metrika yandex
  • $32.5
  • 34.84
  • GA18240

PASİF BABALAR

FEYZULLAH AKDAĞ
31.03.2021

 Ülke nüfusunun daha çok kırsal alanlarda yaşadığı yıllarda babaların evlatlarıyla muhatap olma seviyeleri son derece sınırlıydı. Baba, sabah erkenden kalkar hayvanlara ya da tarlaya bakmaya gider akşam olunca eve gelir, yemeğini yer ve sabah erkenden yine işe koyulmak için hemen uyurdu. Vakit buldukça da köy kahvehanesinde vakit geçirirdi. Bu süreçte baba, çocuklarını genellikle akşam yemeği ile yatsı namazı vakti görürdü.

 Çocuk büyüdükçe babanın evlatla olan iletişimi daha da artardı. Ancak iletişim çocuğun tarlaya ya da çobanlığa gitmesi üzerine kurulu bir çeşit aile içi ortaklık ilişkisine benzerdi. Eğer çocuk kız ise bu ilişki daha kısıtlı olurdu. Sonuç olarak çocuğun yetişmesinde baba, anneye göre daha pasifti. Ancak o dönemin günümüze göre çok büyük bir avantajı vardı. Zira o zamanlar köydeki her bir çocuğun yetiştirilmesi köy sakinlerinin ortak sorumluluğundaydı. Herkes birbirini tanıdığı için ve genelde zaten akraba olduğu için her bir çocuk evin çocuğu olarak görüldüğü için çocuğun yetişmesi için herkes sorumluluk alırdı. Çocuk da köy ortamında ortak şekilde büyütülürdü. Ancak sonuç olarak evlat yetiştirilme sürecinde baba, anneye göre daha pasif bir konumda kalırdı. Çocuğun köy ortamında ortak büyütülmesi bu problemin etkilerini azaltıyordu.

 Zamanla kırsaldan şehre göçen ailede baba, tüm gücüyle evini geçindirmeye kendini adamıştı. Evladın terbiyesinden yine birinci derecede anne sorumluydu. Baba, eve ekmek getirme davasında koşuştururken köyden kalma alışkanlıkla evladın terbiyesinde yine pasif rolü oynuyordu. Ancak bu sefer çocuğun yetiştirilmesini üstlenen ortak köy yaşamı yoktu. Bununla beraber çocuk farklı kültür ve çok çeşitli uyaranlarla da muhatap oluyordu. Çocuğun kendi kültüründe ve kendi aile terbiyesinde yetişme ihtimali şehir hayatında çok daha zor hale gelmişti. İşte babalar bu ciddi ve hayati ayrıntıları kaçırdıkları için köy yaşamında gördükleri alışkanlıkları aynen devam ettirme çabasına girdiler. Slogan da belliydi: “Biz babadan böyle gördük!”

 Oysa sanayileşme, şehirleşme ve teknolojik gelişmeler insan yaşamını kırsaldaki yaşamdan çok daha hızlı ve derinden etkiliyordu. Babanın eski usul yöntemleri aynen tekrar etmesi zamanın ruhunu okuyamamaktı. Küçüklüğünde aklının ucundan dahi geçmeyen soruları artık evladı “bacak kadar boyuyla”  “baba, ben nasıl dünyaya geldim?” diyerek rahatça ve masumca sorabiliyordu. Baba kızararak ne diyeceğini bilemediğinden “sen daha küçüksün” diyerek ya da “leylekler getirdi” diyerek çocuğu geçiştiriyordu. Ancak çocuk şehir hayatında çok farklı uyaranlara maruz kaldığı için aldığı cevap onu tatmin etmemeye başladı. Biyoloji dersinde yarım yamalak gördüğü konulara arkadaş çevresindeki kulaktan dolma bilgiler eklenince internetin yolunu tuttu bizimki.

 İnternet gibi kontrolü imkânsız ve bilgi kirliliğinin had safhada olduğu bir yerde çocuk hızlı bir şekilde sakıncalı sitelere ve içeriklere yönlendirilmiş olarak buluyor kendini. Sonrası ise maalesef hepimizin tahmin edebileceği durumlar. Oysa bu hikâyemizde baba artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını fark ederek çocuk terbiyesi işinde aktif bir rol alarak evladına sahip çıksaydı karşımıza çok daha farklı bir tablo çıkacağı kesindi. Zira baba, özellikle erkek evlat için en güçlü rol modeldir. Hayata dair temel bilgileri babasından aldığı takdirde ona olan saygısı derinleşecek ve ailesine olan bağlılığı da artacaktır.

 Günümüzde babalar evlat terbiyesini anneye, anne de bakıcı ve öğretmene havale etme eğiliminde. Oysa evlat terbiyesi üçüncü kişilere devredilemeyecek kadar hayati öneme sahiptir. Bu açıdan anne ve babanın aynı oranda aktif olması şarttır. Tamamen anneye yüklenildiğinde annelerde tükenme ve depresif vakalarla bolca karşılaşıyoruz. Zira anne de bir insan ve onun da dinlenmeye, dinlenilmeye ve anlaşılmaya ihtiyacı var. Nitekim kadınlar da köyde sürekli içinde oldukları arkadaş ortamından yoksunlar. Yalnızlar ve anlayış bekliyorlar. Erkeklerin bir an önce başlarını kumdan çıkarıp zamanın ruhunu okumaları gerekiyor; evlatlarına, hanımlarına ve ailelerine sahip çıkıp aktif bir şekilde işin ucundan tutmaları gerekiyor.

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
İsmail cifci | 01.04.2021 11:29
Maalesef biz biraz eski kalmış babalar Z kuşağına yetişemedik, onlara yetismemizde mümkün görünmüyor.
Fahrettin asyalı | 31.03.2021 13:57
Eskisi çok daha güzeldi gelişen imkanlar çocukları kontrolden çıkarıp ukalalaştırdı ebeveynleri de sözü geçmez zavalılar konumuna soktu maalesef