metrika yandex
  • $32.56
  • 34.7
  • GA19020

28 Şubat Hikâyeleri / Bu Benim Hikâyem

MEHMET YAVUZ AY
11.04.2021

28 Şubat Hikâyeleri / Bu Benim Hikâyem

“28 Şubat nedir bilmem “diyen Boğaziçi Üniversitesinden kızımıza ve diğer gençlerimize…

28 Şubat darbeci paşalarının yargılandığı mahkemede, Çevik Bir, ordudan attıkları subay astsubaylara hitaben: “Geçmişi unutalım” diyordu.

Aliya İzzetbegoviç : “İlkel toplumların anıları yoktur.” demişti. Tarihi, anıları, hafızası olmayan toplumlar ilkel kalmaya mahkûmdur, dememiz yanlış olmayacaktır…

Geçmişi olmayanın geleceği olmayacaktır. Geçmişte olanların günümüzde tekrarlanmayacağını kimse garanti edemez. Geçmişi unutmadan, muhasebesini yaparak, geleceğe yön vermek durumundayız.

Buyrun : “Bu Benim Hikâyem” den kesitlere...

“Keşke Daha Önce Defterini Dürseydim”

Millî Güvenlik ve Silahlı Kuvvetler Akademisi Eski Komutanı Emekli Tümgeneral İlhan Akoğuz, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararı ile TSK'dan ihraç edilen Binbaşı M. Yavuz Ay’ın kendisi hakkında Yeni Akit Gazetesi’ne yaptığı açıklamaları doğruladı.

26 Kasım 2010 Cuma 11:59A+A-

"PİŞMAN OLDUM, DEFTERİNİ DÜRMEDİĞİME…"

1990 yılında Edirne'de Tümen komutanı iken M. Yavuz Ay'ın, eşinin başını açmasını, kendisiyle rakı içmesini ve eşi ve çocuklarıyla eğlence mekanlarına gelmesini istediğini doğrulayan Emekli Tümgeneral İlhan Akoğuz, "Pişman oldum, defterini dürmediğime… Benim dönemimde üsteğmendi, binbaşılığa kadar yükselmiş. Onun yaptığı çok ayıptır.." dedi.

"KARISI ACAYİP GİYİNİYORDU"

Akoğuz, "Karısı acayip giyiniyordu. O arkadaşın hanımı toplumda acayip bir hava estirmişti. Eşi örtülüydü… Acayip giyiniyordu. Çıkarıversin başörtüsünü (…) Efendi gibi çağırmışım, 'bizim eve eşinle gel' demişim. Çoluk çocuğunu kurtarmak ve istikbalini açmak/istemek kötü mü? Müslümanlık insanın içinde olur" diye konuştu.

1977 senesinde Kara Harp Okulu'na giren M. Yavuz Ay, eşinin başörtülü olması, kendisinin namaz kılması ve içki içmemesi gerekçesiyle 1996 yılında Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararı ile TSK'dan ihraç edilmişti.

Emekli Tümgeneral İlhan Akoğuz, M. Yavuz Ay'ın gazetemize yaptığı açıklamaları değerlendirdi:

"BENİM SÜLALEM HACI"

- Edirne'de görev yaparken tümen komutanı olduğunuz dönemde, üsteğmen M. Yavuz Ay'ı tehdit etmişsiniz ve kendisine; "Eşin başını açacak.. Benimle rakı içeceksin.. Eşinle birlikte orduevine eğlenceye geleceksin.. Çoluk çocuk evime ziyarete geleceksin… Bugüne kadar hiç eğlenceye gelmemişsin. Evime gelmezsen merkez komutanını gönderir, zorla getirtirim. Seni modern olmaya davet ediyorum" demişsiniz... Neden böyle bir teklifte bulundunuz?

- Benim sülalem hacı… Bunlar neden bahsediyorlar? Ispartalıyız, hacı hafızlardır bizim sülalemiz. Babam dahil tümü hacıdır. Bine yakın subay ve astsubay olan tümende, bir üsteğmenin adı olur mu? Gazetedeki haberi okuduğunuzda aklıma geldi. Düşündüm. Böyle bir şey oldu mu, olmadı mı? Aradan yirmi sene geçmiş.

"MÜSLÜMANLIK İNSANIN İÇİNDE OLUR"

- M. Yavuz Ay'a, "Başarılı subay nasıl namaz kılar" demişsiniz?

- Ben, Kars'ta tugay komutanlığı yaptım. Er hocanın arkasında ben bayram namazı kılmış insanım. Müslümanlık bunların keyfine göre değil. Müslümanlık insanın içinde olur. Evime davet etmişim. Karısı acayip giyiniyordu. Gazetede okuduktan sonra aklıma geldi.

"KARI OYNATACAK HALİMİZ YOK YA?"

- M. Yavuz Ay'ı neden eğlenceye çağırdınız?

- Sen hudut birliğini bilir misin? Askerlik yaptın mı? Nerede yaptın?

- Aydın'da…

- Oooo. Kaymak yerler…

- Ağabeyim de Kars'ta yaptı…

- Çok güzel… Onlara sorsaydın hudut birliklerinde psikoloji nedir? Çok önemli… Hudutta beklemek, kurt köpeğiyle anarşist kovalamak kolay değil. Tümende er alay geceleri yapılırdı. Bu geceler 5-6'yı bulurdu. Bu gecelerde general ve albay ayrımı yapılmaz. Askerlere moral vermek için yapılırdı. Karı oynatacak halimiz yok ya? Bugüne kadar hayatımız komutanlıkta geçti.

"EŞİ ÖRTÜLÜYDÜ, ACAYİP GİYİNİYORDU…"

- Moral gecelerine katılmayan er, sorgulanır mı?

- Bine yakın personelim var. Gazino zaten almaz. Alay komutanları ayarlar, kaç kişinin geleceğini bildirir. O arkadaşın, M. Yavuz Ay, toplumda hanımı acayip bir hava estirmişti. Eşi örtülüydü… Acayip giyiniyordu. Subay, astsubay ve general ayırımı yapmazdım. Benim felsefemde erden mareşale herkes askerdir.

"BİNBAŞILIĞA KADAR YÜKSELMİŞ"

- Subay-astsubay yada generalin eşlerinin başörtülü olması sakıncalı mı?

- Ben ona (M. Yavuz Ay) iyilik etmişim. O anda atabilirdim onu. O anda kaydını silebilirdim. Bak binbaşılığa kadar yükselmiş. Benim dönemimde üsteğmendi. Onura etmişim. 'Çok iyi bölük komutanısın' demişim. 'Gel oğlum' demişim, milletin içerisinde… Ben tümenden sorumluyum. Eğlenceye gelsin, ne olacak? Komutanların karşısında itibarını kazanır. O kadar düşkün olsaydım, defterini dürerdim. Böyle bir şey yapmadım. Efendi gibi çağırmışım, 'bizim eve eşinle gel' demişim. Daha ne diyeyim…

"İSTİKBALİNİ AÇMAK KÖTÜ MÜ?"

- General olabilmenin prosedürü bu mu?

- Bu evrelerden ben de geçtim. Bu evrelerden geçerken dikkatli olması lazım. M. Yavuz Ay'a ne demişim? Dört şart neydi?

- "Eşin başını açacak.. Benimle rakı içeceksin.. Eşinle birlikte orduevine eğlenceye geleceksin.. Çoluk çocuk evime ziyarete geleceksin…"

- Daha ne… Çoluk çoğunu kurtarmak ve istikbalini açmak/istemek kötü mü?

"PİŞMAN OLDUM DEFTERİNİ DÜRMEDİĞİME…"

- Başını açmak inancına aykırı bir durum olabilir… Saygı duymak gerekmez mi?

- Pişman oldum, defterini dürmediğime… Yaptığı çok ayıptır.. Ben onu koruyup kollamak için gayret sarf etmiştim.

"ÇIKARIVERSİN BAŞÖRTÜSÜNÜ…"

- Eşlerin başörtülü olması ihraç sebebi sayılıyor…

- Çıkarıversin (başörtüsünü kastediyor) o da…Çıkarıversin… Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çalışırsa, başörtüsünü çıkarmasını beklemek abes…

- Diyanet İşleri Başkanlığı da, TSK gibi devlet kurumu değil mi?

