metrika yandex
  • $34.34
  • 37.69
  • GA21310

Akran Zorbalığı ve Çeteleşme

MUHSİN GANİOĞLU
31.10.2023

                            

26.09.2023 tarihli internet gazetelerinde; “İzmir’de yaşları 9-13 arasında olan 6 kız çocuğu yaşıtları Ayşenur’a işkence etti.” şeklinde bir haber okudum.*Haberin detayları gerçekten ürküntü vericiydi.

Bunun benzerlerini daha önce de televizyon, gazete ve sosyal medyalarda izlemiş veya/ve okumuştum. Gün geçmiyor ki, okullardaki akran zorbalığı ve öğrenci çeteleşmelerinden ve bunun sonucu olarak diğer çocuklara ve gençlere karşı yapılan olumsuz muamelelerden haber verilmesin.**

Bunun yanında yıllardan beridir hemen her gün medyada, Emniyetin  terör, mafya, uyuşturucu, kaçakçılık, ihale yolsuzluğu, kara para, tefecilik, stokçuluk, çek-senet tahsilatı nitelikli yağma gibi işlerle uğraşan çetelere operasyon yaptığını ve bunların çökerttiğini işitmekteyiz.***

Akran zorbalığı ve çeteleşmeyi  tetikleyen unsurların başında, son yıllarda özellikle televizyonlarda yayınlanan ve yıllarca verdiği sübliminal mesajlarla çocukların ve gençlerin gerçeklik algısını saptıran film ve dizilerin geldiğini düşünüyorum.

Hiç unutmam; geçen yıllardabir televizyon programında Türk filmlerinde sürekli olarak kötü adam rollerinde oynayan bir sinema aktörünün  röportajını dinlemiştim.  İsmini hatırlamadığım bu aktör; “bir filmin kalitesini, kötü adamın rolü belirler” demiş, kötü roller veonu oynayanlar ne kadar başarılıysa o film o kadar çok seyredilir ve toplumu etkiler, diye de eklemişti.

1960 lı yıllardan sonra Türk sinemasında,ister tarihi filmlerde isterse gündelik hayata ilişkin, polisiye, savaş, mafya vb filmlerde; kahraman ve kötü adamlar üzerinden yandaş ve hain ikileminde gelişen şiddet içerikli filmleri çok seyretmiştik.Sinemanın yanında televizyonun da gelişmesi bu süreci tetiklemiş, yerli-yabancı şiddet içerikli filmler, çocukların ve gençlerin zihinlerini şekillendirmede önemli rol üstlenmişti. 

Bu filmlerde (özellikle yerli), tehdit, şantaj, adam kaçırma, soygun, rüşvet, tecavüz, kadına ve çocuğa şiddet gibi korkunç cürümler işlenir ve onlarca, yüzlerce hatta binlerce insan öldürülürdü.

Filmlerde lider kültü ve yaşamak için mutlaka bir gruba ait olunması gerektiği gibi yaklaşımlar  öne çıkarılır ve genellikle kahramanın ve kötü adamın etrafında ona sadakatle bağlı bir grup olurdu.  Bunların mücadelesinde; hukuk, kamu düzeni veya devlet ortada bile görünmez, hatta kötü adamların devlet içinde hukuksuz işler yapan yandaşları olurdu.

Ayrıca bu filmlerde, iyi adamın tarafında; danışma, istişare, liyakat gibi yönetimle ilgili temel ilkeler asla dikkate alınmaz, lidere  kayıtsız şartsız bağlı kalınır, kararları genellikle sadece liderler alır, insanlar çoban-sürü ilişkisinde olduğu gibi; gözetilen değil güdülen bireyler haline gelir, bireyin değil grubun çıkarları öne alınır ve gruptan ayrılanı kurt kapardı.

Genellikle kötü adamların konseyleri olur, onlar  bir araya gelerek yapacakları işleri istişare eder, karara bağlar ve bu aldıkları kararlara bağlılık yemini ederlerdi. Kötü işleri bile ehline havale ederlerdi.

Bu yıllarda; ilme, bilime, çalışarak bir şeyler elde etmenin önemine, başarıya, bilgiye, yanlış bir şeyler yapılırsa kamu düzeninin onun cezasını verdiğine, istişareye, liyakate önem veren, özellikle de gençlere iyi örnek oluşturabilecek filmlere de çok rastlamadık. 

Yıllarca süren Dallas ve Brezilya dizilerinin içeriği ve topluma yaptıkları olumsuz etkiyi burada tartışmaya bile açmıyorum. 

