metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240
Düşünce

Hibrit Bir Sosyolojiye Doğru…

ABDULAZİZ TANTİK
31.05.2023

 

Hibrit melez anlamına geldiği TDK tarafından ifade edilir. Ayrıca, hibrit, farklı güçlerin bir arada bulunmasını da içerir, denir. Biz bu kavramı, melez kavramı yerine kullanarak, farklı düşünüş ve inanış biçimlerinin aynı zeminde boy vermesi anlamında kullanacağız. Birden fazla karakterin iç içe geçiciliğini dile getirerek mevcut sosyolojinin gelecekte neye tekabül edeceğini tartışacağız…

Bu hibrit sosyolojisinin oluşumunu tetikleyen en temel etmen ‘görelilik’ üzerine bina edilmiş ve mutlaklaştırılmış post modern felsefenin ürettiği kültürün kendine ait bir sosyal gerçekliği inşa etmesi üzerine meydana gelen durumu işaret eder. Modernliğin post modernliğe evrildiği bir zeminde özellikle post human çağ nitelemesi de hibrit sosyolojinin bel kemiğini inşa etmektedir. Monist/tekçi bakışın inşa ettiği sosyolojinin farklı sosyolojik gruplara dünyayı dar etmesinden mütevellit bir arayışın sonucu meydana gelen değişimin açık bir deklarasyonu gibi duruyor hibrit karakter ve sosyoloji…

Modernleşme, kendisinden önceki bütün kültürleri yok sayarken ve onları yok etmeye çalışırken, post modernlik ise, o eski kültürleri yeniden diriltirken onların içlerini boşaltarak salt bir süs ve makyaj malzemesi olarak kullanmaya çalışmıştır. Bu ikilem, kişileri, parçalanan bir kültürün kodları arasında vahşice dönüştürmeye yaramıştır. İşte bu dönüştürme ameliyesi aynı zamanda hibrit sosyolojinin varlığını meşrulaştıran bir önceliğe sahip olmuştur. Haklar mevzuu ve yeni karakterin çoklu özelliği, doğal bir yaşamın parçası haline dönüştürülebilmesinin yolunun açılması açısından çok ciddi kaynaklar oluşturuldu. Ve bu kaynaklar ile hem sanat, sinema aracılığı ile hem de rol model kişiler üzerinden bu yeni hibrit karakter pazarlandı. Bu karaktere sahip olma ise hem ödüllendirildi ve hem de değerli kılınarak başkalarının da bu pozisyonu tercih etmesine zemin oluşturuldu.

Genelde insanlar, nasıl bir sosyolojik gerçeklik zemininde yaşadıklarının farkında olmazlar! Modern bakışın sağladığı disiplin toplumu/ sosyolojisi altmışlardan itibaren çok sıkıcı hale geldi. İlk başkaldırılar ise hippiler diye betimlenen kesim tarafından öne çıkartıldı. Sonra feministler buna baş kaldırdı. Ardından toplumsal cinsiyetçiler furya olarak öne çıkartıldı. Tabi yeşiller hareketi ve hayvan severlerde bu çerçeve içinde anlamlandırılmalıdır. Ama işin ilginç tarafı, disiplin toplumuna karşı çıkanlar, farkına varmadan, otoriter toplumu işaret eder hale geldiler. Çünkü bütün bu farklılıkların kabulünü sağlayacak olan bilimin otoritesinin sorgulanmaması gerekliydi. İşte bu çerçeve içinde akıl ve bilim vurgusu giderek her toplumsal kesitte çoğaltıldı. Bilim ve felsefe tartışmaları öne çıkartıldı. Din tartışma alanına çekildi ve giderek tartışma alanının dışına çıkarıldı. Çünkü dinin varlığı bütün bu farklılıkları kabule imkân sağlayacak bir zemine müsait değildi. Reddeden bir dinin varlığı bu sosyolojinin karşısındaki en büyük engeldi.  

İşte bu engelin ortadan kaldırılması için hem dışarıdan ve hem de içeriden dine yönelik eleştirileri çoğalttılar. Bu eleştirilerle birlikte din, sosyoloji alanının dışına çıkarılmaya çalışıldı. Dinin şiddet ile örtüştürülmesi, gericilik ile nitelenmesi, Müslümanların ahlaksız oluşlarına yönelik yapılan vurgular vesaire dinin toplumsal gerçeklik zemininden kopartılarak alanı boşaltmasına zemin oluşturmaya yönelikti. Maalesef, buna bilmeden veya bilerek bazı müslüman entelektüellerin de katkı yapması ayrı bir garabet olarak önümüzde durmaktadır.