- Ben namazı, abdesti ve orucu bilen insanım.

"ASKERİ LOJMANLARDA ANARŞİSTLİK OLMAZ"

- Başörtüsü takılması, inanç özgürlüğü olarak görülmez mi? Saygı göstermek gerekmez mi?

- Kendi başına seçimini yapabilir ama kalkıp da subay ve astsubayların lojmanlarının bulunduğu bölgede toplantılar yapıp, anarşist gibi memleket ve millet aleyhine hareket etmek hiç yakışmadı.

"GAZETE OLARAK DOĞRU YOLDASINIZ"

 (…) Siz, (Yeni Akit Gazetesi) gerçekten ufak tefek sapmalarla doğru yoldasınız. Doğru yoldasınız. Müslümanlık suç değil. Başörtüsü diye tutturuldu, senelerdir uyutuluyor millet… Milleti bölmek ve karşı karşıya getirmek anarşizmdir. Anarşist sadece eline tüfek almayla olmaz. Fikren ve zikren olur, her şeyle olur. Millî Güvenlik ve Silahlı Kuvvetler Akademisi komutanlığı yapmışım. Millî Güvenlik Akademisi'nde genel müdür seviyesinde sivil bürokratları eğittim. Onlara da aynı şeyleri söyledim. (…) 'Bunu Yunan Paşası yapmaz' demişsiniz… Ben ne yapmışım ki… Alayı mı sattım?

KENAN KIRAN / YENİ AKİT

 

Babam Ordudan Atıldığında

Babam ihraç edildikten sonra, evde değişik bir hava vardı. Daha 5 yaşındaydım, ihraç kelimesinin anlamını bilmiyordum.Herkes babamın işten çıkarıldığını söylüyordu. Neden diye sorduğumda ise, annemde, babamda gülümseyerek cevap veriyordu: “namaz kıldığımız için yavrum…” 5 yaşındaydım ama namazın kötü bir davranış olmadığını idrak edecek bir bilince sahiptim… Düşünüyordum, namaz insana ve etrafındakilere nasıl zarar verir diye?

Büyüdükçe anlam buluyordu irtica ve ihraç kavramları... İhraç edilen tek asker babam değildi. Kimileri bunu atlatacak iradeye sahip insanlardı ama kimileri için ise hayat tamamen altüst olmuştu. Ve ben başımı hiç öne eğmedim, babamın ve annemin irticai faaliyetlerinden dolayı… Aksine imanımızdan dolayı, ordudan ve vaat ettiklerinden mahrum kalmak bir onurdu bizim için… Bir gün eski resimler arasından bir resim buldum… Babamın ve arkadaşlarının olduğu bir resim... Resimde herkesin yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Ve resmin çekildiği tarih, babamın ve arkadaşlarının ordudan ihraç edildiği günün tarihiyle aynıydı. Onlar başını öne eğmedi çünkü Müslüman olmak ayıplanacak bir kavram değildi!

Bir çok fedakârlıkta bulunmak zorunda kalıyorduk, ama bunu Allah rızası için yapmış olmak bizi teskin ediyordu. Örtülüyüm ve ülkemde bulunan başörtüsü yasağından dolayı yurt dışında Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği bölümünde eğitim ve öğretim görüyorum. Ailemden uzak kalmak benim için zor ve bir başka fedakârlık. Ama üniversitede irticai faaliyetten dolayı yargılanmıyorum. Kendi ülkemin insanlarından göremediğim saygı çerçevesini, burada farklı dine mensup insanlardan görmek, kendi ülkemin insanları adına üzücü bir durum…

Ayrıca burada en sık karşılaştığım sorulardan biri, “ farklı dinden ve milletten insanların olduğu bir ülkede başörtülü eğitim alabilirken, çoğunluğu Müslüman olan kendi ülkende, nasıl oluyor da başörtülü okuyamıyorsun?” kendi ülkemde eğitim alamamak, ailemden uzak kalmak hem benim için hem ailem zor olsa da, başörtümün önemini ve neyi simgelediğini biliyorum. Ve bu önem, fedakârlıklarımızın boşa olmadığını hatırlatıyor bana. Babamın istikrarı, annemin tebessümü ve şefaatine mazhar olmayı umduğumuz Allah için kıldığımız namazımız güç veriyor bana. Belki buruk, özlem dolu ama sağlam bir amaç için,  Allah için buradayım ben!

Sümeyra AY

  

Sümeyra’nın Tümgenerale Cevabı

Alayını satmayacak kadar tecrübe ve vatan sevgisiyle dolu olan, namazı, abdesti, orucu bilen,  sülalesi hacı olan emekli tümgeneral;

Ailesine ve çocuklarına gelecek vaat etmeye çalıştığınız o askerin kızıyım ben. Ayıpladığınız şeye bakarak, bunca yıllık hayat tecrübenizden “ayıp” kavramını öğrenememiş olmanız çok üzücü. 19 yaşındayım ve örtülüyüm. Ve o askerin kızı olarak bana vaat ettiğiniz istikbalden, şefaatinize(!) mazhar olamadığımdan olsa gerek, daha parlak ve sağlam bir geleceğim var! Pişmanlığınız için içten bir hüzün duyduğumu belirtmeliyim ve keşke o an, benim kimliğimi değiştiremeyecek olan o defteri dürmenizi dilerdim.

O acayip giyinen hanımın kızıyım ben! Sizin çok yönlü, ileri görüşlü dünyanızdan baktığımızda, bende toplumda aynı acayip havayı estiriyorum.  Müslümanlığını insanın içine yakıştırmanız, dışa vurulduğunda “acayip hava estirmek” kavramıyla bütünleşiyor olsa gerek sizin için… ve bu havanın sizi ürpertmesi, bu ürpertiyle askerlerinize karşı içinizde bir gelecek kaygısı taşımanız, açıkçası beni derinden etkiledi.

Eğlencelerinize katılıp, komutanlarının itibarını kazanamayan o askerin, ve bu itibarla modernleşemeyen(!) o askerin hanımının kızıyım ben… ve sizden gelecek bir onurlandırma ile hayatta sahip olacağım konumdan çok uzakta olduğum için çok mutluyum! Sizi hayat tecrübelerinizle ve pişmanlıklarınızla baş başa bırakıyorum…

Sümeyra AY…

 Çarşamba, 08 Aralık 2010 13:08

 

Google Görselleri

 

Tümgeneralin sorgulamasından sonra Alay Komutanı’nın gönderdiği “İkaz” yazısı

 