Maalesef son yıllarda gelişmiş medya imkanlarını da kullanarak özellikle de çocukları ve gençleri etkileyen ve yıllarca süren hatta geçmiş zaman filmlerini de aşan televizyon dizileri yayınlanmaya başladı.

Bu filmler, geçmişteki filmlerden daha etkili olacak şekilde aynı yolu izleyip gençleri yandaş-hain ikileminde gruplaşmaya iten, kuralların geçerli olmadığı, kamu düzeninin, hukukun, adaletin olmadığı, bireyin değil grubun öne çıkarıldığı bir hayat ortamı sunan sübliminal içeriklerle doludur.

Kurtlar Vadisi, Deli Yürek, Adanalı, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Çukur, Savaşçı, Söz, Milat, Kızılelma, Teşkilat vb.yeni nesil  diziler ile Diriliş Ertuğrul, Kurululuş Osman gibi tarihi diziler, Küçük Sırlar, Aşk 101, Arka Sıradakiler vb. okul diziler bunların sadece birkaç örneği olarak sayılabilir.

Bu filmler, sözüm ona iyinin kötüye karşı mücadelesini konu almış ve buna göre de çekilip yayınlanmış olsalar da; özellikle genç kuşaklar üzerinde gerçeklikle bağ kurmaksızın, kişilik sahibi değil de kimlik sahibi olmayı öne çıkararak, lider kültü oluşturarak, onlara bir ideoloji veya kutsal belirleyerek çocuk ve gençlerde olumsuz anlamda bir zihni yapılanma oluşturdular.

Maalesef yıllarca süren filmlerdeki bu durumlar; çocuk ve gençlerin yaşları ilerledikçe normal olarak algılanmaya başlanmış, kanıksanmış, gençler arasında gruplaşma, çeteleşme, hukuksuzluk, kamu düzeni yoksunluğunu normalleştirmiştir.

Benzeri fiili durumları yakınlarımızdan, arkadaşlarımızdan duymuş olma ihtimalimiz oldukça yüksektir.

 

İşte bu sebeple okullarda çocukların ve gençlerin çeteleşerek kendinden olmayanlara “akran zorbalığı” uyguladıklarını görüyoruz. Bu şekilde normalleşmelerin kimi gençler üzerinde daha sonraki yıllarda suça eğilimi artırdığını ve çeteleşmenin en önemli sebebi olduğunu düşünüyorum.

 

Hemen her gün televizyon ve sosyal medyalarda;“Emniyetin yaptığı operasyonlarla … çetesi çökertildi şeklinde” şeklinehaberler duymamızın en önemli sebepleri bunlardır.  Suça bulaşan çocuk veya genç artık geri dönülemez bir noktaya gelmektedir. 

 

Bu durum toplumdaki çözülme adına korkunç bir şeydir ve tehlike çanları çalmaktadır.  Gerçek beka meselesi de budur.

 

Yaşadığımız çağın imkanları kadar zorlukları da bulunmaktadır. Aileleri, çocuklarını televizyonlardan ve olumsuz medya ortamlarından uzak tutmanın yollarını aramaya çağırıyorum. STK dediğimiz yapılar siyaset veideolojiden bağımsız olarak bu işe çok ciddi eğilim göstermelidir.

 

Makul öğrenme yaşı olan 12-18 yaş aralığında çocuk ve gençlerin, hayat ve gerçeklikle bağının tekrar kurulması  için özellikle zihinsel gelişim yanısıra  el becerilerini de artıran   mesleki alanlara yönlendirilmeleri birey, aile ve toplum sağlığı açısından önemlidir.

 

Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun bu işi önemsemesi ve   çeki düzen vermeleri gerekmez mi?  

 

Yoksa gösterilen dizinin veya filmin niteliği hakkında ekranın üst veya alt tarafına yıldız koymak yeterli midir? 

 

*https://www.karar.com/guncel-haberler/akran-zorbaligi-istismar-ve-iskenceye-donustu-1790335

**https://www.sabah.com.tr/video/yasam/arnavutkoyde-akran-zorbaligi-kamerada-video

***https://www.karar.com/guncel-haberler/son-dakika-31-ilde-kafes-operasyonu-39-organize-suc-orgutu-cokertildi-1793704

 

                                                                                    06.10.2023-Ankara

                                                                                    Muhsin Ganioğlu

                                               

                                                           

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş