle ki:
"Onlara Âdem’in iki oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat: Hani ikisi de birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, diğerine, “Andolsun seni öldüreceğim!” dedi. O da dedi ki: “Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder."(Maide;5/27)
Kişi zalim olduğu halde kurban kesebiliyor. Kurban kestiği halde mü'min kardeşini de öldürebiliyor. Bu yaman çelişkiden/gafletten kurtulmak için niyetimizi ve özümüzü sorgulamalıyız. Çünkü zulüm ve takva bir kalbde içtima' etmez.
Kurbanı kesecek maddi imkana sahip olup olmadığımızı sorguladığımız kadar niyetimizi de sorgulamalıyız.
Bugün siyasi çatışmalardan Ulusun ali çıkarlarından ve mezhepçilik kaygılardan dolayı Müslüman; müslüman kardeşinin canına, malına, ırzına saldırmaktan çekinmiyor. Adem (as) 'ın oğlu Kabilden de daha aşağılaşmalar var. Çünkü Kabil yaptığından pişmanlık duyduğu halde ne yazık ki bugün taraflar bibirlerine yaptığı zulümden pişmanlık duymuyor,bunu bir övünç ve zafer olarak görüyorlar.
Diğer tarafta Müslüman kardeşinin canına kıymaktan çekinenler, aynı şekilde kardeşinin onur ve haysiyetine saldırmaktan da çekiniyor mu?
Allah Muttakiden kabul ediyor, zalimden kabul etmiyor. Kurban kesen milyonlarca müslümandan biri olarak her birimiz kurbanımızın kabul olmasını dilerken kabulün bir şartı olan takvâmızı sorguluyor muyuz? Takvâ hayatımızın merkezinde midir? Yoksa sadece özlemini duyduğumuz bir kavram mıdır? Muttaki kimdir? Her mü'minin amacı "takvâ"olması gerekmez mi?
Hz. Ali (ra)' a ait olduğu tahmin edilen" takva"nın tanımı dikkate alındığında Muttaki;Allah'a şirksiz iman eden, Kur'an ile amel edip ebedi yolculuğa çıkacağı güne hazırlık yapandır.
"Onların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır. İşte Allah onları sizin istifadenize verdi ki size doğru yolu göstermesinden ötürü O’nu tâzimle anasınız. İyilik yolunu tutanları müjdele!"(Hacc;22/37)
Kurbanlıklar özelinde Rabbimizin istifademize verdiği bütün maddi imkanlar hakkı ve hakikati/hidayeti bulmamız için bir araç,aynı zamanda şükrün bir ifadesi olarak O'nu yüceltmenin, büyüklemenin(tekbir) bir vesilesi olmalıdır.
Kurbanlık hayvanın boynuzu ve kulağı dahil kusursuz olması gerektiği gibi diğer amellerimizin/işlerimizin de kusursuz ve niyetimizin~amacımızın halisane olması yönüyle diğer bütün amellerimiz için bir mihenk/ölçü ve disiplin olmalıdır.
Kurban ibadetine ve bilincine ilgi duyduğumuz gibi diğer bütün salih amellere de ilgi ve hassasiyet gösterdiğimiz de "her yıl sevinçle dönüp gelen bayramlarda dünyanın her köşesinde bu ümmetin herbir evladı bu coşkuyu hissederdi.
Darbeler işgaller neticesinde yüzbinlerce insan katl edilmez, milyonlarca mülteci yollarda, kentlerde, kamplarda madden ve manen helak olmaktan kurtulurdu.
İşkence, kötü muamele ve keyfi idamlar ile binlerce hayat karatılmazdı.Daha çok paylaşır, birlikte yaşadığımız farklı inançlardaki komşularımızın sevinç ve mutluluğu ile taçlandırmış olurduk.
Bu ümit ve duygularla bayramınızı tebrik ediyor, Müslümanların şahsında bütün insanlığın bayramı olmasını diliyorum.
İngiltere’de Zirvede Hangi Türkler Var?
30.09.2025
Kabine bugün toplanıyor
29.09.2025
Dindarların Trajedisi YUSUF YAVUZYILMAZ 25.10.2025
Bir cami, bir imam ve cemaat OSMAN KAYAER 28.10.2025
Sumud: Dünyanın Vicdanı YUSUF YAVUZYILMAZ 06.10.2025
Atasoy Ağabey/Ak Saçlı Bilge TALİP ÖZÇELİK 15.10.2025
Üstad'ın Psikanalizi Dr. MEHMET SILAY 09.10.2025
Cumhuriyet Sonrası İslamcılık YUSUF YAVUZYILMAZ 12.10.2025