11.04.2021, Kardelen / Ankara

Mehmet Yavuz AY

Yorum Ekle
Yorumlar (15)
Abdurrahman Öztürk | 18.04.2021 16:51
Sn Yavuz yazılarınızı severek okuyorum. Zalim her devirde yeni bir zalimini doğruyor. Bizlerde eşlerimizin başı açık olduğu için iş başvurumuz kabul olmadı. Bu zalim sözde dindar geçinen bu dinbaz ahlaksızlar doğurdu. 82 yaşında babam Namazında,niyazında bir insan , kasıklarıda ağrı nedeniyle acil servise hastanede gittik.Türbanlı bayan doktor hasta bayan mı , Erkek mi diye sordu? Bizde Erkek dedik Türbanlı bayan Dr bakamayacağını söyledi. Israr bir görmesini istedik mecburen gelip bakmak zorunda kaldı. Amca çok yaşlı bir insanmış sonra muayene etmeye karar verdi. Hipokrat yemini nerde kaldı? İnsan ayrımı yapacak doktor bu mesleği yapmayacak yada hakkını verecek. İnsanlar değişiyor ancak faşist ırkçı zalim sisteme zamana ayak uyduran ceberrut sistem yöneticileri Peydah oluyor. Yakın zamanda da din kisvesi altında insanlara,kadınlara, çocuklara yapılan baskılar, zorbalık gerçek hikayeleri anlatılacaktır. Malesef %99 Müslüman bir ülkede sayelerinde %28 inmiş durumda. İslâm dinine öyle zarar verdilerki asla onarılması mümkün olmayan yaralar açtılar. Bu millet bu zulümleri de aşka unutmayacak.
Erhan Aydoslu | 12.04.2021 02:11
Sarıkamış'da Yüzbaşı olduğunuz dönemde "Mesai saatinde ikindi namazı kıldı" diye size "Bir hafta oda hapsi" verildiğini duymuştum. Siz dimdik, aslanlar gibi burdasınız. Ya onlar nerede...
Hidayet ÇELİK | 11.04.2021 22:56
Hikayeyi biliyor olmama rağmen, okurken midem bulandı. İnançlarından dolayı insanlara zulmedenler kadar aşağılık insan tipi düşünemiyorum.
İmdat Geyve | 11.04.2021 22:28
Allah CC razı olsun duruşunuz çok güzel rabbim fırsat vermesin iktidar fırsatı gelse zalimliklerine kaldıkları yerden devam ederler bu böyle biline hak batıl mücadelesi kıyamete kadar devam edecek unutmayalım zalime merhamet mazluma ihanettir
Tahsin Gaffaroğlu | 11.04.2021 13:32
"Sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma..." (İbrahim Suresi 42) "Ey Habibim sen de öleceksin sana zulüm edenler de, sana da soracağız zulmedenlerede.. (Kur'an-ı Kerim) Rabbim mükafatınızı versin sevgili M. Yavuz abim.
Ankaralı Yusuf | 11.04.2021 12:35
Ben bu generalin, cahil cesur olur atasözüne uygun bir insan olduğuna kanaat ettim. Kişi tanımadığı, bilmediği şeyin düşmanı olurmuş. Bu general de islamı bilmediği için, İslâm'ın düşmanı olmuş bir insandır. İslamı bilse hu kadar cehalet kokan konuşma yapmazdı. Defter dürmeye gelince; kıyamette de Yüce Rabbimiz kimlerin defterlerini nasıl düreceğini açık bir şekilde buyuruyor. Özellikle generale cevap veren kızımızın ileri bir islami şuurla yazmasından dolayı tebrik ediyorum. General şunu iyi bilmeli ki sonuçta inna lillâhi ve inna ileyhi raciun.
Ahmet kılıç | 11.04.2021 12:31
Selamun aleyküm abi rabbim sana ve ehline cektiklernizin karşılığını hem bu dünyada hem ahirette kat kat fazlarıyla ecir olarak versin inşallah
Müdahil- Mülteki A Durmuş | 11.04.2021 12:16
Davayı yorulmadan aylarca sürekli takip ettim. Önceleri darbeciler uzun dönem çok gergindiler. Son gün karar okunmadan önce çok keyifliydiler. Son arada denk geldi, kafeteryada yan yana iki masada oturduk en üst rütbelileriyle. Bestelenmiş bir şiirini anlatıyordu biri, hepsi kahkahalarla gülüyordu, daha önce olmadığı kadar çok keyifliydiler. Anlamıştım her şeyi. Karar okundu, cezalandırılmadılar. İçimden şöyle haykırmak gelmişti: Yargıçlar, sizi de, kararınızı da, bu sonucun sorumlularını da Allah'a şikâyet ediyorum. Orada tanıştığım müdahillerin çoğu yine ağladı, bu mu olmalıydı, ne bu ya, diyerek. Bır kısmı sapsarı kesildi acısından, birbirleriyle bile konuşmadılar. Çıkışta 2 hükumet mensubu, sözü kimseye bırakmadan alelacele