Hz Muhammed’e atfedilen İstanbul’un fethi müjdesi ve mesajı öylesine benimsendi ve hedef yapıldı ki
Muaviye, daha o zamanlar, üç kez fetih için ordu çıkardı, kuşatma yaptı ama zamane şartlarında ordunun intikal sorunu fethe izin vermedi.
Yıldırım Beyazıt, fetih için anadolu surlarını yaptı, hazırlıklarını tamamladı, neredeyse fethedecekti ama Roma’nın katakullisi sonucu Timur’u başına bela ettiler; fetih gerçekleşmedi.
Nihayet sultan Fatih’e nasip oldu fetih..
Neden Kudüs değil de İstanbul’un fetih mesajı ve müjdesi verildi? Oysa isra yolculuğu/miraç Kudüs’e doğruydu. Süleyman(s) mabedi oradaydı.
Neden fethedildiği halde Mekke başkent yapılmadı; hedef gösterilmedi? Oysa yeryüzünde takva merkezli inşa edilmiş ilk mescid, Kabe, Mekkedeydi.
İstanbul, Ayasofia orada olduğu için mi hedef gösterildi? Hiç de değil.
O günkü dünyanın (bölgenin değil) siyasi ve iktisadi dolayısıyla dini iki merkezi vardı; dünyayı bu iki merkez yönetiyor yönlendiriyordu; Roma ve İstanbul. Sebep buydu.
Nitekim sultan Fatih, İstanbuldan sonra Anadolu’ya sefer düzenleme taktiğiyle Roma’yı hedeflemiş, büyük bir ordu hazırlığına başlamıştı ama bu niyetini öğrenenler, yine Roma’nın katakullüsüyle 49 yaşında zehirlediler onu..
İstanbul; son iki yüz yıldır halen dünyanın önemli kentlerinden birisidir fakat artık dünyaya yön veren ‘siyasi iktisadi’ yani ‘dini’ merkezlerden biri değildir.
İstanbulun merkez olma vasfı; son iki yüzyıldır Müslümanların elindeyken kayboldu. Dolayısıyla Ayasofia’nın statüsünün değişmesi çok bi şey ifade etmez..
Bu gün dünyaya yön veren; siyasi ve iktisadi dolayısıyla dini merkez vasfı taşıyan iki merkez var;
Washıngton ve Pekin. Geçmişin Roması ve İstanbulu bunlar. Şu halde
Hz Muhammed’in fetih müjdesi ve mesajı bu gün Washıngton ve Pekin’e işarettir..
Fetih mesajı ve müjdesinin verildiği şartlarda İstanbulun fethi kimilerince nasıl bir ‘ütopya’ ve ‘hayal’ idiyse
Bu gün Washington ve Pekin’i müjdelemek de aynı kafadakiler için o kadar ütopya ve hayaldir!
Bana sorulsaydı hayal ve ütopya demez; peygamberine güvenip hicret edenler gibi Müslümanca var oluşun bir hakikati, iddiası ve hedefi derdim. Tıpkı Hendek savaşında Hz Muhammed’in kırılamayan kayaya her vurduğunda çıkan ateş parçacıklarını Persin ve Rum’un mülkünün ve hazinelerinin fethini görüyorum müjdesi olarak gösterirdim.
O gün Pers ve Rum, dünyanın iki büyük imparatorluğuydu. Dünyaya yön veren iki merkezdi..
Türk ilinde, bir kaç gün önce, Ayasofia için çıkartılan mabet olma kararını bir fetih coşkusunda kutlayanlara bakınca;
Müslümanların içinin çürüdüğünü, zihninin köreldiğini, varlık sebebini yitirdiğini görmek ne acı!
Görelim bakalım kimin ufkuymuş, varlık sebebiymiş, iddiasıymış bu günkü dünyanın iki dini merkezinden Washington ve Pekin’in fetih müjdesine sahip çıkabilenler!
Duyalım bakalım peygamberine inanıp güvenenlerin gür sesini ve sözünü!!
Kibrin Mağlûbiyeti -1 | İlhan Akar
23.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
Siyasal Olanın Dönüştürücü Gücü… ABDULAZİZ TANTİK 18.04.2024
Seçimin İmkanları YUSUF YAVUZYILMAZ 21.04.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024