Hibrit sosyoloji post modern sosyolojinin kendisine yaşam alanı bulması ile gerçeklik zeminine kavuşmuştur. Bu hibrit sosyolojinin temelinde; çok dindar olabilirsin, ama aynı zamanda farklı bir kültürel çerçeveye de intisap edebilirsin. Bu dualizm/ikilik, hem sekülerliğin temelini inşa ederken kullanılmıştır, hem de çoklu benliklere sahip olmada da çok yararlı bir işlevselliğe sahip olmuştur. Yani adam hem müslüman, namaz kılıyor, ama aynı zamanda eş cinsel olduğunu deklare edebiliyor. Bu garabeti sağlayan şey ise; hibrit sosyolojinin kendi sosyal gerçekliğini inşa ederken kullandığı kültürün nasıl egemen bir kültür haline dönüştürülmeye çalışıldığını göstermektedir. Hem müslüman bir kadın ve hem feminist olarak öne çıkabilirsiniz. Başınız açık olabilir ama siz müslüman kimliğini de büyük bir özveri ile taşıyabildiğinizi ilan edebilirsiniz. Dört başı mamur dindar ve ibadetlerini yerine getiren biri olabilirken, iktisadi veya siyasi zeminde rahatlıkla yalan söyleyebilir, adam kayırabilir, birine haksız kazanç sağlayabilir ve bütün bunları yaparken de sahip olduğun makam ve mevkiinin doğal neticesi olarak düşünebilirsin bu hibrit sosyoloji sayesinde…

Şimdi meselenin bu hale getirilmesindeki etmenlerden birinin de Müslümanlara yönelik haksız eleştirilerle birlikte haklı eleştirilerin dayandığı zeminin kendisidir. Bu zemin, olan ile olması gereken arasındaki derin ayrımı fark etmemesidir. Özellikle de din ve dini düşünce ile bağının zayıf olması, dinin müktesebatını bilmemesi, yapılan propaganda ile eleştirel tutumunu kısmi doğrulara yükleyerek haklı çıkmaya çalışmanın zeminidir. Bu zemin aynı zamanda hibrit sosyolojinin beslendiği ve gerçeklik alanı bulabildiği bir zemini sağlaması bakımından da önemlidir. El birliği ile her kesimin, kesitin dine/İslam’a yönelik saldırılara koro halinde katılmaları, hibrit sosyolojinin olmazsa olmazı olmaktadır. Bu şekilde kendisine bir sosyolojik gerçeklik inşa etmektedir.

İslam’a yöneltilmiş her haksız eleştiri ve söylem aslında propaganda amaçlı ve hibrit bir sosyolojinin varlığının kesinlenmesine yönelik bir adımdır. Ama Müslümanlar da bu meselede sınıfta kalmışlardır. Kendi dinlerine sahip çıkmak yerine, yapılan saldırılara cevap üreteceğiz diye aslında aynı kanala su taşımaya devam etmektedirler. Bunun tipik algılarından biri de: İslam/din bugüne uyarlanabilecek bir düzlemi işaret etmiyor. Müslümanlık bizim gerçekliğimizle örtüşmüyor, gibi yargılardır. Siz zaten baştan bir sosyal gerçekliği kabul ediyorsunuz, sonra o gerçeklikle uyum göstermiyor diye dini ve İslam’ı gerçeklik dışı diye gündemleştiriyorsunuz. Buradaki hileyi fark edemeyen birinin müslüman olma ihtimali giderek zayıflamaktadır.

Hibrit sosyoloji, modern sosyolojinin dışında farklı sosyolojilere kapı aralar gibi görünerek kendi meşruiyet alanını genişletmektedir. Ama bu adım, kendi dışında kabul görmüş bütün farklılıkları kendi içinde eritebileceğini hesaba katarak atılan bir adımdır. Maalesef Müslümanlar bu durumun farkındalığına sahip değiller. Bu genişlik ve müsamaha gösterisi aynı zamanda bir yapı bozum hareketi olarak işlevselleştirilmiştir. Modernliğin biçimlendirici özelliğini devir almış ve eline aldığı her düşünceyi de kendi sistematiği içinde düzenlemekten vazgeçmemektedir. Bu da kültürler arasındaki asimilasyonu güçlendirmekte ve her şeyi yerli yerinden ederek kabulünü sağlamaktadır. En büyük tehlike ise bu durumu görememe konusundaki körlüğümüzdür.

Bu yeni sosyolojinin şeytanın pabucunu dama atacak bir cevvaliyete sahip olduğunu da bilmeliyiz. Şeytan yerini algılara bırakarak kendi keyfini yaşamaya devam etmektedir. Muhtemelen izlerken büyük bir keyif alıyor ve insanın bu ahmaklığına yönelik kendini teskin edecek duygulara sarılmaktadır.

Ey insan, hibrit bir sosyolojinin sosyal gerçekliğini yaşadığını idrak ederek ondan kurtulmanın yollarını bulabilirsin. İslam’ın kendine ait bir sosyal gerçekliği inşa etmeden yaşanamayacağını bilerek din ile bağını kurmalısın… Sana üflenen propagandatif öyküleri ve güzellemeleri bir tarafa bırakarak Rahmanın nefesinin üflendiği bir varlık olarak kendine gelmelisin ve sana karşı oynanan oyunu görerek şeytanları ve şeytana dönüşmüş her şeyi mağlup etmenin yolunu bulmalısın.

Başka çıkış kapın kalmamıştır…

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş