“aşk kağıda yazılmıyor mihriban”
dost ne okuduk şimdi hele bi söyleyin.
adamın yüreğine düşmüşse bir ateş
sevda gibi işte
“lambada titreyen alev üşüyor” der
sevgiliden ayrılığın ve ona olan özlem ancak bu kadar güzel anlatılabilir.
kalpte olan vurur kendini dışarıya sızar
testinin su sızdırdığı gibi.
kimi zaman “aşkın” dile düşen söz olur kimi zaman sevdalısı için
“ateşe uçuşan pervaneler” misalidir
derim ki;
kalp neyle tatmin olmuş ve kabını! doldurmuşsa
haliniz var ya, duruşunuz diyorum her şeyiniz onu anlatır,
gündelik telaşlarımız oluverir.
meşguliyetlerimiz,
hayatta kavgasını verdiğimiz en kıymetli içindir ve bu kalbin ayarıyla yakından ilgilidir
durduğumuz, gezindiğimiz, zaman verdiğimiz yerler
düşkün! olduğumuz
sevdaların kokusunu taşır üzerinizde…
gül bahçesinde gezenin gül kokması, veya…
hayır hayır!
derdim bir adamın sevdaya tutulmasını anlatmak değil. valla!
kalbi anlatmak.
kalbin sahibi kimse, neyse
hayata olan bakışının yönünü belirler diyorum,
aziz peygamberin söylediği “saçları ağartan” kitabın bilgisi var ya
bütün telaşların tam merkezinde
Allah'ın gördüğünü ve izlediğini bilmek ve o dikkat ve rikkat içinde olmak çok müstesna bir durumdur ve sadece müslüman kalbi böylesi bir şey için adaydır.
dikkat edin adaydır diyorum. heba etmemek elimizde işte…
ah bi fark edebilsek. çünkü;
kalbin halleri
kime yöneldiğini ve kimin hatrını gözettiğini anlatır.
bilir misin dost, kalp değişkendir ve renkten renge girer.
bu husus duygu, düşünce ve inançların değişmesini beraberinde getirir.
bundan dolayı aziz peygamberin,
“ey kalpleri değiştiren, evirip çeviren Allahım, kalbimi dinin ve taatin üzerine sabit kıl”
demesi bunun içindir...
hayatın merkezinin kalp olduğunu söylüyor aziz olan kitap;
“kalpleri var
ama onunla bir şey anlamıyorlar” âyeti kafi herhalde...
eskiler “evlada ciğer paresi” veya,
“evlat acısı” içine düştüğünde ciğerim yanıyor demesi
kalbin sahibini sadece Allah olduğunun bilgisi nedeniyledir.
bir başka sevdayı kalpte iz yapmak sanki yakıştıramadıklarından ve
Allah'ın hatrını gözettiklerindendir...
olmadı mı?
haydi şöyle diyelim o zaman dost;
kalb kabının tek sahibi olan Allah’ı hakim kılmak için kalbe ne yapmalı diyorsanız eğer
bence çok özel bir soru olur;
gayret etmeli dost gayret etmeli…
sevgilinin veya dostun kalbini kazanmak için nasıl çok özel uğraş ve çaba sarfetmek
gerekiyorsa
kalbi de esas sahibine tahsis etmek için didinmek, yorulmak gerekir işte...
mesela kalp için en bereketli olan bir şey söyleyeyim;
ellerini göğe açıp yardım dileyenleri
derdine derman olsun diye kullara gönderen Allah’tır.
bilirsiniz değil mi?
mazlumları diyorum, yetimler, yolda kalanlar, düşüp de kalkamayan toz toprağa karışmış elinden tutulmasını bekleyenler
hakları gasp edilmiş zayıflığı nedeniyle boynu bükülenlerin
yakınlarında, duyacak kadar kıyılarında, görecek kadar onların göz önünde olmalı
olmalı ki,
Allah’ın sıkıntılarını giderin diye gönderince aramıza
kapımız ilk çalınan biz olalım...
ökkeş tebessüm etti
ve
bu kalbe çok iyi gelir. valla! dedi
meczup mu dediniz
anlamadım?
Abdulaziz Tantik ile Derkenar…
15.04.2024
Norveç:Filistin'i Tanımaya Hazırız
13.04.2024
Derviş Argun ile Derkenar..
20.03.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
Bir Şehide Şahitliğim MUSAB AYDIN 15.04.2024
Biz Şeriatçilar CAVİT OKUR 15.04.2024
İran’ın İsrail’e Saldırısı SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 17.04.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024