Ey vicdansızlar! Şimdi gördünüz mü Suriyeliler neden kaçıyormuş

Zaten var olan Baas zülmü yavru Esed’ten sonra iyice şiddetlenince iç savaş başladı. Esed’e destek için gelen Rus ayısı, İran’ın şii fanatikleri, Lübnan Hizbullah’ı ve Amerikalılar ile pkk da işin içine karışınca Suriyeliler can havliyle evlerini barklarını terk edip kaçmak zorunda kaldılar. Çevredeki ülkelere sığındılar. Herkes kendisine en yakın ülkeye kaçtı. Kuzeyde olanlar da kaçacak başka bir yer olmadığı için Türkiye’ye geldiler.

Tayyip Erdoğan yönetimindeki hükumet onlara kucak açtı. Türkiye, gelenler arasında hiçbir ayrım gözetmeden herkesi kabul etti.

Lakin içimizde insanlıktan nasibini almamış vicdansızlar da yok değildi. Onlar homurdanmaya ve bir süre sonra da yüksek sesle bağırmaya başladılar. “Ülkemizde yabancı istemeyiz” “Suriyeliler hırsız” “Suriyeliler medeniyetsiz” ülkelerine geri dönsünler. Her seçim geldiğinde muhalefet onları geri göndermek vaadiyle oy toplamaya çalıştı. Gerçekten de bazıları sırf bu sebeple muhalefet partilerine oy verdiler.

Ben, başından beri bu insanlara (maalesef çevremde de bunlardan bir hayli vardı) işin zannettikleri kadar basit olmadığını o insanların keyiflerinden buraya gelmediklerini mallarını mülklerini geride bırakarak dilini dişini bilmedikleri bir ülkeye sığınmanın kolay olmadığını anlatmaya çalıştım. Suriyelilerin yaptığının bir nevi Hz Peygamberin de yapmak zorunda kaldığı bir çeşit hicret olduğunu anlattım. Hicret etmek kolay değildir, zor bir iştir. Ayrıca hicret etmek cesur insanların yapabileceği bir iştir. Bunu anlamakta zorlananlar hicreti bir korkaklık olarak değerlendireceklerdir şüphesiz. Ama onların bu değerlendirmeleri vicdansızlıklarından ötürü doğru düşünme yetisini yitirmelerinden kaynaklanmaktadır.

İşin ilginç yanı, Suriye ve Afganistan’dan hicret edip bize sığınan insanları geri göndermek isteyenlerin bir kısmı da maalesef muhacir kökenli insanlardı. Yani onlar çok uzak olmayan bir zamanda sadece birkaç nesil öncesinde Balkanlardan, Kafkaslardan ve sair yerlerden Türkiyeye göç etmiş insanlardı. Hani Anadolu’da bir laf vardır ya: “misafir misafiri sevmez” diye. Herhalde bu sözü en çok Suriyeli karşıtı “muhacir yerliler”in bu tavırları doğrulamaktadır.

Zaman her şeyin ilacıdır. Allah, Suriyeli mazlum muhacirlere yeni bir yol açtı. Onlara ülkelerini geri verdi. Şimdi onlar akın akın yerlerine yurtlarına geri dönüyorlar. Darısı Filistinli mazlumların başına.

Birkaç gündür haber kanallarında canlı olarak ortaya çıkan işkence hapishanelerini izliyoruz. Sebepli ya da sebepsiz yüz binlerle ifade edilen insan, tutuklanıp işkenceden, tecavüzden ve akla hayale gelmeyecek türlü zulümlerden geçirilmişler. 500.000’e yakın insanı öldürüp yok eden ailelerine ve yakınlarına bir daha onlardan haber almalarına fırsat vermeyen bu zalimlerin yaptıklarını gördünüz mü? Siz olsanız bu durum karşında ne yapabilirdiniz?

Suriyeli muhacir karşıtı bu insanlara soruyorum: Ey vicdansızlar! Şimdi anladınız mı? Suriyeliler neden mallarını, mülklerini yani canları dışındaki her şeylerini bırakıp bize sığınmışlar? Bize sığınan bu insanlara yardım etmek yerine geri göndererek biz de mi onlara zulmetseydik? Tıpkı İsmet İnönü’nün ülkemize sığınan bir grup Azeriyi geri göndererek Ruslara kurşunlatması gibi.

Siz! İranlı yöneticiler, yatacak yeriniz yok. İmam Humeyni İslam devrimini yaptığında en az sizin kadar sünni Müslümanlar da sevinmişti. Ama siz, Müslümanlığı çok kısa sürede mezhepçiliğe ve Persçiliğe dönüştürdünüz. Sırf bu yüzden katil, zalim ve hatta “Cani Esed”e yardım ettiniz.

Ey halden anlamaz muhacir (sığınmacı Suriyeli) düşmanları, hiç olmaz ise şimdi bu gördüklerinizden sonra hatanızı anlayın, utanın ve düşüncelerinizi değiştirin. Diğergam[1] olamıyorsunuz bari empati[2] yapın.