açıklama yapıp medyayı gönderdiler. Hiçbir müdahil görüş açıklayamadı. Tiyatro gibiydi her şey. İlk kez yine çok kötü kullanıldığımızı bu kadar acı ve kötü hissetmiştim. Pazarlık masasına konulmuş, adalet beklediğimiz dava da bir bedelle satılmıştı. Gelelim bu satırlara.... Evet, Peygamber ocağı dediğimiz kahraman ordumuzda istikbal rakı sofrasından geçiyordu. Bunun ne demek olduğunu anlamanın acısı çok büyüktü. Bunu da anlamıştık. Şimdiye gelelim: İşte orduyu kontrol eden bu masonik ittihat terakki artıkları, bugün de bildiriyle millete göz dağı verdi, aksi halde, diye tehdit ederek. Ben, ifadem esnasında, darbeciler için hangi karar verilirse verilsin bu dosyanın kıyamet günü Allah huzurunda açık olacağını söyledim. Zannedimesin ki yalnız darbecilerden şikâyetçi olacağım... Allah muntakimdir, gözlerimiz gerecektir.
Hanefi Terzi | 11.04.2021 10:15
Firavun öldü,firavunluk kıyamete kadar yaşayacaktır. Önemli olan bu Firavunluk karşısında tevhidi bir duruş göstermektir. Siz ve sizin gibi kahramanlar bu duruşu gösterdiniz. Size ve kahraman arkadaşlarınıza selam olsun.
Baki Kaya | 11.04.2021 09:22
Maalesef bir arpa boyu yol gidemedik. Güya iktidar olduk kılıcımız en yakınlarımızı kesti ama bunlara dokunamadık. Ne başbakana sövene, ne camiye ayakkabıyla girene ne arefe günü oruçlu personele çikolata likör ikram edene... Bu da bizim imtihanımızdı, kazanamadık. Gittik iktidardayken bile bunlara yaltaklandık. Çünkü iktidara bizim adımıza gelenlerin ne bizden ne de çektiğimiz çilelerden, ne davamızdan ne inancımızdan ve daha ötesi herşeyin temeli olması gereken ahlakımızdan haberi vardı. Onlar sadece maddi kazanç peşinde aç din tüccarı gibi davrandılar. Dini seçim kazandıracak kadar dillerine doladılar ama elleri ve kalpleri bundan habersizdi. Zavallı bizlerse bu aç muhterislerin dillerindeki söyleme razı olduk, hiç değilse bunların ağzı dualı dedik. Vesselam iktidardayken de kaybetmeye devam ettik. Daha kötüsü tüm baskı ve işkencelere karşı bizi diri ve ayakta tutan inanç ve maneviyatımızı bu açların nasıl hovardaca tükettiğini gördük. Yine kabediyoruz. Ve geldiğimiz noktada meydanı yine bu şövenist, şövalye taklidi, acımasız, merhametsiz zalimlere bıraktık. Şimdi doğruluğu, dürüstlüğü vatanseverliği, gelişmişliği ve uygarlığı onlar temsil ediyor. Bize kalansa herşeye küsüp köşesine çekilmek ya da bu kaşalot ahmakların yanına yancı yazılmak. Trajik bir durum vesselam.
Türkan Bakacak | 11.04.2021 06:50
Mucadelenizi yasiyor gibi okudum rabbim dunya ve ahiretinizi firdevs cenneti etsin onurlu davranislerinizi cennet bileti etsin.daima durusunuzu muhafaza etmeniz ve salih amel dolu uzun omurler dilerim
Yılmaz TAŞOVA | 11.04.2021 05:54
Maal esef bunlar sadece peygamber ocağı ordumuzda değil, toplumun her kesiminde yaşandı. Memur, işçi, öğrenci, kursiyer, ziyaretçi, veli,...ve yargılanmalarında müşteki sayısı ikiyüz küsur kişi. Asla yanlışlarını kabul etmeyen tutumları ve dik duruşlarını muhafaza etmeleri, pişman olmadıklarının göstergesi. Sonuç; mazlum zilletinde zalim izzetinde devam ediyor. Kaç kişi mahkum oldu? Kaç kişi ceza çekiyor? Kaç kişinin rütbeleri söküldü? Elini kolunu sallayarak müştekilerden önce adliye sarayını terk ettiler. Demek bu dava ilahi mahkemeye kaldı. Rabbim bu zulmü bu mazlum millete reva görenlerin layığını verecektir elbet.
Mehmet Yavuz AY | 11.04.2021 02:21
Ahmet Bey, Çok teşekkür ederim.
Ahmet N.Boynueğri | 11.04.2021 02:15
Yavuz kardeşim, hepsi buruk bir anı olarak kaldı. Allah (c.c.), O'nun rızası için yaptıklarımıza şahit. O bize yeter. Çektiğiniz bu kazançlı sıkıntılar için sizi ve aile efradınızı tebrik ederim.
Erdoğan Dönmez | 11.04.2021 02:04
Emin olun pişman filan değiller, fırsatını bulsalar daha beterini yaparlar.